Siyasal İslam hem güzel ülkemize, hem de güzel dinimize çok büyük zararlar verdi. Ne yazık ki vermeye de devam ediyor.
Dini dibine kadar siyasete karıştırmanın çok büyük etkilerini, çok olumsuz gelişmelerini yıllardır yaşıyoruz. Diyanet teşkilatının siyasette ne işi var? Camilerde siyaset yapılır mı? Milletin yerine ümmet monte edilir mi hiç? Benim insanım yaşam ve geçim savaşı verirken, yerli ve milli Müslümanlarımızın arasına yerleşen bir milyonu aşkın Arap, ülkede ciddi tehlikeler yaratmaya başladı. Oyumuzu arttıralım diye, Müslüman militanları sorgusuz sualsiz nüfusa kattık. Suriyeli, Afganistanlı, İranlı, Iraklı, Afrikalı militanlar cirit atıyor ortalıkta.
Bazı illerimizde, ilçelerimizde Arap nüfusu, yerlileri rahatça aşmaya başladı. Örneğin Hatay, Kilis gibi illerde demografik yapımız bozuldu. Bunu söyleyenlere kızıyor, öfkeleniyor, Türk insanını koruyacağımıza onlara arka çıkıyoruz. Bunlara milyarlarca dolar harcadık, halen de harcamaya devam ediyoruz. Bugün enflasyonun altında inim inim inliyorsak, pahalılıktan ve geçim sıkıntısından yakınıyorsak eğer, bunda on milyondan fazla bizimle hiç ilgisi olmayan insanlara yaptığımız destek ve harcamaların çok büyük payı var. Elbette buna devlet hayatımızdaki büyük ve sorumsuz harcamaları da eklerseniz, milletçe çektiğimiz sıkıntının sebebini kolayca anlarsınız.
Diyanet Teşkilatına bütçeden çok büyük bir pay ayırıyoruz. 5-6 bakanlığın toplamından büyük bütçeye sahip bu teşkilat, daha da büyümeye ve kadrosunu şişirmeye çalışıyor. Plansız programsız ve ihtiyacın var olup olmadığına bakmadan yapılan ve çok yerde cemaat sıkıntısı çeken camilere, halen yeni atamalar yapıp duruyoruz. Doktordan fazla maaş ödediğimiz imamlara her imkânı tanıyoruz da, milyonlarca emeklinin feryatlarına, çığlıklarına dönüp bakmıyoruz bile. Din adamlarının politika ile uzak yakın ilgilerinin olmaması, milletin tümünü kucaklaması lazım. Hele Diyanet Teşkilatının, dinimizi tanınmaz hale getiren tarikatlarla en küçük bir irtibatlarının bulunmaması şart.
Yobazlık cüretini ve şiddetini iyice arttırdı günümüzde. Televizyonlarda hem de Profesör sıfatlı öyle din adamlarına rastlıyorum ki, söyledikleriyle hem dinimizi farklı noktalara çekiyor, hem de kendileri gibi düşünmeyenleri münafık ilan ediyorlar. Hele cennette yer satan, sattıkları kefenle gömülenlerin direk cennete gideceğini televizyonlarda vaat eden, hocalıkları kendilerinden menkul bazı tüccar terzi benzeri tüccar din adamları var ki, bunlara kimse bir şey diyemiyor. Yargıçlarımız var, hukukçularımız var, mahkemelerimiz var ama din bezirgânları hepsine meydan okurcasına faaliyetlerini rahatlıkla sürdürüyorlar.
Yıllardır kadınlarımız öldürülüyor. Her gün kadın cinayetlerine tanık oluyoruz. Eskiden böyle şeyleri yaşamazdık hiç. Son yıllarda peş peşe kadınlarımız katlediliyor, kıskanç koca ve sevgililer acımasızca tetiğe basıp, can alıp duruyorlar. Çok dikkat ettim, bir tek din adamımız bu konuda konuşmuyor. Her şeye maydanoz diyanet işleri başkanımız, bu konuyu dile getirip din kardeşlerimizin dikkatini çekmiyor, “Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz” demiyor. Tüm camilere bu konuda talimat vermiyor, cemaatin bilgilendirilmesini, kadınlarımızın korunmasını istemiyor bir türlü.
Voleybol kadın takımımız harikalar yaratıyor, erkeklerin yapamadığını yapıyor, bayrağımızı zirvelere taşıyarak milletimizin gururunu okşuyor. Yobaz takımı ifrit oluyor buna. Demediklerini bırakmadılar kızlarımıza. Burada yazmaktan hicap duyarım, öyle şeyler söylüyorlar ki, bunlara “dur” demesi gereken sorumlu makamlar, sessiz ve seyirci kalıyorlar bu rezaletlere. Devletin uçaklarını keyiflerince kullananlar, Avrupa şampiyonu olan kızlarımızın tarifeli uçakla dönmelerine bile kayıtsız ve ilgisiz kaldılar. Onları özel bir uçakla yurda getirmeyi bile çok gördüler.
Anayasa değişikliğinin gündeme getirilmek istendiği şu günlerde, laikliğe mutlaka sahip çıkmamızın gereğine işaret etmek istiyorum.
Laiklik ilkesi halen Anayasada bulunmasına rağmen yaşadıklarımıza bakarsak, bir de Allah korusun kaldırıldığını düşünmemek, hatta akla bile getirmemek gerek. Siyasal İslam’a mutlaka bir dur demeli, siyaseti devlet işlerinden mutlaka uzaklaştırmalı, direnenlere yargı yoluyla mutlaka hesap sormalıyız.
Tarikatlara, siyasete iyice bulanan özel vakıflara, bu vakıflara devlet hazinesinden yapılan destek ve yardımlara kesinlikle engel olmalıyız. Biz gerçek İslam’ın, kutsal kitabımız Kuran’ın ışığında yürümenin ve dinimizi siyasete bulaştırmayacak yönetimlerin hasretini çekiyoruz. Siyasal ve tarikatlarca sulandırılmış İslam’ın değil…