Sağlık sistemindeki kuyruklar öteden beri konu edilir. Son 22 yılda iktidar olanlarsa “hastane kuyruklarını yok etme” ile övünür.
Konu “Hastane koridorlarındaki kuyrukların ortadan kalkmasıysa”, teorik olarak bir nebze de olsa haklıdırlar. Ama konu “sağlık hizmetinin hızlı ve sıraya girmeden ivedilikle verilmesi/alınması” ise bir o kadar da haksız…
Çünkü sağlık hizmeti almak isteyen vatandaşlar telefon başında ya da internette “kuyrukta beklemeye” devam ediyorlar.
En son bir yakınıma ancak ilçe devlet hastanelerinin birinden üç hafta sonrasına randevu alabildik.
Duyanlar “şansınız varmış” dediler.
Muayenenin ardından doktor, ultrason görmek istedi. Ona da tam bir ay sonrasına gün verdiler.
Duyanlar yine “şansınız varmış” dediler.
Sosyal güvenlik sistemimiz kuşa dönmüş durumda… Sayıları her geçen gün artan ödenmeyen ilaçlar ve sağlık hizmetleri, artan katkı payları “hani sigortalıydık” dedirtirken eczacılarla vatandaşı karşı karşıya getiriyor. Maaşlardan “çaktırmadan” kesilenler de cabası…
Özel (paran kadar) sağlık kurumlarına hiç girmeyeyim.
Hekimlerimizin ve uzman hekim adaylarımızın sorunları çok!
Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ile ilgili son gelişmeler can yakıcı. Asistan kadro kontenjanları yarı yarıya düşürüldüğü gibi yabancı kontenjanı Türk kontenjanından çok daha fazla. Beri yandan 70 alan Türk çocukları ihtisasa giremezken 55 puan alan yabancılara kapılar ardına kadar açık! Yabancı denilerek genelleme yapıldığına bakmayın, Arapça formlardan kimlerin kastedildiğini anlayabiliyoruz.
Sağlıktaki bu karanlık tablo içinde bir yıldız gibi parlayan aile hekimliği hizmeti, 2010’da fizyoterapi gibi, diyet ve beslenme gibi hizmetlerinde sisteme eklenme vaadiyle başladı. Ne var ki geliştirilmek yerine her geçen yıl erozyona uğratılmış bu hizmet, yeni yönetmelikle hem vatandaş hem çalışanlar için zora sokulmuştur.
Peki aile hekimleri ne yapar? Oradan başlayalım anlatmaya.
Birinci basamak sağlık hizmetinin en önemli ayağıdır Aile Sağlık Merkezleri (ASM).
Aile Hekimlerimiz ve ASM çalışanları, hastaların ilk başvurduğu sağlık profesyonelleridir ve genellikle şu görevleri üstlenirler.
* Koruyucu Sağlık Hizmetleri:
- Aşı uygulamaları,
- Bebek, çocuk, gebe ve lohusa takibi,
- Bulaşıcı hastalıkların takibi ve bildirimi.
* Erken Teşhis ve Tedavi:
- Hastalık belirtilerini erken dönemde teşhis etme,
- Gerekli tedaviyi başlatma veya hastayı bir üst basamağa (uzman doktor ya da hastaneye) yönlendirme.
* Kronik Hastalık Takibi:
- Diyabet, hipertansiyon, obezite gibi kronik hastalıkların düzenli izlenmesi ve yönetimi. (Benzer süreğen hastalıklarda kullanılan ilaçlarda son yıllarda dayatılan süreli rapor ve uzman hekim reçetesi şartına rağmen…)
* Sağlık Danışmanlığı:
- Sağlıklı hayat tarzı önerileri,
- Kötü alışkanlıkların bırakılması konusunda rehberlik.
* Rehabilitasyon ve Psikososyal Destek:
- Psikolojik destek ve temel psikososyal sorunların çözümünde yol gösterme,
- Gerekirse ruh sağlığı hizmetlerine yönlendirme.
* Kapsayıcı ve Sürekli Hizmet:
- Aile hekimi, bireyin bebeklikten yaşlılığa tüm hayatı boyunca sağlık geçmişini takip ederek uzun süreli ve bütüncül bir hizmet sunma.
Hizmetleriyle hastanelerin de yükünü hafifleten aile hekimlerimiz “Halkımıza daha nitelikli hizmet vermemiz ve kazanılmış haklarımız engellenmesin.” diyerek yeni yönetmeliğe karşı 6-10 Ocak arası aralık ayındaki gibi yine iş bırakacaklar. Neden iş bırakıyorlar? Detaylar burada!
Bu yönetmeliğe göre, aile hekiminizin sizin tedaviniz için uygun görüp yazdığı ağrı kesici, antibiyotik, mide koruyucu gibi ilaçlara kısıtlama geliyor.
Bu ilaçları “fazla” yazan aile hekimlerinin maaşlarından kesilecek. Bu da vatandaş açısından “erken hasta olan ilacı kapar” gibi trajikomik bir durumu doğururken hekimler açısından da bakanlığın “hekim algısını” gözler önüne sermektedir.
Yine bu yönetmeliğe göre bir vatandaş 6 ay içinde aile hekimine gitmezse aile hekiminden kesinti yapılıyor.
“Cemaat yok diye imamın, yangın yok diye itfaiyecinin, öğrenci yok diye öğretmenin, suçlu yok diye polisin... hak edişi kesilebilir mi?” diyor hekimler haklı olarak…
Durun, daha ilginci var.
Herhangi bir hastanın hastane başvurusu yılda 7’yi geçtiğinde aile hekimine yine ihtar ve kesinti söz konusu. Aile hekiminin rutin hastane kontrolleri olması gereken kanser hatta gebe hastası varsa…
Olacak şey mi?
Öngörülen sistemde aile hekimleri performansa dayalı puan alacak ama puanlama kriterleri de problemli.
Mesela çalıştığı ASM’de aşı bulunmadığı için aşı yapamayan bir hekim, “aşı yapmadığı” gerekçesiyle ceza puanı alma durumuyla karşı karşıya. Benzer biçimde, ASM’de ebe yoksa gebe izlemi yapamayan veya ekipman yetersizliği nedeniyle kanser ya da diyabet taraması gerçekleştiremeyen doktorların da aynı şekilde ceza puanı almaları mümkün.
Ayrıca…
Vatandaşın da aile hekiminden sevk almadan hastaneye gittiği için daha fazla SGK primi ödemek istemediğinin, sürekli değişen yönetmelikler ve ticarete konu edilen sağlıktan rahatsız olduğunun bilinmesi gerek.
Artmış aşılama oranları, azalmış anne bebek ölümleri ve sağlıklı bir ülke istiyoruz hepimiz, değil mi?
Ama…
Bu şartlarda bu sistem yürümez. Hekimleri istifa edecekleri için ASM’ler kapanır peyderpey.
Galiba istenen o…
Eh zaten “giderlerse gitsinler” denmemiş miydi?
Haftanın Notu:
2025 dilek ve temennilerle, dualarla değil, eylemlerle daha güzel olabilir.
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....