Bugün, dağlar kadar bilmediklerimden, Ferhat’ın kazması bir yana, dünya güzeli köylü kızın nakış iğnesi ucunu kullanarak koparacağım bilgisizliğimi gidermek istiyorum..
Diye kaç kişi sorar kendine?..
Oysa,Pozitif bilimin gelişmesi öncesinde, her şeyi kapsayan felsefe sınırından uzmanlık dalları fırlamıştır.. Akıl almaz yeni bilgi dalları, evrenin sınırlarını giderek zorlar hale gelmiştir..
Düne ekleyeceğim atom çekirdeği büyüklüğündeki küçük bir bilgi, belki sevgiye muhtaç bir çocuğun başını okşayacak bir alışkanlığa veya yağmurda ıslanmış titremekte olan bir kediyi kucaklamama neden olabilir.
Ya da basit kimsenin henüz keşfetmediği patenti bana ait bir buluşum haline gelebilir..
Diye düşünen kaç kişi vardır?..
Ya da yeni aldığım veya bugün kazandığım ancak ailemin geçimini sağlayacak maaşımdan metelik büyüklüğündeki bir kısmını kendi ülkem veya dünya yoksullarına ayırabilirim.. diye düşünen..
Taksi şöförü isem, koltuk değneklerine dayanarak dondurucu soğukta yürümek zorunda kalan yaşlı birine, "sizi evinize ücretsiz götürebilir miyim" diye soran..
Fırın pidesi hamurunu elimle şekillendiren bir usta isem, bu işe başlamadan önce tırnaklarımı kesmiş, ellerimi sabunla iyice yıkamış farkındalıklı bir insan olmalıyım.. diye düşünen biri..
Belediye otobüsüne ya da bir ulaşım aracına adım atmakta zorlanan engelliye ya da yaşlıya ”Hadi çabuk seferimi aksatıyorsun” demeyecek erdemi kazanmış biri..
Yeni taşınan 4. kat arsız komşumuzun her ALLAH’ın günü konuklarıyla geç saatlere dek eğlenmesini önlemek için karakola şikayet etme yerine, komşularla toplanarak kendilerini hoşgeldiniz ziyaretiyle sorunu çözümlemeyi düşünen erdemli biri ..
İşe geç kalacağımız endişesiyle 75 santimlik koskoca adımlarımıza ayak uyduracağını sandığımız küçük okul çocuğumuzun yerine kendini koyabilen de biri..
Çalışan, aile ekonomisine benim kadar katkıda bulunan temizlik, mutfak tüm ev işleri dahil, yarış atı burun farkı değil boy farkı olarak benden ilerde bulunan eşim ile aynı paralelde bulunmak zorunda değil.. erdeminde olmalıyım.. diyen biri..
Lüks kanepe ve koltuk yumuşaklığına müptela,
Yan gelip yatan erkek egemen kültürün kokmuş hamurundan olma kabalığında.. olmayan biri..
Hangi inanç sahibi olursak olalım, ne Türk kültüründe ne de dini inançlarda, kadınların hizmetçi gibi görüldüğü, çocukların dayakla edeplendiği görülmüştür..
İslamın kutsal kitabında, "Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirinin yardımcısıdır" emrini, karım 5 metre arkamdan gelmeli, yapıştırdım mı tokadı diğer yanağını çevirmeli, iş yorgunu ayaklarımı okşayarak yıkamalı.. olarak mı anladık yoksa?..
Göğüslerinde yürek yerine akrep taşıyanlar hala böyle anlıyorsa kadını, düğümlenmiştir ilkelliğinde..
Ben kazanıyorum, o ayaklarımı yıkamak dahil tüm ev işlerini yapmalıdır.. anlayışı mağara devri KILLI’larında bile görülmemiştir..
Kendini hemen, bugün, şimdi geliştirme anlayışındaki bireylere, öz ve açık anlamıyla FARKINDALIKLI İNSAN diyoruz..
Sokakta canlı tekmeleyenlere, evinde evlat ve eşlerine şiddet uygulayanlara da rahatlıkla MAGANDA diyebiliriz.. Dört ayaklılara saygımız gereği..
Kendini geliştirmek; alt kültürün bataklığından, Uygar kültürün saygın ufkuna yükselmek, terfi etmektir..
Diğer bir deyişle, söz ve eylemlerimize, nezaket, zarafet, sevgi ve asil bir ruh katmaktır..
Ruhların asil olmayanları da olduğu söylenir. “İblis ruhlu” ya da “Şeytan ruhlu” tümceleri yaygındır toplum dilimizde..
İyiliklerimizi, sevgilerimizi eylemlerimize yükleyip sevdiklerimizle paylaştığımız zaman yücelir kimliğimiz..
“İblis ruhlu” ları da sevgi dağarcığımızdan yoksun bırakmayacağız, etik değerli yaşam atmosferimizin oksijen tankına bağlıyacağız..
İtelemden, ötelemeden, kucaklayarak..
Her an söz ve eylemlerimizi bir önceki günden "bir arpa boyu" da olsa geliştirerek, yücelterek..