Daha öncede yazdığım yazılarımda bahsettiğim gibi, 12 Eylül faşist darbesi, (daha önce uygulamaya koyulamayan) 24 Ocak kararlarının uygulanması ve liberal düzenin egemen olabilmesi için yapılmıştır. ABD güdümünde gerçekleştirilen bu darbe, ülke kaderindeki önemli dönüm noktalarından birisidir.

Zira 12 Eylül ile beraber, devlete ait kurumları yönetmekten sorumlu yönetim sistemi adım adım yok edilmiştir.

Liberal düzenin istediği özelleştirmeler ülkenin gelişmesi için tek seçenek olarak halka anlatıldı. Bu sistemin savunucusu Turgut Özal’ın kurduğu ANAP, 1983’den 1991’e kadar 8 sene iktidarda kalmıştır. Bu süreçte devletin önemli çivileri “liberal düzenin egemenliği için” teker teker yok edilmiştir.

Sonrasındaki iktidarlar da Özal’ın izinden gittiler. 42 senedir ülke geleceğinde çok önemli yerleri olan kurumlarımız satılarak yok edildiler. Bugün sıfırdan PETKİM- TÜPRAŞ- TEKEL gibi kuruluşları kurmak isterseniz, satılıp elde edilen USD tutarından çok fazla paralar harcamak zorundasınız.

Devleti yönetmesi gereken kurumlar yok edildiği gibi, merkez yönetimden farkı olmayan “Yerel Yönetim” yasaları da çıkarıldı. Son olarak devreye sokulan “Başkanlık Sistemi” yani tek adama dayalı rejimde belediyeler, holdinglerdeki gibi başkanların dediklerinin yapıldığı kurumlar oldu. Deprem-Sel-Yangın felaketlerinin çok olduğu ülkemizde hiçbir dönemde sorumlu yöneticiler bulunamadı. Bir iki örnek o kadar..

En son 78 canımızı kaybettiğimiz Kartalkaya otel yangınında Turizm Bakanı “bizim denetleme yetkimiz yok” diyor. Tek yetkilerinin Turizm yatırımcılarına arsa tahsisi olduğunu söylüyor. Diğer tarafta Bolu Belediyesi, “otelin olduğu köy bizim sınırımız içinde değil” diyor.

Denetim konusunda Belediye Başkanına katılıyorum. Ancak belediyeler, yangın sistemi denetimini de böylesine önemli yerlerde talep olmaksızın resen yapmalıdır. Çünkü çevrede başka itfaiye teşkilatı yok.

Otelde kafe açacak kişinin başvurusuna göre denetim yapılmış. Sonra ilgili kişi vazgeçmiş. Bunlar ihbar edilmeli, otelin tamamında yangın konusunda gereken tedbirlerin nasıl alındığı da denetlenmeli idi.

Turistik tesislere işletme belgesi Turizm Bakanlığı tarafından verilmektedir. Turizm bakanı her sene turistik tesislerin denetimini bakanlık bünyesinde kurduğu ekibe yaptırmalıdır.

İtfaiye daireleri de her sene otel ve diğer plazalar gibi yerleri yangın konusunda denetlemelidir. Bu görevi yapmak için birilerinin davet etmesinin beklenilmesi, maalesef sorumluktan kaçmaktan başka bir şey değildir.

Genelinden bakıldığı zaman, böylesine felaketleri yaşamamak için yapılması gereken, mevcut liberal düzenden kurtulmaktır. Ülkesi adına bir şeyler üretmekten aciz “kurtuluş AB’de” diyen siyasiler de bu sevdadan vazgeçmeliler. Mustafa Kemal Atatürk gibi ülke sorunlarını nasıl çözeriz çalışması yapmalılar.

Mevcut liberal düzenin belediyeleri, hiçbir zaman halkın belediyesi değil bir takım kişilerin rant kapısıdır.  Yerel yönetimlerdeki kişilerin kadroları devlette olsa ve işini bilen kişilerden oluşan tam "bağımsız bir ihale kurumu" oluşturulsa, devlet ve belediye ihalelerini bu kurum yapsa, belediye başkanlarının çoğunluğu başkanlığa asla aday olmazlar. Çünkü benim önerdiğim modelde disiplin var, dürüstlük ve liyakat var; sonucunda ülke mefaatine ciddi tasarruf edilecek bir sistem var.. Yani "Rant" yok.

Yerleşik düzen böyle devam ederse, felaketler ülkesi olmaktan kurtulamayız. Bolu-Kartalkaya yangınında hayatını kaybeden yurttaşlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.