İran’da olmaya bu yazıda da devam ediyoruz.
İran’da şehirleşme Türkiye’den çok daha iyi. Her yerde olmasa da beş şerit gidiş, beş şerit geliş yollar var. Şehirlerdeki meydanlar çok ve büyük.
Biz tarihe damgasını vurmuş Taksim Meydanını bile yok etmeye çalışıyoruz. O düzeyde büyük meydanlarımız yok, şehirler eciş bücüş. Isfahan çarşısının da bulunduğu meydan, Çin’deki Tiananmen Meydanından sonra Dünyada ikinci büyüklükte.
Isfahan’daki yollarda ise otobüs giderken ağaç dallarına çarpa çarpa yol alıyor. Yol kenarları ağaçlık, yürüme ve bisiklet yolları var. Ayrıca yürüyüş yollarının ortasında, yorulan ya da nehri seyretmek isteyenler için yuvarlak masalar ve sandalyeler konmuş.
İnsanlar piknik yapıyor, geziyorlar. Isfahan’daki köprünün üstünde yürüyüş yapıp eğleniyorlar. Sakin ve saygılılar. Sanki ambargo yok. Bizim gibi gergin değiller.
Arabaların yeni veya eski oluşu şehrin ekonomik durumunu gösteriyor. Tebriz’de ve Yezd de arabalar daha eski iken, Tahran, Şiraz ve Isfahan’da daha yeni.
Daha çok Fransız, Güney Kore ve Çin arabaları var. Bu konuda ambargo etkisini gösteriyor. Orada da montaj sanayi var. Bizimki gibi. Bizim TOGG var derseniz yanılırsınız, o da İtalyanlara ısmarlanmış montaj.
Yönetim sistemi eyalet şeklinde. İran’da Farslar, Azeri Türkleri, Kürtler, biraz da Türkmenler, Araplar ve Beluçlar yaşıyor. Onlar da Afgan mültecilerden şikayetçi. Biz ise hepsinden. Ama onların kaçak ve sığınmacıları bize göre devede kulak.
Herkes ülkesinin değerini biliyor. Bizim gibi Ensar muhacir düşüncesi yok. Parayla vatandaşlık satılmıyor.
Biz bunların sıkıntılı acı sonuçlarını görmeye başladık bile. Bir okul müdürümüz, disiplinsizlik nedeniyle okuldan atılan bir eski öğrencisi tarafından öldürüldü. Çocuğun ailesine baktığımızda, para ile vatandaşlık verilen Irak kökenli birileri olduğunu görüyoruz.
Üstüne üstlük çocuk “müdür, annemle Arapça konuşurken, Türkçe konuşun sizi anlamıyorum dediği için kanıma dokundu öldürdüm” diyor. İnanacak değiliz elbet buna. Silahla okula müdürün odasına gelişi de ayrı bir facia.
Türkiye’de “Türkçe konuşun” demek artık suç oldu demek ki. Ne demiş eskiler “acırsan acınacak hale gelirsin”. Biz artık o hale geldik. Heyhat yanarım halimize.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....