Bunca çok ciddi ve kritik iç ve dış sorunumuz varken, biz kalkmış Anayasa’yı değiştirmeyi planlıyoruz.
Koruyacağımıza, şerefimiz ve namusumuz üzerine yemin ettiğimiz mevcut Anayasa’yı delik deşik ettiğimiz yetmiyormuş gibi, şimdi bir de aklımıza eseni Anayasa haline getireceğiz öyle mi? Gırtlağımıza sarılan sorunlarla uğraşmak yerine, havanda su dövmeyi ne kadar da seviyormuşuz meğer. Son seçimle milletin ne istediğini anlamayanlar, kendi hayal dünyalarında yeni senaryolar, yeni hikâyeler yazıyorlar. Millet Anayasa değişikliği filan istemiyor, huzur ve güven içinde yaşamak, açlık ve yoksulluktan kurtulmak, hasret kaldığı hak, hukuk, adaleti görmek, ne idüğü belirsiz 12 milyon yabancıyla yaşamamak istiyor millet.
Yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin bitmesini, devlet imkân ve kaynaklarındaki yağmanın önlenmesini, kamudaki korkunç israfın, lüks ve şatafatın sonlandırılmasını, emekliler başta tüm çalışan kadrolara insanca geçinebilecekleri bir ücret verilmesini istiyor ve bekliyor milletimiz. En önemlisi, aklı başında herkes Parlamenter sisteme geri dönülmesini, yönetimin tek bir kimseye bırakılmamasını, akla esenin yapıldığı bir rejim yerine, Anayasa ve yasaların tam bir disiplin ve ciddiyet içinde uygulandığı bir idareyi arzuluyor. Bunu görmemek için kör, fark etmemek için duyarsız, oralı olmamak için başka ve meçhul hesapların peşinde koşmak gerek.
Anayasalar değiştirilemez mi? İhtiyaç olunca elbette (ilk 4 maddesi hariç) değiştirilir. Ancak bu ihtiyaç bir zümrenin, bir siyasal grubun, farklı bir dünya görüşünün çıkar ve menfaatleri paralelinde değil, devletin ve milletin genel menfaati ve arzusu çizgisinde değişir. Dr. Kemal Gözler’in “Türk Anayasa Hukuku” sitesinde yer alan bir araştırmasına göre, bu topraklar üzerindeki ilk Anayasa’nın kabul edildiği tarihten buyana (1876) 148 yıl içinde 5 yeni anayasa yapılmış, bunlar da 25 defa değiştirilmiş ve bu değişikliklerden toplam 140 madde etkilenmiş. Savaş, darbe, devrim oldukça hep değiştirmişiz Anayasa’mızı.
Şimdi yine ihtiyaca uygun şekilde değil, keyfimizin ve siyasi çıkarımızın istediği şekilde bir değişiklikten söz ediliyor. TÜSİAD’ın üstümüzden dökülecek bir modelinin (rapor haline gelmişi) revize edilerek gündeme getirileceği söyleniyor. Eğer duyduklarımız doğruysa Türk’lük kavramı ve milliyetçilik sulandırılıyor, yerel yönetimlere özerklik şartları sıralanıyor, halkların kendi haklarını tayin edebilmeleri yönünde hukuki dayanaklar belirleniyormuş. İnşallah bunlar doğru değildir, bunlardan bir veya birkaçının konuşulması bile ortalığı ayağa kaldırır.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz, Anayasa’mızda devletin şeklini ve bütünlüğünü, Cumhuriyetin niteliğini, resmi dilini, bayrağını, milli marşını ve Başkent’ini vurgulayan 4 değişmez madde vardır. Bunlar değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez. Eğer değişiklik hayallerinde bu 4 maddeyle ilgili girişim ve hazırlıklar varsa, tavsiyemiz böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmemeleridir. Ha, değişiklik isteği derhal Parlamenter sisteme dönülmesini kapsıyorsa ve bununla kalacaksa, böyle bir değişikliğe net bir çoğunlukla onay veririz. Böyle bir değişikliğe kolayca evet deriz. Bunun için hemen vakit geçirmeden referanduma bile gidebiliriz.
Milletin Anayasa’ya değil, herkesi gerçekten kucaklayacak, şimdiye kadar yapılan feci yönetim yanlışlarını düzeltecek, enflasyonu frenleyecek, yoksulluk ve geçim darboğazını aşacak, her zaman hesabı sorulabilecek şeffaf bir yönetimi gerçekleştirecek bir anlayışa ve kadroya ihtiyacı var.
Denetimsiz devlet olur mu? Şu belediyelerdeki korkunç israfa ve rezilliklere bakın. Bunlara sebep olanlardan hesap sorulmayacak mı? İç politikamız felaket, peki dış politikamız ne durumda? Kimlerle ne pazarlıklar yapılıyor, ne anlaşmalar imzalanıyor? Türkiye’yi parçalamayı amaçlayan “Büyük Ortadoğu Projesi”nin ortağı mıyız, eş başkanı mıyız hala? Kimsenin bir şey bildiği yok. Her şey kapalı kapılar arkasında ve gizli cereyan ediyor. Mebusların çoğu bile habersiz durumdan.
Onun için “Türkiye fabrika ayarlarına dönmelidir” diyoruz. Evet, eski Türkiye’de de şikâyet edilecek ve düzeltilmesi gereken çok şey vardı ama bunlar rahatlıkla konuşuluyor tartışılıyor, hiçbir şey gizlenmiyor ve sürekli kamuoyuna bilgi veriliyordu. Yeni Türkiye’de öyle mi, her şey gizli kapaklı, içten pazarlıklı yürütülüyor.
Sözün kısası Anayasa değişikliği niyet ve hazırlıklarını hemen durduralım, hiç değilse mevcut Anayasa’yı eksiksiz ve harfiyen uygulayalım.