Seçim geliyor yine,
Yine iş bilmeyenler, saçıp dökenler, ardına Milletvekilini alanlar çıkacak ortaya.
Kendi ilçem olan Keskin’e bakıyorum;
1940’larda, 1950’lerde bu gün dahi olmayan muhteşem bir hayat vardı.
O zaman gülistan olan beldeye bakıyorsun, şimdi içecek su bulamayan bir çöle döndü.
Ortada bir de işe gitmeyip de bankamatikten maaş olanlar türedi.
Bunların sayısı neredeyse bütün bütçeyi silip götürecek nitelikte.
Hangi cüretle bu insanlara bir siyaset uğruna bu milletin parasını veriyorsunuz.
Şehir pislikten, viranelikten geçilmiyor.
Bu uygulamalar sonunda ne yazık ki Keskin bu gün köyden daha beter duruma geldi.
Buradaki pisliğin temizlenmesi için başta kendi ilçem Keskin olmak üzere bütün belediyelere;
“Kadın Eli Değmeli”
...
Haydi kadınlar;
Gösterin şu dayanışma gücünüzü,
Zafiyet düşkünü,
Verdiği sözde durmayan,
İş yapmayı beceremeyen,
Sizin suyunuzu dahi temin edemeyen,
Şu erkekleri artık süpürün o makamlardan.
İnsanlara ayırım yapmadan bir ana şefkatiyle ancak siz kucaklayabilirsiniz.
Onlar ne can kıymetini bilirler, ne de şehrin kıymetini.
Şehirler yaşanılır duruma gelsin.
Haydin kadınlar.
Nerede bu ülkenin Şerife Bacıları, Nene Hatunları?
...
Artık insanları söylediği sözlerle değil, yaptığı işlerle değerlendirme vakti geldi.
Geçmişte bir yığın örnekleri var.
Siyasi tarih sözünü yalayıp yutanlarla dolu.
Bu kişiler muhafazakâr olmuş,
Sosyal demokrat olmuş,
Milliyetçi olmuş hiç fark etmiyor.
Kendilerine bir faydası varsa,
Etrafındakilerin işine yarıyorsa,
Ya da kandillerine yağ damlayacağını anlıyorlarsa sizin yüzünüze bakıyorlar.
Değilse selam bile vermiyorlar.
Dün söylediklerini bugün unutuyorlar, sizin de unuttuğunuzu zannediyorlar.
Mesela dün değişim, değişim deyip de,
Niye İttifak yaptın diyerek Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu hallaç pamuğu gibi atanlar,
Bu gün “İttifak kapısı“ aralık mesajı veriyorlar.
“Değişim İttifakı“ gibi yeni senaryolar ortaya koyuyorlar.
Demirel’in dediği gibi “Dün dündür bu gün bu gündür“ politikası hala uygulanıyor.
İktidarı muhalefeti hiç fark etmiyor. Şehrin değerleri bunların umurunda değil.
Bunların değişimden anladıkları “Yılan gibi kabuk değiştirerek” kendi konumlarını korumak.
...
Bu sözleri neden sarf ettik!
Bir eser meydana getirmiştim. 81 Vilayetin, tarihini, kültürünü, önemli yerlerini duygusal bir şekilde anlatan 100’er sahifelik şiir kitapları hazırladım. Bu zamana kadar da hiçbir şairin böyle bir çalışmasının olmadığını da belirtmek isterim. 81 Vilayetin Belediye Başkanlığına kendi şehrini anlatan kitabı gönderdim.
Bunu bir Kültür Hizmeti olarak gördüm. Ve kendimi de kültür elçisi addettim.
Ne Hikmetse nezaket gereği bir tek Hatay Büyük Şehir Belediye Başkanlığı dönüş yaptı.
Bu vesile ile de kendilerine en kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum.
Kendi şehrimin Belediye Başkanlığı Kırıkkale Belediyesi de dahil olmaz üzere,
Diğer Vilayet Belediye Başkanlarının hiçbirisi herhalde bizi adamsınmadı diye düşünüyorum.
Bu kitabı beğenirsiniz, beğenmezsiniz,
Bu kitaptan alırsınız almazsınız buraya kadar eyvallah.
Ama bu kitap sizin kayıtlarınıza girdi ise o zaman;
İnsanlığın gereği,
Adamlığın gereği,
Kuralların gereği,
Nezaketin gereği olarak bana dönüş yapmak mecburiyetindesiniz.
O kitapların üzerinde bir emek var,
Bu kitapların içinde beş yıllık bir alın teri var.
O kitapların içinde bu ülkeye bir hizmet var.
Üzerinden bir sene geçmiş ama hala bir cevap vermemişsiniz.
Şimdi meydanlara çıkıp bas bas bağıracaksınız.
Ne kadar Milliyetçi olduğunuzu,
Ne kadar Atatürkçü olduğunuzu,
Ne kadar Muhafazakâr olduğunuzu,
Ve de ne kadar güven sağlayan bir insan olduğunuzu,
Hatta ne kadar çok sanatı ve sanatçıyı sevip kollayan bir insan olduğunuzu söyleyeceksiniz.
Hatta Atatürkçü bir demokrat olduğunuzu söyleyerek ondan da bir veciz söz söyleyeceksiniz.
“Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin güzel sanatlara sevgisini mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür“
Neredeymiş bu Milli Ülkü.
Geri dönüş nezaketini bilmeyen,
İnsanların bir cevap hakkının olduğunu düşünmeyen,
Odunları getirip sanatın başına koyunca yeşereceğini mi düşünüyorsunuz.
...
Özellikle de sayın;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na,
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a,
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e,
Diğer Büyükşehir Belediye Başkanlarına (Hatay Büyük Şehir Belediye Başkanlığı hariç)
Ve İl Belediye Başkanlarına buradan dostane seslenmek istiyorum;
Sizin adınız yazılarak size gönderilen bu kitaplar ilgililerce size ulaştırılmadıysa bu bir zafiyettir. Yok, size ulaştırıldı da sizler dönüş yapmadıysanız bilesiniz ki bu sizin ayıbınızdır.
Emekçi olduğunuzu söyleyeceksiniz,
Alın terine saygı duyduğunuzu söyleyeceksiniz,
Sanata değer verdiğinizi söyleyeceksiniz,
Ama sizden olmayanları adamsınmayacaksınız öyle mi?
Sizin kibirli bir hava ile görmemezlikten geldiğiniz bu insanlardan bir gün bir tanesi çıkar,
Pirincinizin içine düşmüş taş gibi,
Hiç ummadığınız bir anda dişinizi kırıp elinize verebilir,
Benden söylemesi.
...
Buradan tekrar seçmene dönüp uyarımı yinelemek istiyorum;
Din elden gidiyor diyenlere aldırmayın,
Vatan elden gidiyor diyenlere aldırmayın,
Demokrasi elden gidiyor diyenlere aldırmayın,
Size değer veren,
Oturduğunuz sokağa önem veren,
Bulunduğunuz şehre onur veren,
Özellikle de sizi bir ana şefkatiyle kucaklayacak kişilerin peşinden yürüyün.
Sakın ha partizanlıkla bir beş yılınızı daha heba etmeyin.
Özü sözü bir olan insanları arayıp bulun.
Ana şefkatiyle sizi saracak olanları bulun.
Çünkü inkişaf onlarda..