19 Eylül 2016 Gaziler günü.
Yaprakların döküldüğü bir ay.
Vatan için, bayrak için, millet için cepheye koşanların,
Hiç çekinmeden canlarını ortaya koyanların günüdür gazilik.
Müslümanlara has bir özelliktir Şehitlik ve gazilik.
İnanmış insanların ortaya koydukları düsturdur gazilik.
Şehitler ve gaziler her şeyden önce inanmış insanlardır.
Yaradan’ın kutsal kitabı Kur’an da bahsettiği Müslümanlardır Gaziler.
Yaradan Enfal suresi 74. Ayette : “ İman edip de Allah yolunda hicret edenler, cihad edenler ve bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır” diyor gazilerimize.
İşte bu şerefli müminlerin yaptıkları bir tek şey var. Allah yolunda cihad.
Yaradan Maide suresi 54. Ayette “ Onlar, (şerefli müminler) hiç kimsenin kınamasından çekinmeden Allah yolunda cihad ederler “ diyor.
Gazilik ve şehitlik öyle yüce bir mertebedir ki, Bunların görevleri dini Mübin-i İslam’a hizmet etmektir. Allah yolunda cihad etmektir. Allah’ın adını yer yüzünde hakim kılmaktır.
Hazreti Peygamberin hadisine mazhar olmuş İstanbul’u feth eden o güzel kumandan Avni Fatih Sultan Mehmet Han şöyle diyor ;
“ İmtisal-i “cahidü fillah” olup dur niyyetüm
Dîn-i İslam’ın mücerred gayretüdür gayretüm.
Enbiya vü evliyaya istinadım var benim,
Lütf-i Hakk’dandır heman ümid-i fethu nusretüm, “
Savaştan kaçanın bu toplumda ve bu dinde yeri yoktur. Onlar fasıkların arasına girmektedir. Toplumumuzda askerden kaçanları, savaştan kaçanları bu düşünceyle şeref ve haysiyet yoksunu olarak görürler ve adamdan saymazlar. Toplumun adamdan saymadığı bu durumu Kur’an şöyle izah etmektedir, ;
“ De ki, eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz (hısım, akraba ve yakınlarınız ) kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fâsıklar güruhunu hidayete erdirmez. “ (Tevbe suresi 24. Ayet )
Yaradan askerden kaçanları hidayete erdirilmeyen bir güruh olarak görüyor.
Allah’ın adını yer yüzünde hakim kılmak için koşturan bu aslanlar için
Kur’anda iki güzellikten bahsediliyor. Bunlardan birisi şehitliktir. Diğeri de zaferdir.
İşte bu zaferle müjdelenenler de gazilerdir.
Tevbe suresi 52. ayet: “ De ki: siz, bize ancak iki güzelliğin birini gözetebilirsiniz, “ buyuruyor.
Cihad edene yani Allah için savaşlara katılan kimse mücahiddir. Savaşa, cihada katılıp sağ olarak geri dönen kimseye de Gazi denir.
Ayşe Hubbî Hatun gazilerin halis niyetle Hak yolunda can ve baş feda etmeyi alışkanlık ettiklerini, bütün varlarını bu yolda vermeyi cömertlik ve ihsan kabul ettiklerini ve onların bu dünyanın sefasına rağbet etmediklerini ifade eder:
Hak yolunda âdetidir cân u baş etmek fedâ
Daimâ hâlis ola bu niyyeti gâzilerün
Râh-ı Hakda cân virüp sarf eylemekdür varını
Dâimâ cûd u atâdur âdeti gâzilerün
Rağbet itmez işret-i dâr u fenaya cân virür
Sâkî-i Kevser elinden şerbeti gâzîlerün
İnanan insanlar savaşa güle oynaya gider. Zira yol Allah’ın yoludur. Onun içindir ki, son nefeslerinde yüzleri hep güleçtir. Halid b. Velid´in İran üzerine yaptığı seferde İran komutanına söylediği şu sözler, şehitlik ve gazilik hususunda savaşa giden Müslümanların tavrını tarif etmede en güzel bir misaldir:
"Sizin, hayat ve şarabı sevdiğiniz kadar, ölümü seven bir orduyla size geldim."
Hak yolunda, vatan uğrunda canını hiçe sayan bu insanlar için savaşmak adeta bir eğlenceye dönüşmektedir.
Malazgirt’ten günümüze kadar güle oynaya savaşan bu nesli önünde bütün dünya saygıyla eğilmektedir.
Bizler de onları saygı ve minnetle anacağız kıyamete kadar.
Kulağa okunmuş Haktan bir seda
Kılıcını keskin eylemiş Hüda
Bayrağa sarınan gider cennete
Arkada gaziler önde şüheda. (Dermanî)