HÜSEYİN KOÇ yazdı: "Allah’ın Dini ile Ulemanın Dini Birbirini Tutmamaktadır.."

İslam dininin olmazsa olmazı kabul edilen “Edille-i şer'iyye” nedir?

Hz. Muhammed as. sonrası 8. yüzyıl uleması tarafından İslam hükümlerinin (dayandığı) kaynakları olarak belirlenen “kitap, sünnet, icma ve kıyas" olarak kabul edilen en kısa ve öz haliyle, içeriğinde binlerce doğru ve yanlış müktesebatın harman olduğu, fakat günümüzde tabu kabulü ile karşı görüşte olanları aşağılama / susturma aracı olarak kullanılan bir slogandır.

İcma konusunun dinde belirleyici olma fikrine, başta imam Malik olmak üzere katılmayan onlarca ulema olmasına rağmen bu muhalefet, öğretilerimizde anlatılmaz!

Edille-i şer'yye’nin esaslarından sayılan sünnetin İcma ve Kıyasın sınırlarını belirleyenlerin neler olduğunu tespit edenler de ulemadır!.

Bunları neye göre yaptılar?

Kur’an ölçeğine vurmadan Hz. Muhammed as. ait olduğu “var saydıkları” rivayetler ve kendi zamanlarında ulaşabildikleri bilgi, öngörü, eski kültür kalıntılarından oluşan israiliyat harmanı ile!

Bu durumda, İslam akaidi, ibadet, ahlak ve muamelat ilkelerinin kurucu ortakları dörttür. Bu alanın üçünün kapsam alanı ve ne olduğunu ulema belirlemiştir.

Kuran'ı kendi görüşleri doğrultusunda yorumlayıp tefsir edenler de ulema olunca, onlara göre dinin yani İslamın sahibinin Allah olduğunu söylemek biraz zordur. Hatta mümkün değildir.

****

İcma konusunda örnek vermemiz gerekirse;

"Her kim ki dünya dönüyor ya da yuvarlaktır derse kâfirdir!"

Görüyorsunuz işte.

Ehlisünnetin oluşumunda temel esas olarak kabul edilen böyle bir görüşe dair ulemanın icması vardır!

Kaynak; Bin Baaz'ın Medine İslam Ün. Yayınları arasında çıkan:"el-Edilletü'n-nakliyyetu ve'l-hissiye alâ cereyani'ş-şemsi ve sukuni'l-arzi ve imkani's-suûdi ile'l-kevakib" adlı kitabında da yer alır.

Bir adım ilerisini göremeyen zihniyetin, dünya hakkındaki görüşünü halen doğru kabul eden İslam dünyasında ilim sahibi kabul edilen alim ve profesörler mevcuttur..

Aynı ekol içinde aynı öğreti ile yetiştirilenlerin aynı şeyi savunup aynı kanaate ortak kabullerinin olması, örnekte de olduğu gibi o şeyin doğru olduğunu asla göstermez.

Felsefe ve mantığın okutulmadığı, aklın şeytan işi sayıldığı, ilmin dünyevi ve uhrevi diye iki ayrılıp kâinat ayetlerini okuma ve okumaktan mahrum ortaçağ medreselerinde 1300 yıldan beri aynı şeyin tekrar tekrar okutuluyor olması, onların doğruluğundan değil, doğruluk adına “nesilden nesilde aktarım” yüzündendir.

Yahudi öğretisini alanların Yahudi,

Hıristiyanlığı alanların Hıristiyan,

Şii öğretisini alanların Şii,

Sünni öğretisi alanların kendilerini tek doğru kabul etmeleri de bunun gibidir..

****

Geçmiş ümmetlerin uleması olan Ahbar ve Ruhbanların Resuller vasıtası ile kendilerine indirilen kitabı ve dini nasıl tahrif ettiklerini Kur’an bize kıssalarda anlatmıştır!

Söz edilen Ruhbanlara inanmayı, geçmişin masallarına iman eden müşrikler olarak niteleyen, bu tür adetin sadece eskilere ait olduğu zannı kabul edilerek bizlere verilen islamı öğretilenlerin doğruluğundan o kadar eminiz ki… Bu inançla yetiştirilme konforumuzun değişmesine asla razı olmamaktadır. Yani, “rüşvet, dalavere ve üç kağıt islamı” herkesin işine geliyor!

Farklı bir şey duymak istemesek de..

İnançlarımızın doğru ve yanlışlığını Kur’an ile sorgulamasak da..

Her kişiye göre sayısı ve içeriği farklı olan yanlış inanç ve kabullerimizin sahibi Allah değil, çoğunlukla ulemayı taklit etmemizdendir..

****

Mevcut öğretilerimize göre Kur’an bizim neyimiz olur?

Kur’an, Allah ile birlikte ezelden beri var.. Yani "kadim" dir.

Mevcut öğretilere göre; Allah kadar kutsal edille-i şer'iyye’ye iman edenlerin, okuyup ezberleyerek, sevap kazandığı, ölenlerin ruhuna, kalanların her işi kolay elde etmesine yarayan, mesajlarının anlaşılmasına ihtiyaç duyulmayan, büyü, sihir, ebcet, cifir gibi gizem addedilen hurafe ve yalanlar için kullanılmaktan öteye gitmeyen, abdestsiz dokunulmaz, içeriği anlaşılmaz kutsal dogma bir kitaptır!

Bu anlatım, baştan sona Kuran’ın kendisiyle çelişkilidir.

Şekil ve görsele hitap eden ritüellerdeki farklılıklar anlayışlara göre değişkenlik arz etse de;

İtikadın, yani neye, nasıl, niçin ve ne kadar inanıp iman edeceğimiz esasların tek sahibi Allah tır. Onlarda bize Kur’an ile bildirilmiştir.

Allah’ın dini ile Ulemanın dini birbirini tutmamaktadır. Ahretimiz için bunun bilinmesi de çok önemlidir.

Bize “doğru İslam” diye öğretilen yalanları deşifreye devam edeceğiz.

Tüm dost ve kardeşlerim, Allah’ın selamı üzerinize olsun..

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....

Anahtar Kelimeler:
Hüseyin Koç
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Nazım 8 ay önce

Dini oynaya oynaya oyuncak ettiler. Nasıl becerdiler, milyarlarca müslüman tevhidin ne olduğunu bilmeden yaşıyor. Mezhepler tarikatlar cemaatler almış başını gitmiş. Herkes kendisini hak, diğerleri batıl zannediyor.

Avatar
Muammer 8 ay önce

Sünnet, icma kıyas
DİN değildir.
Müslüman
RUHBANLARIN
DİN ADAMLARININ
UYDURDUKLARI
ZANLARIDIR