Kur’an'ın ve kendisinin anlattığı Nebi/Resul; Hayatın içinde yaşayan yalnız Kuran’a uyan, dinini Kur’an’dan öğrenen, bizim gibi yiyip içen, acı çeken, mütevazi, adaletli, işi ehline veren, tevhitten şaşmayan, gaybı sadece vahiyle öğrenen, ahlakı son derece üstün bir insan.. Ama sıradan bir insan değil elbet.
Rivayetlerin ve batıni ilim sahiplerinin anladıkları peygamber, kimi zaman Allah'tan öte bir ilah.. (haşa).. Kimi zaman evliyanın altında bir yerde!
Niye böyle?
Yukardan beri sözü edilen, farklı kültürlerden üretilen tasavvuf / tarikat yapılanmaların ilahlarına alan açmak!
Görüleceği gibi gelinen noktada evliyalara makam olarak tanıtılan velayet, Resullere verilen risalet makamından kimi zaman üstün konumuna taşınır?
Bunu toplum içinde dillendirmeseler de kaynaklarında, eylem, söylem ve davranış, yaşam biçimlerinden bunu anlamak mümkündür. Yeter ki görülmek istensin.
Dedim ya dostlar,
Her öğretilen din zannettiklerimizin, dinimiz İslam ile alakası yoktur.
Sırtında cübbe, yüzünde sakal, başında sarık… İçinde ise imanı kaçıktırlar.
Hülasa dinimiz, ondan bundan duyumlara değil sadece Kur'an'a odaklanmaktır.