Dağıtılan Nutuk kitabını engelleyen Milli Eğitim müdürünün görevden alındığını duyduk.
Arkasından da Nutuk kitabını dağıtan Ülkü Ocakları başkanının da görevden alındığını duyduk. "Nutkumuz" durdu.
..
İki doğru bir yerde olmaz.
İki veya daha fazla yanlış bir yerde olabilir.
Burada da 2 yanlış aynı yere düşmüştür.
Böyle bir düşünceye sahip olursanız nereye gidersiniz?
Bu yanlışlar sizi hedefinize götürür mü?
..
Allah, Kur’anı insanlar okusun anlasın diye gönderdim buyuruyor.
Yine Yaradan, İnsanları yaratırken ruhumdan üfledim buyuruyor.
Öyleyse insanın mayasında da Allah’ın sıfatlarından nebze itibariyle bulunması gerekir.
Allah adildir, adaleti sever, bu nedenle kullarının da "Adaletli" olmasını ister.
Onun içindir ki Cuma hutbelerini biterken imam efendi "Allah adaleti emrediyor" ayetini okur.
Allah merhamet sahibidir. Kulunun da merhametli olmasını ister.
Allah Birdir, ikiliği kabul etmez. Onun için kullarının da "Bir" etrafında birlik olmasını ister.
Bu nedenledir ki "Allah Birliğimizi ve Dirliğimizi bozmasın" diye dua ederiz.
Yaşadığımız hayatta,
Uyguladığımız işlemlerde,
Varacağımız hedefte,
Hep bu “Bir” lik olmalı.
İkiliğe yer olmamalı. Teyit edenler birliğin arkasına ilave edilmelidir.
Hz. Peygamber “Allah’ın Kulu ve Resuludür” derken ifade edilen mana da bu yöndedir.
Hz. Peygamber bu özelliğini daha İslam gelmeden herkese kabul ettirmiştir.
Kendisine inanmayan kafirler "Muhammed-ül Emin" yakıştırmasını yapmışlardır.
Madem ki bu dava bir İslam davasıdır, Ülkücü de bu noktada bir Birliğe yol almak istiyorsa Peygamberi gibi "Emin" olmalıdır.
Madem bu bir İslam davasıdır, Lideri de peygamberine yakışır bir şekilde hedefi “Turan”a giderken çevresine güven verecek bir şekilde “Emin” olmalıdır.
..
Etrafımızda gelişen olaylara baktığımızda;
Ülkücü bu düstur içinde kendisini “Emin” olarak görüyor mu ?
Kendisini hedefine götürecek liderinde bu "Eminlik" vasfını görüyor mu ?
..
Eğer ülkücülük bir “Emin” olup çevresine güven verme vasfına sahip ise,
Allah’ın "Bir olun dağılmayın, parçalanmak sizin gücünüzü düşürür" ikazına rağmen bu tefrikalar nedir?
Madem liderimiz “Emin” biz neden “Nutuk” tutukluluğu yaşıyoruz.
Eğer çevremize vereceğimiz bir “Eminliğimiz” yok ise ben de dahil kimse “Ülkücülük” sıfatını kullanmasın.
Partinin içinde bulunanlar eziliyor,
Partiden ayrılanlar yolunu ve gönlünü değiştiriyor,
Bu şartlarda “Turan” bir hayaldir.
Kimse boşuna kendisini aldatmasın..
Efendim biz yolumuzu ve yerimizi değiştirmedik.
Dualarımızda hala hedefe yürümeyi eksik etmiyoruz.
Kusura bakmayın kimse olmayacak duaya amin demez.
Rabbim, “Aklınızı kullanın” diyor.
Yunus suresi 100. Ayette "Aklını kullanmayanın başına bela yağdırırım" buyuruyorsa,
Bu dağılmışlığımızın nedeni aklımızı kullanmayışımızdandır.
Yapılan yanlışlara göz yummamızdır.
İcra edilen doğruların yanında yer almayışımızdır.
Birlik ve dirlik, hamasetle değil özveriyle olur.
Aklı kullanmakla olur.
3 parçaya ayrılmış bir “Ülkücü Düşünce” hiç kimseyi hedefine götürmez.
Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtaracaksa "BİR" olunur.
Bu çatının altına;
Elinde Kur’an,
Kalbinde İman,
Hedefi Turan olanlar gelsin..
Fitne ve fücuru da ayırın artık.
Etrafımız cadı kazanı gibi kaynıyor.
Bugün birlik olmazsak ne zaman!
Olmayan bir kıyımı varmış gibi göstermeye çalışanların asıl amacı Türk Varlığını ortadan kaldırmak.
Bunları görmeyeceksek daha neyi göreceğiz.
Bunlara verilecek elbette bir cevabımız var.
Eskilerin dediği gibi "İt ürür kervan yürür"
Önemli olan bu itlerin önünde tefrikaya düşmeden dağ gibi durabilmek.
Hem de sıradağlar gibi.
İşte o zaman "Turan" gerçekleşecektir inşallah.