İç ceviz satan Pazarcıya yaklaştım,
-Bayat değildir inşaallah ve küf yoktur içinde umarım değil mi? diye sordum.
-Çocuklarıma yedirmeyeceğim bu gıdayı başkasına satacak kadar şerefsiz mi görünüyorum? sorusuyla karşılanınca, tepemden aşağı kaynar sular döküldü.
Özür diledim kendisinden..
Yine de sağ gözün solundakine ihanet ettiği kötü günler şüphesiyle yarım kilodan fazlasına almaya cesaret edemedim.
Bu sözü üzerine tereddütle aldığım yarım kilo ceviz, sonraki alımlarm için güvenilir ve sağlam adresim oldu.
Saygı duyduğum pazarcıya bu eğitimi ve ahlakı veren, eli ayağı öpülecek büyükler var demek ki..
Nesli tükenmekte olan canlı varlıklar gibi.
Sonra kendi yaşam çizgimdeki her söz ve eylemimde bu değerli pazar esnafı kadar titiz olup olmadığımı, zaman makinasına girip sordum..
Bu zaman makinası içine pazardaki tüm esnafı da soktum..
Daha ötesi,
-Bu gıdayı başkasına satacak kadar şerefsiz mi görünüyorum? suratıma tokat gibi inen hikmetli sözü,
Benim dışımdaki en üst düzey makam, mevki, iş ve meslek sahibi tüm yurttaşlara, işsiz güçsüz yoksullara, sokak ve meydanlardaki aylaklara kadar genişletip sordum..
Ülkem sınırlarını da aşarak tüm dünya insanlarını da bu çerçeveye soktum.
Ziya Paşa'nın dizeleri aklıma geldi, içim yandı sonra..
“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm,
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm”..
Girdiğim zaman makinasında bu acı sözle örtüşen kirlilikler de kaçmadı gözlerimden..
Oysa, Ziya Paşa yaşasaydı şu dizeleri de yazabilirdi;
Diyar-ı Hiroşima’yı gezdim, kömürleşen insanlar gördüm,
Dolaştım Mülk-i Osman’ı, lale-gül bahçeleri, hep hayır hasenat gördüm..
Günümüzde ise, kirli beyinler ve kirli yüreklerin olmadığı yer kaldı mı dünyada diye sordum..
...
Gazze‘deki Siyonist harman makinasının, mazlumları kıyımına seyirci kalanları da lanetledim..
Düşünün ki bu güçler sadece 2. Dünya Savaşı'nda silah ve nükleer makinalarıyla sivil asker 60 milyon insan KATLETTİLER..
Geri kalmışlıkta ayıpladığımız Osmanlı’nın böyle bir VAHŞETİ var mı?
Ve bu çirkin, utanmaz, canavar ruhlu Batılı SOYTARILAR, OSMANLI’yı SOYKIRIM’la suçlama ahlaksızlığını da gösteriyorlar..
Duramadık yine, akıp giderken kelimeler, konuyu nereden nereye getirdik.
Zaman makinamızdan çıkıp saygı duyduğumuz bu dürüst esnafı yeniden selamlayarak konuya dönelim ve sözü noktalayalım.
Yerel yönetim lüks koltuklarında oturan ahlaklı ve dürüst yöneticileri (!), pazar yerlerinin uygun noktalarına böyle esnafın anıtlarını önce dikmeliler.
Öte yandan güzel insanımızı, her türlü kirli, pis, rezil ve alçak yollara başvurarak aldatan, sivil ve resmi gübre kılıklı insanları tüm platformlarda teşhir edip rezil etmeliler..
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....