İstiklal Marşımızın şairi Mehmed Akif hastaymış. Yatıyormuş..
Odasına bir ziyaretçi girerek;
- Geçmiş olsun.. demiş. Akif rahatsızlığına rağmen saygı gereği ayaklarını toplamış.
Hal hatır faslından sonra adam yüzünde büyük bir hayret ifadesiyle şu soruyu yöneltmiş:
- Hocam gökkuşağının altından erkek geçerse kadın, kadın geçerse erkek olurmuş. Bu doğru mu ? Bu saçma soru üzerine Akif mırıldanarak:
- Artık ayaklarımı uzatabilirim.. demiş.
Saygı ; insanlara mahsus sınırlı davranışlardan olup insan bu sınırı aklı ve iradesi ile tayin eder, tespit eder. Akıl insan bedeninde gizlenmiş en büyük hazinedir. Akılda sorumluluk duygusu yüklenense “İradeyi cüz” dür. Ve insan bu iradesi doğrultusunda yaptıklarından sorumludur. Hayvanlar ise iç güdülerine bağımlı olarak hareket ederler.
Bir ahıra girecek olsanız, yanınıza gelen hayvan ayaklarınızın dibine pisleyecek olsa, bu pislikten üzerinize sıçrasa, bu saygısızlık ve hakaret vari davranış olmaz. Zira , akıldan yoksun bir mahlukun düşünmeden irade dışı yaptığı içgüdüsel bir davranıştır. Hareket sonucu meydana gelen pisliği temizlemek de insan tarafından yapılması gereken bir davranış olacaktır.
Hayvanların davranışlarında saygı ve saygılarında da kusur aranmaz. Keza, davranış ve uygulamalarında da aynı görüntüyü sergileyen ve kendileri için “hayvan gibi” tabiri kullanılan insanların da hareketlerinin hitamında saygı beklemek hata olacaktır. Hatta hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmekte fayda vardır. Saygı beklentisine girdiğiniz zaman, üzerinize sıçramaya hazır bir çamuru bekleyin demektir.
Hayvanat bahçesinde seyrettiğiniz bir su aygırı ağzının tavanını aça aça, etrafına köpükler saça,saça umursamadan, yatar. Ya da yüzer. Bir insan düşünün ki, ağzını aça, aça, şapadan, yüzünüze hapşırıyor. Tükürük ve köpükler yüzünüze saçılıyor. Ne yapacaksınız. Halbuki medeni insan karanlıkta dahi esnerken ağzını kapatan insandır. Karşısında bir insan olduğu zaman daha temkinli davranması gerektiğinin bilincinde olmayan insanlar elbette ki, hayvani bir davranış sergilediğinin farkında olmayacak. Bu insanlara söylenecek söz de kar etmeyecektir.
Atalarımız bir olumsuzlukla karşılaşmamayı ve bu pislikten uzaklaşmayı her zaman bir kar olarak görmüşler ve “Köpeğe dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak yeğdir” atasözüyle mutlak kazançlı çıkacağımızın işaretlerini vermişlerdir. Saygı medeniyetin ifadesidir.
Saygı edebin bir parçasıdır.
Montaigne bir ifadesinde
“Bir düzeni kusurlu olmakla suçlamak kolaydır. Çünkü ölümlülerin bütün yaptığı işler kusurlarla doludur. Ama yıktıkları saygının yerine yeni bir saygı getirebilmiş olanlar çok azdır.” Diyor.
Dünyanın düzeninde serilmiş yere yaygı
Herkes bir şey topluyor aldı beni bir kaygı
Başlar yere düşünce ayaklar da baş olmuş
Ne küçüğe sevgi var ne büyüğe bir saygı. (Dermanî)