Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN yazdı: "Kadir Gecesi [1]"

Bu satırlar “Ankaralı Arabacı İsmail ve Mustafa Kemâl” eserimizden alıntılanmıştır:

“Yüzbaşı Bursa el yazmaları kütüphanesinde bulunan, 1401 yılına ait, Anadolu Türkçesi bir Kur’ân tercümesini eline aldı ve okumaya başladı: “Kadir Suresi[2]: “Başladum adıyla Tanrı Ta'âlâ'nun ki rızk vericüdür ve rahmet edicüdür. Biz indürdük ya Muhammed bu Kuran'ı Kadir gecesinde ne bildürdi sana Kadir gecesi ne gecedür Kadir gecesi efdaldür bin aydan feriştehler iner yere Cebra'il dahı ol gecede. Tanrı'ları buyrugıyla her iş faşl olur ol gecede selametlığıla ol sabah oluncadur. (Biz O'nu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir”.

Evet Mustafa Kemâl her insanın bir kadir gecesi vardır. O gece melekler nur halinde insanın melekelerini aydınlatmaya başlar. Bir yeryüzü olan bedenin ışır evladım. Orada ruh ve beden ayrılığı kalmaz. Kur’ân; canlı Kur’ân haline döner. Yahut melekelerin ayet olmaya, konuşmaya işitmeye, görmeye başlar. Oku (ikra) söz değil, Yaradan Rabbinin adı ile soluk olmaya, seni nefeslendirmeye senin ruhun olmaya, seni canlandırmaya başlar. Anne rahminden inen bir bebek gibi yeryüzüne inişin başlar. Biraz önce kanla beslenirken biraz sonra hava ile beslenmeye başlarsın. Nefsin ruha dönüşmüş, Kur’ân ve insan yeryüzüne inmiştir. Kimi insan da gökyüzü gibi anne rahmini iniş yeri sanır. Hâlbuki daha ötesi, ötenin gerisi, gerinin ilerisi; her ikisinin bir merkezi yahut bir nokta olduğu an vardır. Su anne rahmine kan, anne memesine süt olmadan nice mekânı ve zamanı dolaşır gelir. Nice zerrecikler yıldızlar misali evrenimiz oluşmadan serpilmiştir; kâh nokta, kâh dizi olarak.

Bir noktalık an; olan ve olmayan zamanı ve mekânı ihata eder. Irmaklar buhar olup gökyüzüne bulut olmak için indiğinde, sonra bulutlar yağmur olup analarına kavuşmak ister gibi ırmaklara ve deryalara döndüklerinde hangisi inmiş hangisi çıkmıştır? Kemâl evladım, sular hem çıkmıştır, hem inmiştir.

Yine O’nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler vardır.” (Rum Suresi/24. Ayet) “O Allah'tır ki, rüzgârları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler. (Rum Suresi/48. Ayet) Kadir Gece’sini anlamayan Kur’ân’ın nereden nereye indiğini anlamaz. İnzal[3] ve tenzil[4] üzerine uzun uzun tefsirler yaparlarda işin püf noktasını göremezler. Noktacı Seyyid Hoca’nın şerhlerini dinlemesek bizde gökten Kur’ân indi sanırdık Kemâl. Nokta’daki manayı daima anlamaya çalış oğlum. Unutma bir kez noktaya inzal olan, binlerce kez cümleye tenzil olur” dedi sonsöz olarak Yüzbaşı. Başta küçük Mustafa Kemâl olmak üzere herkes o sohbetten alacağını almıştı. Yahut ne alınacağını neyin alınamayacağını anlamıştı”.

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....


[1] Hilmi Özden, Ankaralı Arabacı İsmail ve Mustafa Kemâl, Çoban Yayınları, 1. Kitap, S.324-326.

[2] Bu nüshayı Trabzonlu Mustafa Efendinin Hemşerisi aziz dostum Bayram Zengin Bey iletmiştir. O’da Sergen Çirkin Bey’den alıntı yapmıştır. Kendilerine minnet duygularımı ifade ederim.

[3] Kur’an’ın bir defa da indirilmesi.

[4] Kur’an’ın parça parça indirilmesi.

Anahtar Kelimeler:
Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.