HALİS ÖZDEMİR yazdı: "Patagonya'da Utanmaya Gerek Duymadılar ve Deli Sorular.."

Bazılarının ar damarları çatlamıştı bir kere! Patagonya'da "Bir Şeyi Kaybetmemek için Çok Şeyden Vaz Geçtiler!.." Önce mahallelerini, komşularını değiştirdiler, sonra hanımlarını "yenilediler." Dediler! Patagonya'da işler böyle oldu.

Bazıları! Elbette hepsi değil! Sağcıyız, solcuyuz diyenler vardı aralarında!

Muhasebe; Patagonya’da vazgeçmek kolay değil, ne var ki insanı Patagonya'da da vazgeçtiklerinden yavaş yavaş vazgeçirdiler! Vazgeçtiklerini birer birer kaybettikleri için fark etmediler. Fark ettilerse de bir gerekçe bulmakta sıkıntı çekmediler. Her gidene, her yitirdiklerine bir cevapları bir gerekçeleri bir bahaneleri oldu ve rahatlattılar kendilerini.

Oysa inandıkları vardı, itirazları, hedefleri ve iddiaları vardı! Hepsinden birer birer vazgeçtiler. İlk zamanlar doğrusu biraz rahatsızlık duymadıkları söylenemez. Hatta iç geçirdiler kimseye söylemeseler de hepsi biliyordu kaybettiklerini.

Şöyle bir yirmi yıl yirmi beş yıl öteye gitseler ve kendilerine sorsalar vazgeçtiklerini, vazgeçecekleri akıllarına gelir miydi? Ama vazgeçtiler "bir şey" için! O "şey"e o kadar alışmışlardı ki anlatılmaz haz aldılar. Bu gibiler için "bürokrasi" bir telefon kadar yakındı. Her şeyi emirlerinin altında hissediyorlardı!

İlk dönemler, iç muhasebe dönemi de zamanla geçti! Öyle ya artık olan biten için gerekçe bulmaları kolaylaşmıştı! Bazıları aynı konumu almaya başlamıştı. O halde belki de kim bilir doğru olan şimdiki durum olamaz mıydı? Yani!

Olabilirdi elbette, hem kimsenin bu duruma itirazı yoktu! O halde üzülmek niye!? Öyle değil mi! Hatta utanmaya da gerek yok!

Hem başarılarından daha da doğrusu zenginliklerinden konuşulmaya başlanmıştı! "Adam işini biliyor kardeşim" "Adam başarılı iş adamı" Denilmeye başlanmıştı! Kimse artık sorgulamıyordu! Nasıl kazandıklarını, neleri ezip geçtiklerini. Hatta köşe dönme atraksiyonu yapmayanlar beceriksiz görülmeye, irdelenmeye başlanmıştı! Öyle ya halen evlerine toplu taşıtlarla gidiyorlardı, hatta bazıları kiralarını ödemede zorlanıyorlardı. Onlar uzaklaştırılmalıydı. Öyle de yapıldı. Onlar da zaten rahatsızdı bu durumdan ve uzaklaşmışlar, kendi yağları ile kavrulmayı tercih etmişlerdi!

Onlar yalnız yaşamayı tercih edenlerdi!

Sahi yıllarca dillerine doladıkları "helal, haram, kul hakkı" gibi kavramlar artık özenle dillerinden, literatürlerinden çıkarılmıştı. Artık bazıları için her şey zaman içinde normalleşmişti! Nerede ise her şey mübah görülecek noktaya sürüklenmişlerdi.

Eş ve çocukları mankenlere taş çıkartacak şık kıyafetler içinde, son derece pahalı lüks arabalarda endam ediyorlar, caka satıyorlardı. Çocukları ve eşleri asla bu değirmenin suyu nereden geliyor demiyorlar, içinde bulundukları durum ve kocalarından gurur duymakla kalmıyor, diğerlerinin araba ev seyahat yarışı içine bile giriyorlardı! İş şirazesinden çıkmıştı!

Bir ara, "mücahitler müteahhit oldu" gibi bir tekerleme dillerine dolanmış olsa da, sadece vicdanların rahatlatılmasında son derece tesirli sihirli sözcük bulunmuştu! "Müteahhit" olmadığımıza göre, bu eleştiri bana/bize yapılmıyordu! Diye düşündüler, rahatladılar! Öyle ya ben/biz müteahhit değildik, bürokrat, siyasetçi, belediye başkanı, mebus, ya da her ne ise oyduk! Biz müteahhit değildik! Eleştirilenler "müteahhitlerdi!"

Bazıları bizimki emeğimizin karşılığı" olduğunu düşünerek bir oh çekip rahatladılar! Öyle ya biz "adama yardımcı oluyorduk tabi ki bunun bir karşılığı olmalı değil miydi!" Öyle inanmayı tercih ettiler. Oysa "rüşvet alan da veren de melundur" diye tabelaları makam odalarının girişine göğüslerini kabartarak asmışlardı!

Asmışlardı asmasına da, ama o tabelalar artık rahatsız etmeye başlamıştı! Yahu sahi bu tabelaları kimin gazına gelip astık diye düşünmeye, pişman olmaya başlamışlardı! Tabelanın altından geçerken utanmak yerine tepeleri atar olmuştu!

Bu tabelalardan kurtulmalıyız diye düşünmeye başladılar. Bu da ne böyle! Burası Patagonya! Burası devlet dairesiydi böyle tabelaya, levhaya ne gerek vardı! Sonra birer birer o tabelalar kaldırıldı. Artık tepelerini attıracak sinir bozucu levhalardan kurtulmuşlardı!

Çok alışmışlardı çok! O koltuklar, makam arabaları, karşılarında ceketini düğmeleyen insanlar öyle böyle haz vermiyordu! Artık içinde bulundukları ortamla kanka olmuş, ayrılmaz parçaları olmuştu.

Hem sonra artık nasıl geçinilir, bir evde tencere nasıl kaynar, elektrik, su, doğalgaz, kira faturaları akıllarına bile gelmiyordu! Fatura mı? Pahalılık mı? O da ne ki!? Adeta level atlamışlardı! Önce kimisi oturduğu, belki doğup büyüdüğü mahalleyi terk etmişlerdi. Bazıları işi daha ileriye vardırmıştı!

Belediye otobüsü ile dolmuş ile seyahat eden, pazar pazar dolaşıp, en uygun, en hesaplı sebzeyi alabilmek için, semt pazarını ayakları şişene kadar her bir noktasını elinde pazar eşyası ile en ucuzunu almak, aile bütçesine destek olmak için gayret gösteren "kıyafetim var yenisine gerek yok" diye yıllarca aynı elbiseyi giyen hanımlar için, aralarından bazıları "bizim köylü, amcamın ya da dayımın kızı eh işte bizimkiler düğünü ucuza kapatmak, fazla "başlık parası" vermemek için bizi baş göz etmemişler miydi!" Diye düşünmeye başlamıştı.. "Öyle ama bir türlü ayak uyduramadı, kendisine bakmıyor! Falan falan…! “ diyerek amca, dayı veya köyünün kızlarını babaları, anaları düğün masrafı az olur fazla altın takı istemezler hem bildiğimiz kız, köyümüzün kızı aslı nesli belli gibi kriterlerle oğullarını evlendirmişlerdi!

Ama oğulları da level atlamış, o kızların yerini artık kendine bakan(!) bakımlı pahalı başörtüsü pahalı marka kıyafetler alan bir giydiğini bir daha giymeye tenezzül etmeyen hanımlar yerini almıştı. Amca, dayı kızı, köyünün kızı kapı dışarı edilmişti! Yuvalar dağılmış, bereket gitmiş, mutluğun esamesi kalmamıştı artık! Patagonya'da!..

Patagonya'dan uzak doğuya "işret" seyahatleri yapanlar da olmuştu aralarında. Hem de siyasi görüş ve parti farkı gözetmeksizin. Nereye gidiyoruz!? Biz bu muyuz? Biz buyduk da kendimizi yeni mi keşfetmiştik! Diye düşünmeye başlamışlardı! Galiba biz buyduk kendimizi yeni keşfettik! Diye iç geçirmişlerdi.

"Asıl azmaz bal kokmaz" demiyor muydu ulularımız! Üzerilerine giyindikler gömlek dar geldi! Kimisi vakit kaybetmeden çıkardı gömleği! Kimisi gömleği çıkarmaya utandı, gömleği ters giymeyi denedi! Bazıları madem gömleksiz olmuyor "gömlek mi yok, başka gömlek giyeriz" dedi ve başka gömlek giydi!

Artık gömlekler tanınmaz oldu. Gömlek olsada olmasa da bir anlamı kalmadı! Olmadı olmuyor! Bu siklet bu yükü taşımıyordu. "O halde ne yapmalıyız?" Diye düşünmeye başladılar bazıları. Öncelikle özür dilemeliyiz yaradandan, kendimizden, etrafımızdan, milletten! Biz sizi aldattık affedin bizi demeliyiz. Demeliyiz ki; insanlar, Müslümanlar şöyle Müslümanlar böyle diyerek bizi örnek göstermesinler!

Çekin ellerinizi dini duygulardan, milli duygulardan. Çekin ellerinizi "ideal" söylemlerden! Varsın sizin olsun siyaset alanınız, makamlarınız şöhretleriniz, zenginliğiniz! Sizin olsun dünyalıklarınız! Yeter ki milli ve dini hassasiyeti olan, referansı "İslam ve milliyetçilik" olanlar şunları şunları yaptılar, yapıyorlar dedirtmeyin! Artık yeter! Kral çıplak diye düşünmeye başlamış olsalar da kimileri için artık çok geç olmuştu.

Aralarında pek çoğu kibir gurur abidesi olmuş alçak dağları ben yarattım edasındaydılar! Öyle ya kılıçlarının önü de arkası da kesiyordu! Böyleleri için her şeye ulaşmak bir telefon kadar yakındı. Patagonya'da bilge ihtiyar bu duruma çok üzülüyordu, önlerinden geçen kibir abidelerini gördükçe hayıflanıyor “hah geçti gene ……” diye içinden geçirdikçe üzülüp kahroluyordu, böyle mi olmalıydı? Neden böyle oldu, nerede hata yaptık! Biz bu muyuz diye düşünüyor elinden bir şey gelmemesine kahroluyordu!

Biz henüz makama, yetkiye paraya hazır değil miydik diye? beynini yakan sorular akıp gidiyordu!

Bazıları ve diğer bazıları! Şükür ki hepsi değildi!

Diğer bazılarına selam olsun!

Burası Patagonya!

Patagonya'da biri çıkmış, "başta belediye başkanları ve siyasetçiler mal varlıklarını açık olarak ilan etmeleri mecburi olsun" demiş!

Bak şu kendini bilmeze(!) Patagonya'yı bize benzetenler de az değil bu arada!

Vesselam!..

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....

Anahtar Kelimeler:
HALİS ÖZDEMİR
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.