14 Şubat…
Malum bugün sevgililer günü…
Bugün en sevdiklerimi ve hatta eşimi bile; belki hayatımda ikinci plana düşürecek, belki de hayal kırıklığına uğratacak bir itirafta bulunacağım sizlere…
Evet, itiraf ediyorum…
Ben çocukluk yaşlarımda tanıdığım ve bugüne kadar süren bir aşkla, bir insanı, her ne şekilde olursa olsun hayatıma girmiş diğer bütün insanlardan daha çok sevdim…
Sevdiğim o insan bazıları için bir taştan, bir resimden, bir sözden, bir düşünceden ibaretti…
Benim için ise sevdiğim o insan, sahip olduğum ve dahi olabileceğim her şeyimdi…
Kim olduğunu merak ettiniz değil mi?
Benim sevdiğim o insan;
25 Nisan 1915’te Arıburnu ve Sebdülbahir’e çıkartma yapan ve Türk taburunu püskürterek ilerleyen Conkbayırı’nda cephanesi tükendiği için düşman kuvvetleri karşısında geri çekilen askerlerine “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir” emrini vererek 57. Alayın Conkbayırı’na yetişmesini sağlayıp, Kocaçimen platosunun düşmanın eline geçmesini önleyen ve böylece Çanakkale Savunmasının temelini atan…
13 Kasım 1918 günü öğle saatlerinde trenle İstanbul’a geldikten sonra, Haydarpaşa Garı’ndan bindiği ‘Kartal’ istimbotuyla Galata’ya doğru yol alıp, 55 parçalık işgal donanmasının arasından geçerken, bu geçiş sırasında yaveri Cevad Abbas’ın ağladığını gördüğünde büyük kararlılıkla “Geldikleri gibi giderler” diyerek Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaret fişeğini ateşleyen…
Kendisine “Paramız bitti oğlum” diye telgraf çeken annesine, yaverinin “elimizdeki mevcut paradan gönderelim mi Paşam” sorusuna, “Hayır, o para milli mücadeleye ait” cevabı verdikten sonra “Evdeki halı ve kilimleri satın” şeklindeki cevabi telgrafı çektiren… 23 Ağustos 1921 tarihinde Sakarya mevzii önünde başlayıp 12 Eylül 1921 tarihine kadar aralıksız devam eden, Yunanlıların bir hayli kayıp vermelerine rağmen bazı noktalarda savunma mevzilerini aşabildikleri fakat gerileyen birliklerimizin derhal yeni hatlar kurduğu çetin mücadelede “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça bırakılamaz” emrini vererek birliklerimizin alışılmamış bir savaş vermelerini sağlayıp Sakarya Meydan Muharebesi’nin kaderini değiştiren…
30 Ağustos 1922’de sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin ardından, 1 Eylül 1922’de Büyük Taarruz için Türk ulusunun kaderini değiştiren “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir! İleri!..” emrini veren…
16 Haziran 1926 günü İzmir’de kendisine suikast yapmayı planlayanlar yakalanmasından sonra Halkın büyük sevgi gösterileri yapması üzerine yayınlamış olduğu genelgede; “Benim naciz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” diyen…
Kalbini, ruhunu, düşüncesini, rahatını, gecesini, gündüzünü her şeyini bu milletine vermiş olmakla birlikte sahip olduğu çiftliklerin kendi ayakları üzerinde durabildiğini gördükten sonra 1933 yılında tüm çiftliklerini hazineye devretme kararı aldıktan sonra yasal mirasçısı kız kardeşi Makbule hanım yaşadığı için mal varlığını hazineye tamamen devretmesinin mümkün olmamasından kaynaklanan sorunu 12 Haziran 1933 tarihinde mal varlığını hazineye bağışlayabileceği kanunun meclisten geçmiş olmasıyla çözdükten sonra 12 Haziran 1937 tarihinde tamamlanmış olan devir işlemleri ile mal varlığını hazineye bağışlamış olan
Mustafa Kemal Atatürk’tür.
O, benim sevgilimdir…
Bunu herkesin bilmesini isterim…
Ve sevdiklerim bana kırılmasınlar isterim…
O’ndan sonra sevdiğim bütün insanlardan da özür dilerim…
Müsaade ederseniz de; fakirin bütün sermayesi olan şu iki üç satırla, özellikle de sevgili eşimden özür dilemek isterim...
“Benim kollarım, bacaklarım…
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim”…
Biliyorum; hep ikinci planda kaldın, her sevgililer gününde bir bahane uydurup bir sonrakine erteledim kutlamayı...
Biliyorum; sen benim hayatımın birincisi olmana rağmen "annem, babam, kardeşlerim, çocuklarım, işim gücüm" derken, hep ikincilik ödülüne kaldın.
Bugün de tekrarı işte dünün...
Bugün de doğduğum topraklar, bir ferdi olmaktan onur duyduğum halkım, inançlarım, Cumhuriyetim, yaşam alanlarım, özgürlüğüm, haklarım, hukukum tehlikede olduğu için sen yine bekleyeceksin...
Bugün de önce Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun nezdinde; vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı, inançlarımızı, tam bağımsızlığımızı, Cumhuriyetimizi, doğamızı, özgürlüğümüzü, kişisel hak ve hukukumuzu ve insan olmanın mutluluğunu oluşturan tüm değerlerimizi sevgilimiz ilan ediyorum...
Sevgililer günümüz kutlu olsun...
Bu kadim topraklarda yaşayanlar olarak her zamanki gibi bize yine kavga, zulüm, zindan, kan, gözyaşı ve hatta ölüm düştü...
Her zaman ki gibi bize yine hasret düştü...
Ben sana bu yaşananlar yüzünden hasret düştüm…
Sevgilim, seni hasretle selamlarım…
Son olarak da;
Bu yazıyı yazdıktan sonra öğrendiğim üzücü haber üzerine; GARA' da hain PKK canileri tarafından katledilen aziz şehitlerimize, Allah'tan rahmet; kederli Ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Emniyet Teşkilatına ve MİT Teşkilatı ile tüm Milletimize başsağlığı ve sabır, operasyonda yaralanan yaralı yiğitlerimize de şifalar diliyorum..