Bu yıl Kurban Bayramı ile Babalar Günü aynı güne denk geldi ve birlikte kutlandı. Yaşam, sürekli olarak kendini geliştirmek, yenilemek ve ileriye doğru atılım yapmaktır. Zamanımızdan 1400 yıl önceki yaşam biçimini günümüzde de devam ettirmek ısrarı yanlıştır. Bunu başaramayan bireyler ve toplumlar geri kalmaya mahkumdur. Bugün İslam ülkelerine bakınca, bu durum net olarak görülmektedir. Zaten laikliğin olmadığı yerde, demokrasi, hukuk, adalet, bilim olmaz; bu nedenle gelişme ve ilerleme de olmaz. İşte ülkemizi, diğer İslam ülkelerinden ayıran fark da buradadır.
Müslümanların büyük çoğunluğunun kurban kesmeyi bir zorunluluk gibi algılayıp, en zor koşullarda kurban kesmeye çalıştıkları bilinmektedir. Kuran’da Hac suresinin 36. ayetindeki “Allah'a kulluğun bir işareti olarak, hayvanların kurban edilmesinde sizin için yararlar mevcuttur...” ifadesine göre yapılan bu işlem için bazı açık fikirli ilahiyatçılar bir sonraki 37. ayetteki “Unutmayın ki o kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Allah’a ulaşacak olan tek şey erdemli davranışınızdır” ifadelerine dikkat çekmektedirler. Ancak bilimden payını alamayan tutucu görüş öne çıkartılarak, kurban bayramında hayvanlar kesilmektedir. Bu hayvanlar sevap adına kurban edilmektedir ama neyin sevabı olduğu da belli değildir. Ahlak yoksa, dürüstlük yoksa, erdem yoksa, bilimsellik yoksa, yurtseverlik yoksa bu neyin sevabıdır, sadece kendini kandırmaktır.
Kurban Bayramında hayvan kesmek yerine, ödenecek bedelin gereksinimi olan kişilere ya da gerçekten güvenilir kurumlara verilmesinin daha doğru olacağı bilinmelidir. İşte bundan daha güzel bir sevap olamaz. Ülkemiz, 1980’li yıllarda kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken, Turgut Özal ile başlayan ve AKP ile devam eden süreçte, bu olguyu yitirmiş ve yurt dışından birçok gıda maddesi almaya başlamıştır. Bugün yaklaşık 85 milyonluk Türkiye’nin 15 milyon ineği varken, 4 milyonluk Uruguay’ın 16 milyon ineği olmasının üzerinde düşünülmesi gerekir. Özellikle kurban bayramları için Arjantin, Brezilya ve Uruguay’dan canlı hayvan almamız konusunda, ülkemiz yöneticilerinin pişkinlikleri de unutulmamalıdır.
Ülkemizde her geçen yıl hayvan varlığı azalmaktadır. Özellikle dışalım politikası ile yerli üretim olumsuz etkilenmektedir. Bunların dışında yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, mera alanlarının amaç dışında kullanılması, kırsal nüfusun yaşlanması ve hayvancılığın yeterince desteklenmemesi, günden güne hayvan varlığının azalmasına neden olmaktadır. 2023 yılında 52.363.000 küçükbaş ve 15.583.000 büyükbaş hayvan varlığına sahip ülkemizde her kurban bayramında yaklaşık 2.750.000 küçükbaş ve yaklaşık 850.000 büyükbaş hayvan kesimi yapılmaktadır.
İslam’ı yeniden ve günümüzün koşullarına göre yorumlamanın zamanı gelmiştir. Ülkemizdeki tüm ibadetin Türkçe olarak yapılması da gereklilik olduğu kadar aynı zamanda zorunluluktur. Günümüzde gördüğümüz yobazlığın sona erdirilmesi için bu gereklidir. Çünkü 1400 yıl önceki İslami yaşam biçimini, bugün her yönüyle yaygınlaştırmak isteyen anlayış, demokratik ve laik devlet ilkesi ile çatışmaktadır. Siyasi iktidarın eylem ve söylemleriyle, özellikle yeni eğitim-öğretim programlarıyla toplumun aydınlık geleceği karartılmak istenmektedir.
1972 yılından beri, babaların çocuklarının yaşamları için verdikleri katkıyı ve mücadeleyi takdir etmek için “Babalar Günü” kutlanmaktadır. Sonora Loise Smart Dodd (1882-1978) adlı bir kız, annesinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyüten Amerikan iç savaş gazisi babası William Jackson Smart (1842-1919) için, anneler günü gibi babalar gününün de olması gerektiğini düşünmüştür. Bunun için babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın Babalar Günü olarak ilan edilmesi için çalışmalara başlamıştır. Ancak çalışmalar o tarihe yetişememiş ve kutlamalar Haziran ayının üçüncü pazar gününde kutlanmıştır. Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910 tarihinde Washington eyaletinin Spokane kentinde kutlanmıştır.
1924 yılında ABD Başkanı Calvin Coolidge (1872-1933) kutlamaları desteklemiştir ama resmi olarak babalar günü ilan edilmemiştir. 1966 yılında ABD Başkanı Lyndon Baines Johnson (1908-1973), her yıl haziran ayının üçüncü pazarının babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlamıştır. 1972 yılında ise ABD Başkanı Richard Nixon'ın (1913-1994) imzasıyla Babalar Günü yasal olarak ABD'de resmi tatil ilan edilmiştir. Bugün Türkiye'nin de arasında bulunduğu yüze yakın ülke, haziran ayının üçüncü pazarını “Babalar Günü” olarak kutlarken, bazı ülkeler farklı tarihlerde kutlamaktadır.
Aslında Babalar Günü de kapitalizmin yarattığı özel günlerdendir. Normal olarak insanlar babalarını da, annelerini de, eşlerini de, çocuklarını da, kardeşlerini de yalnızca bir gün değil; her gün anar, her gün sever. Kapitalizmin yarattığı bu günler, bir tüketim çılgınlığına dönmektedir. Bayram ise özünde sevgidir, dostluktur, saygıdır, hoş görüdür. Bayram doğayı ve vatanını sevmektir, ulusal değerlere sahip çıkmaktır. Bu olgulara sahip insanlarımızın bayramı kutlu olsun.
17 Haziran 2024.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....