Gerçekleri söylediğinizde veyahut yazdığınızda anında kırmızı kart görürsünüz bu topraklarda...
Bırak kırmızı kartı; mahkemelerde, hapishanelerde sürünürsünüz... Olmadı; öldürülürsünüz...
'İnanmıyorum' gibi bir düşüncede iseniz yakın tarihi inceleyiniz, örneklerini rahatlıkla görürsünüz...
Neyse ki; biz biliriz, ölümden öte köy olmadığını...
Eyyy iktidar..! 15-16 yıldır Amerika 'dan almış olduğunuz reçeteyi uygulayacaksınız, bütün sınırlarınızın cehenneme çevrilmesine ve bütün komşularınızın bu cehennem ateşinde yanmasına bir nevi vesile olacaksınız. Sonra da çıkıp kahramanlık türküleri tutturacaksınız.
Bu komik ya..!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Türk Ordusu aynı zamanda bir Halk Ordusu'dur... Bu ordunun içinde askerlikten kaçmayarak görev yapanlar bunu çok iyi bilirler...
Tarihlerini bilirler, nereden gelip nereye gittiklerini bilirler...
Geçen 15-16 yıl içinde siyasi ve ideolojik gelecekleri için ordumuza yapmadıklarını bırakmayanlar bugün ise yine siyasi ve ideolojik gelecekleri için ordumuzun arkasına saklanmaktadırlar...
Kimse merak etmesin; burası önemli, kimse de ordumuza sanki zafiyet varmış gibi muzafferiyet falan dilemesin...
Türk Ordusu Mustafa Kemal Atatürk 'ün 'Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır' sözünü emir telakki eder ve kendisine verilen bu emrin; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sonsuza kadar var olması anlamında gereğini harfiyen yerine getirir.
Doğa şartları haricinde Türk Ordusunun başarısızlığı pek olası bir şey değildir. Tarih boyunca yaptıkları ile muzaffer olduğu gibi bundan sonra yapacakları ile de muzaffer olacaktır, evvel Allah...
Siz dönüp kendinize bakın şimdi...
Siyasete donsuz girmiştiniz. Şimdi ise ropdöşambır ile geziyorsunuz...
Memleketin başına harami oldunuz harami...
Şimdi sınır dışında harami kovalıyoruz diye bize poz yapıyorsunuz... Kendinize gelin, kendinize...
Sadece sizin değil bu topraklarda yaşayan ve bu topraklarla gönül bağı olan herkesin kendine gelmesi gerekiyor... Bu herkesin içinde bizler de varız.
Suya sabuna karışmayan, her ortamda laf salatası yapanlar da...
Silkelenelim bir; dikkat ederseniz büyük bir yanlıştan dönmek için yapılan her hareket yanlış oluyor.
Bundan böyle yapılacak şey; büyük yanlışı düzeltmek olacak ve her ne şart altında olursa olsun, o yapılacak büyük şey de seçimle bu iktidardan kurtulmak olacak...
Ondan sonra savaşarak değil de barışarak ve bölge ülkeleri ile inancı, etnisiteyi değil de adil menfaat paylaşımını ön plana çıkararak 'hak, hukuk ve adalet' şiarıyla çağdaşlaşmayı gerçekleştirmek...
Burada çağdaşlaşmaya özellikle insanca yaşama anlamını yüklemek isterim.
İnsanca yaşamak; kendi inanç ve kültürlerine bağlı olmakla birlikte diğer inanç ve kültürlere saygılı olmak, barışık olmak, hakkı ve hukuku gözetmek, adil olmak, özgürlüklere saygı göstermek, bunu yazarken içim acıyor ama kadınları ve çocukları doğal bir koruma altında tutabilmek gibi...
Çalışkan olmak gibi...
Sizler de bunlara ilave yapabilirsiniz...
Ne olur parçayı değil bütünü düşünün.
Böylece çocuklarımızın neden sınır ötesinde olduğunu anlamış olacaksınız.
Yoksa ben de biliyorum; her Türk'ün asker doğduğunu...
Bu yazıdan Afrin operasyonunu desteklemiyor, vatansever değil hatta daha da öteye gidip inançsız falan gibi çıkarımlar yapmaya kalkışmasın kimse...
Kimse benim inancımı ve vatan sevgimi sorgulamaya kalkışmasın çünkü buna ufku yetmez.
Bayrağımızın kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde dahi dalgalandırılması gerekiyorsa haberimiz olsun yeter. Geçmişte gereğini yapmıştık, tekrar yaparız.
Beyler..!
Mustafa Kemal Atatürk 'ün ideali ilelebet yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti 'nin vatandaşıyım ben...
Ne mutlu ki bana; O 'nun ve Cumhuriyet 'in sunmuş olduğu imkanlar dahilinde çoluk çocuğumla birlikte onurlu bir şekilde yaşıyorum.
Ben bir vatandaş olarak çoluk çocuğumla birlikte onurlu bir şekilde yaşıyorsam, bizimle birlikte diğer vatandaşlarımızın da aynı şekilde yaşamaları gerektiğini düşünürüm.
Yaşasınlar da zaten...
Hepsi bu vatanın evlatlarıdır...
Allah, bu vatanın evlatlarının ayaklarına taş değdirmesin...
Unutmayın..!
'Ordular..! İlk hedefiniz Akdeniz 'dir. İleri !..' emri sadece orduya verilmiş bir emir değildir; bu emir aynı zamanda da ezilmişlerin emperyalistleri yenmiş olmalarını göstermesini bırak önlerine katıp kovaladıklarını da temsil eden bir haykırıştır.
'Ordular..! İlk hedefiniz Akdeniz 'dir. İleri..!' emri veremiyorsanız, en azından bir iş yapacağınız zaman 'bir sabah ansızın gelebiliriz' gibi romantik birşey söyleyip yapacağınız işlerden herkesi haberdar etmeyeceksiniz. 'Ayşe tatile çıksın' diyerek ilkokul seviyesindeki çocuklar dahil herkesin anlayabileceği fakat sonucunda sadece düşmanlarınızın etkilenebileceği sözler söyleyeceksiniz.
Tarih yazmayacaksınız, tarih yapacaksınız ki, böylece tarih yazma işini de tarihçilere bırakmış olacaksınız...
Hiç bir mahzuru yok, 'Atı alan Üsküdar 'ı geçti' denilebilir lakin 'at binenin kılıç kuşananındır', bunu da unutmamak gerekir...
Size pazar ola...
Herkese de iyi Pazar 'lar...