SUAY KARAMAN yazdı: "Yeniden Açılım.."

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılı enflasyon oranını yaklaşık %45 olarak açıklamasına karşın, Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise yıllık enflasyonu yaklaşık %89 olarak açıkladı. Yıllardır siyasi iktidarın açıkladığı her türlü veriye şüpheyle yaklaşılmaktadır. 2024 yılı için enflasyon oranından da bu durum görülmektedir.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranına göre Ocak ayı içinde Bağ-Kur ve SSK emeklilerinin maaşlarına %15,75; memur ve emekli memurlara ise %11,54 oranında zam yapılacağı açıklandı. 2025 yılı için en az ücret daha önce 22.104 TL olarak açıklanmıştı. 2024 yılında bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyetinin 27.365 TL olduğu ve dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının ise 68.675 TL olduğu düşünülürse, ekonomik durumun toplumu biçtiğini söyleyebiliriz. 2025 yılının tüm çalışanlar ve emekliler açısından yoksullukla geçeceği anlaşılacaktır. Bunun yanında toplumumuz, ekonomi dışında da özellikle başta siyasi durum olmak üzere birçok konuda kötü ve karanlık günlere de sürüklenecektir.

Ekonomik sıkıntıların yanında 2025 yılının, yeni bir açılım ve yeni bir anayasa yapımı ile geçirileceği görülmektedir. Şimdi on yıl öncesine gidelim ve ne zaman ne söylediği belli olmayan MHP genel başkanının 1 Mart 2015 tarihinde partisinin il başkanları toplantısı sonrasında yaptığı basın açıklamasındaki söylemlerine bakalım: “PKK, Türkiye’den toprak almadan silah bırakmayacaktır. PKK, hain amaçlarına tam ulaşmadan silahları gömmeyecek, namluyu indirmeyecektir. Aksini iddia eden varsa ya şerefi yoktur ya da aklını ve mantığını haczettirmiş bir sefildir. Şu zamana kadar, PKK’nın ‘silah bırakacağım’ dediğini duyan yoktur. PKK’nın her şeyden vazgeçtiğini, ıslah olduğunu, pişmanlık gösterip adalete teslim olacağını işiten de olmamıştır. Hepsinden önemlisi de, Öcalan’ın 10 maddelik ihanet metni Türkiye’nin mezarını kazmak, üniter milli devletin ve bin yıllık millet varlığının mahvı demektir. AKP artık hem HDP, hem de PKK’dır. Bölücülük AKP’nin bünyesini kangrene dönüştürmüştür. Gelişmelerden sonra bölücülük terazisinin iki kefesinde AKP ile PKK’nın aynı ağırlıkta olduğunu hiç kimse inkar edemeyecektir. Erdoğan ve Davutoğlu iflas etmiş, omurgasını kaybetmiş, tükenmiş iki müflis ve bölücü şahsiyet olarak PKK’nın kanlı tarihindeki yerlerini almışlar, layığını bulmuşlardır.

On yıl önce bunları söyleyen MHP genel başkanının 22 Ekim 2024 Salı günü partisinin grup toplantısındaki konuşması şöyleydi: “tecridi kaldırılsın, terörist başı gelsin, DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün bittiğini açıklasın, sonra da umut hakkının kullanılması için başvurusunu yapsın. Hodri meydan, buna varız.” Bu konuşmanın üzerine kendini bilmez ana muhalefet partisi genel başkanı da ‘Kürtlere devlet teklif ettiğini’ söyledi.

Biraz daha geriye gidelim: 30 Temmuz 2009 tarihinde 9. Tunceli Kültür ve Doğa Festivali’nde, DTP Genel Başkanı Yardımcısı Emine Ayna şunları söylemişti: “Kürt sorununun çözümünde muhatap Kürtler, DTP, PKK ve Sayın Öcalan'dır. Yoksa çözemezsiniz. Hak mücadelesi verenlere terörist derseniz, barış dili olmaz, şiddet dili olur.

Bu söylemlerin üzerine atlayan dar ufuklular şimdi elli binden fazla kişinin ölümünden sorumlu bebek katilini barış elçisi yapmaya başladı. Terör suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış birinden barış ve demokrasi getirecek diye umutlu olmak, aptallıkla değil ancak ihanetle açıklanabilir.

DEM partiden iki kişi İmralı’da bebek katili teröristi ziyaret etti ve direktiflerini kamuoyu ile paylaştı. Terörist başı “Erdoğan ve Bahçeli’nin güç verdiği paradigmaya, pozitif katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahip olduğunu” açıkladı; “devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir” dedi ve pazarlıkların sürdüğü ancak henüz açıklanmayan abartılı istekleri olduğu bildirildi.

Emperyalizmin maşası olan bölücü PKK terör örgütünün başı bebek katili, eli kanlı terörist ile pazarlık yapılamaz. PKK terör örgütünün uzantısı ve terör destekçisi olan DEM Parti, Kürt halkını temsil edemez; bugüne kadar kapatılması gerekirdi.

Eşsiz liderimiz büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin, bebek katili terörist başından yardım bekler bir duruma düşürülmesi ve pazarlık yapılması bir onursuzluk örneğidir; Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının bunu kabul etmemesi gerekir. Bu yapılanlar yanlıştır, tehlikelidir, anayasaya aykırıdır ve ihanettir. Bu politika, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin genetiğine ve ulusal onuruna da aykırıdır.

Demokratik Bölgeler Partisi tarafından 5 Ocak Pazar günü Diyarbakır’daki etkinlikte konuşan DEM Parti genel başkanlarından Tülay Hatimoğulları’nın sözleri dehşet vericidir; “Tarihsel bir kırılma anından geçmekteyiz. Ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek barışı inşa edeceğiz, ya negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak. O nedenle devlet aklına biz buradan seslenmek istiyoruz. İmralı'da gerçekleşen bu görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır, Öcalan’ın barış için, sadece Türkiye barışı değil bütün Ortadoğu barışı için de çalışabileceği fiziki koşulların sağlanması gerekir.” Bu sözleri söyleyen birinin hemen vekilliği düşürülmeli, sonra hakkında Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit, halkı isyana kışkırtmak ve bölücülükten dava açılması gerekir.

Emperyalizm tarafından dillendirilen ve ayrıştırıcı bir vurgu olan ‘Kürt sorunu’ ifadesinin kullanılması, Kürt kökenli yurttaşlarımızı ötekileştirip hedefe koymaktır. Çünkü Kürt kökenli yurttaşlarımız da ülkemizin eşit ve onurlu yurttaşlarıdır. Ülkemizin bölünmesi için emperyalist güçler tarafından bilinçli bir şekilde icat edilen Kürt sorunu söylemi üzerinde iyice düşünmek gerekmektedir. Bugün ülkemizde Kürt sorunu değil, Kürtçülük ile PKK terör örgütü ve siyasi uzantılarının sorunu olduğunu ortaya açıkça koyamazsak, emperyalizme maşa olduğumuzun da farkına varamayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir terörist ile pazarlık yapması, bu teröristin devlete koşullar öne sürmesi asla kabul edilemez.

Bugün Suriye’de yaşananlar düşünüldüğünde, eş zamanlı olarak teröristlerle pazarlık yapılması gündeme getirilmiştir. Terörle müzakere yapılmaz, mücadele edilir. Ülkemizin bölünme planına alkış tutanların, sevinç çığlığı atanların bilinçsizliği ve yüzeyselliği tavan yapmaktadır. Bazıları emperyalizme teslim olmuş siyasi parti genel başkanlarına biat eden siyasetçiler eliyle ülkemiz geri dönüşü olmayan karanlık bir yola sürüklenmektedir.

Doğru zaman ve doğru yerde Atatürk’ümüze, demokratik laik cumhuriyet’imize, vatanımıza sahip çıktığımızı göstermeliyiz. Güzel ülkemiz bölünüp, parçalanırsa gidebileceğimiz başka bir yer olmadığını artık anlamamız gerekir. Ülkemize Sevr haritasının dayandırıldığı bu sıkıntılı günleri, tüm ulusalcı güçlerin örgütlü olması ve bilinçli çabaları ile aşabiliriz. Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları bütün bu güçlükleri yenecek azim ve kararlılıktadır.

6 Ocak 2025

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....

 

Anahtar Kelimeler:
Suay Karaman
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.