ALİ KAYBAL yazdı: "Asrın Çevre Bozucusu Anagold.."

 

Asrın depremi,

Asrın toprak kayması;

Hala düşünmeyecek misiniz (Nahl suresi ayet 17) bütün bunlar niye oluyor..

Asrın felaketi olarak nitelenen bütün felaketler yetkililerin önlem almaması nedeniyle meydana geliyor. Bunları hala görmüyor musunuz? (Zariyat suresi ayet 21)

Aklınızı nereye kiraya verdiniz,

Aklınızı kimler nerede kullanıyor, hala akıllanmayacak mısınız ? (Enbiya suresi ayet 10)

...

Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.

21 Eylül 2000 yılında kurulmuş. İki ortaklı bir şirket.

Bunlardan birisi Lidya Madencilik Çalık Holding'e ait.

Diğeri ise, hani hem yerli hem milli diyorlardı ya, 1946 yılından beri madencilik alanında faaliyet gösteren ABD merkezli SSR Mining şirketi.

Birlikte ülkeyi sömürüyorlar.

Şirketin geçmişi günahlarla dolu.

2022'de siyanür borusu patlamış ama örtbas edilmiş.

Hem de bu şehirden çıkan devrin başbakanı Binali Yıldırım ve ekibince.

Zamanın savcısınca olaya takipsizlik kararı veriliyor.

Madenin atık sahası çökebilir diye mahkemeye dilekçe verilmiş ama dinleyen kim.

Yine o devrin iktidar güçlerince sahanın temiz olduğu ilan edilmiş. Çed Raporu düzenlenmiş.

Garibin elektrik borcunu ödemedi diye elektriği kesilirken, Şirketin 7.2 milyon dolar vergi borcu siliniyor.

Hani Müslümanlık hani adalet!..

Hırsları o kadar büyük ki, kapasite artırım raporu veriliyor.

Bunu veren de bu İstanbul Büyük Şehir Başkanlığına aday olan Murat Kurum.

Hem de Çevreyi kirletenlere dersini vermek iddiasıyla geliyor.

Gözündeki merteği görmeyen başkasının gözündeki saman çöpünü görürmüş.

Gele gele geldik bu günlere.

Toprak dağı adeta akıyordu.

Çökme sonucunda sülfirik asit ve siyanürlü atık Fırat Nehri’ne doğru ilerliyor.

Erzincan Valisi "borular sağlam Fırat’a siyanür karışmadı" açıklaması yapıyor,

Çevre Bakanlığı "siyanürün Fırat’a karışmaması için kapakların kapatıldığı" açıklaması yapıyor. Bütün bakanlıklar çevreye zarar veren bir unsurun olmadığına dair insanları ikna etmeye çalışıyor. Açıklamalar birbirine ters düşüyor. O Vali beyi indirin Fırat’ın aşağı kesimine de bir su içsin bakalım. Doğru mu söylüyor yoksa yalan mı söylüyor o zaman anlaşılır.

Hala toprağın altında kalan vatandaşlara ulaşamadılar.

11 ili kaplayan Asrın Depremi dedikleri depremde insanlara bir yıldır ulaşamadıkları gibi.

1986 yılında olan Çernobil vakasını hatırladınız mı?

Rusya’da termik santralın patlaması sonucu bölge radyasyon tehlikesine maruz kalmıştı.

Radyasyondan bütün Karadeniz kıyısı etkilenmişken, devrin Ticaret Bakanı Cahit Aral bizi etkilemediğini söyleyerek eline radyasyonlu çayı alıp içmişti. Ve kısa bir süre sonra da Karadeniz insanının büyük bir kısmı kanser hastalığına yakalanmış ve Bakan da kanserden gitmişti. Bunların çıkarları için yapmayacakları iş yok, çevirmeyecekleri dolap yok.

Yetkililerin sözlerine bakacağınıza geçmişe biraz bakın, bütün meseleyi anlarsınız.

Şirket bölge halkına şikayette bulunmamaları yönünde ellerinden taahhütname alarak, onlara "130.000 TL değerinde hayvancılık desteği" vermiş. Bir anlamda olacakları bildiklerinden kendilerince tedbir almışlar. Camiyi çalan kılıfı hazırlar böyle.

Bölge halkı da kendi elleriyle görmedikleri belaları başlarına almış oldu.

Hiç düşünmediler ki, bedava peynir fare kapanında bulunur.

Yaradan şura suresi 30. Ayette ne buyuruyordu ;

Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar."

Dolayısıyla bu insanların kimseye dert yanma hakları yok.

"Kendim ettim kendim buldum" türküsünü söyleyebilirler.

Sadece kendilerini değil, Fırat’ın kenarında yer alan ve bu nehirden istifade eden herkesi de bir ateşin içine atmış oldular.

Zira;

Altının çıkarılması için siyanür kullanılıyor. Devasa bir havuza doldurularak bunların buharlaşması sağlanıyor. Daha yetmedi evaporatörler vasıtasıyla atmosfere atıyorlar. Akan çamurlar da siyanürlüydü ve bunlar Fırat’ın sularına karıştı. Bu zehirle madde Basra’ya kadar gidecek. Bir yandan da yağmurların yağışı ile birlikte üzerlerine bu pislik inecek. Acaba o yöre halkının aldıkları 130.000 TL yakalandıkları dertten kendilerini kurtaracak mı?

Şimdi bu insanlara İktidara oy vermeyin çağrısı yapmayacağım.

Oyunuzu götürün ve verin.

Hala yalana inanıyorsanız,

Hala dolana kanıyorsanız,

Hala Allah’ın emirlerini hiçe sayıyorsanız,

Türkiye’nin bir felakete götürüldüğünü görmüyorsanız,

Götürün oyunuzu onlara verin.

Çünkü, sizin gibi akıllarını kullanmayanları ancak onlar kazıyacak.

Allah ne diyordu (Yunus suresi 100. Ayet);

"Aklını kullanmayanların başına pislik yağdırırım.."

Buyurun, şimdi gökten üstünüze pislik yağarsa ağlaşmayın..

Hadi götürün verin oyunuzu onlara.

Siz de kurtulun biz de kurtulalım..

.....

Yazarın tüm yazıları için tıklayınız

.....

Anahtar Kelimeler:
Ali Kaybal
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
AlperSirvan 11 ay önce

Kaleminize sağlık hocam.