BM’deki oylamada ağır bir yenilgiye uğrayan Amerika’nın bundan sonra nasıl bir adım atmaya hazırlandığına dikkat etmek gerekiyor. Oylamada “Evet” oyu verecek ülkeler tehdit edilmiş, onların not edileceği ve cezalandırılacağı mesajları verilmişti.
Şimdi soru şu:
“128 ülke Trump’a karşı tavır koydu. Bu ülkeler cezalandırılacak mı? Cezalandırılacaksa bu nasıl olacak?”
Türkiye’nin de öncülüğüyle hazırlanan “ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasını kınama” karar taslağına “Evet” oyu vermiş olmasını ve bu tasarıya destek veren ülkeler bundan sonra Amerika tarafından cezalandırılabilir mi?
BM’deki oylama bazı gerçekleri ortaya çıkardı:
Amerika’ya karşı müttefiklerinin bile “Artık durman gereken noktada durabilmelisin” mesajını verdi.
NATO üyeleri arasındaki birlik çatladı.
Birbiri ile can düşman olan bazı ülkeleri “hayır” oyu ile bir araya getirdi.
Bir önemli nokta Kudüs sorunun Trump tarafından da çözülemeyeceğini gösterdi.
Hürriyet Gazetesi’nden Murat Yetkin’in bu konudaki yazısının bu bölümünü sizlerle paylaşmak istedek:
“Ama Trump bence şimdiden dünyadaki en eski siyasi mesele olan Kudüs meselesini çözecek seçilmiş kişinin kendisi olmadığını anlamış durumdadır; o 128-9 sonuca bakarak anlamış olması gerekir. Eğer sorumluluk sahibi Amerikalı diplomatlar başkanlarına İslam İşbirliği bildirgesini okumayı tavsiye ederlerse, orada Doğu Kudüs’ün işgal altındaki Filistin başkenti olarak tanınması çağrısı yapılırken bie, Kudüs’ün her üç semavi din için de miras sayıldığı vurgusunu okuyabilir. Yani 1969’da, yine bu amaçla kurulunda Kudüs’ün Arap ve Müslüman kimliğini öngören İslam İşbirliği Örgütü, süreç içinde bu kapsayıcı çizgiye evrilmişken, zamanında Kurdüs’ün çoğulcu yapısını vurgulayan BM Güvenlik Konseyi kararlarına imza atmış olan ABD, Kudüs’ün tamamını –kendisini Yahudi şeriatı devleti olarak tanımlayan- İsrail’in başkenti olarak tanıma çizgisine gerilemiş durumdadır.”
Türkiye bu doğru tanımladı, kendi etki alanında doğru öncülükle doğru adımları attı ve olumlu ısrarcılık ile sonuç alınmasında önemli pay sahibi oldu. Özellikle Arap ülkelerinin cesaret edemeyeceği birlik ve bütünlüğü sağladı.
ABD’nin zaten yıllardır türlü çeşitli yollardan baskı altında tutmaya çalıştığı NATO müttefiki Türkiye’ye ek olarak ne gibi yaptırımlar biçecek? Yıllardır sıkıntılı bir dönem geçiren Türkiye-Amerikan ilişkileri bundan sonra nasıl şekillenecek?
Biz, kendimize yönelik olası sıkıntıların neler olabileceğine bakmakla yetinelim. Diğer ülkelere karşı nasıl bir strateji izlenir bunu şu an için kestirmek oldukça zor görünüyor.
İki ülke arasındaki sıkıntının en belirgin tarafı Suriye’deki terör örgütleri PKK/PYD’nin silahlandırılması ve bize karşı kullandırılma hazırlığıdır. Bundan sonra Trump ve ekibi bu hırsını bu örgütlere daha fazla destek sağlamakla gösterebilir.
“YPG’ye artık silah gitmeyecek” diye açıklama yapan Trump’un Suriye’deki ortaklarına gönderilecek 393,3 milyon dolarlık yeni silah listesini onayladığı ortaya çıktı.
Düşmanlığın sonu yok. Trump ve ekibi iş başına geldiğini günden bu yana Türkiye düşmanlığını açık biçimde ortaya koydu. Bundan sonra da bu konularda bu tür adım atmaları bizim için sürpriz olmayacaktır.
Bölgeyi ve Körfezi karıştırabilecek her türlü adımlar atılabilir. Coğrafyamızda mezhep çatışmalarının önünü açabilecek adımlar atılabilir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz