Bursa Arena E'Gazete
2016-11-12 18:50:55

İçimizdeki İrlandalılar..

İSMAİL TEKİN

12 Kasım 2016, 18:50

Yok öyle bir şey..!
Ne İrlandalısı kardeşim
, farklılıklarımız olacak tabii ki... Yalnız en önemli özelliğimizin "öğrenmeye açık olmamız" olması gerekiyor, öğrenmeye açık olmak... Lütfen arkadaşlar..!
Bakın farklı bir şeyler söylüyoruz; "barışık, çalışkan ve iktidarı hedefleyen parti" 
modeli... İl Başkanımız Şadi Özdemir'in seçim vaatlerinden, il başkanı seçildiğinde yapmak istediği ilk icraatı...
Bu kadar büyük bir direnişle karşılaşmasının sebebi ne olabilir ki..?

Yapmak istemek çok önemli ve biz bunu yapmak istiyoruz arkadaşlar.
El ele, omuz omuza bunu başarabiliriz ve ufukta sanki bunu başarabileceğimiz gözüküyor. Ben, bunu görmek istiyor olduğum için görüyor olabilirim ama bunu hep birlikte görmek istersek şayet hep birlikte de görebiliriz. Hedefi hep birlikte gördükten sonra da bu hedefe hep birlikte ilerleyebiliriz. Biz bunu başarabiliriz arkadaşlar.
Lütfen..! İnanç meselesidir bu olay...

Ne derdimiz olabilir ki bizim; vatan, bağımsızlık, özgürlükler, insan hakları derdinden başka...
"Söz konusu vatan ise gerisi teferruat.." İşte söylenen ortada...
Ee, ortak derdimiz ne ki ?
Vatan değil mi?
Efendim, CHP şöyle imiş, böyle imiş, miş de miş...
Bırakın bu işleri, bıraksınlar. Kim bunlar ya..? Nereden gelmişler..?

1900 'lü yıllar... O yılları yaşayanlar kalmadı tabii ki...
Anlatın bakalım; bu gün saraylarda otururken 1900 'lü yıllarda çarıksız, çorapsız, gömleksiz, pantolonsuz gezen insanlara anlatın biraz da görelim..

Ne anlatacaksınız ki.. Allah aşkına..?


Yok ekmeksiz bırakmışız da, camileri ahır yapmışız da, mış da mış mış...
Bırakın bu işleri, bırakın...
Osmanlının son döneminde başlayan çağdaşlaşma adımlarını en iyi şekilde atmış olan Cumhuriyet sayesinde bugün lüks koltuklarınızda, makam arabalarınızda, saraylarınızda takım elbise kravat, saçlarınız taranmış vaziyette yaşıyorsunuz ağalar, beyler, paşalar...

Ben bunları yazarken Anadolu insanı 1900 'lü yıllardaki gibi perişan be perişan...
Bırak onu, Bursa 'nın dağ köylerine bir çıkın bakalım, durumun Anadolu 'daki yokluktan, yorgunluktan farklı olmadığını göreceksiniz, şaşırırsınız. Amerikan arabaları ile Cumhurbaşkanlığı konvoyu yapmaya benzemez bu işler. Güçlü başkan, senin güçlü başkanını yerim. Sen de bırak bu işleri...

Anadolu'lu Şehit Ayşe ile Irgat Hasan güçlü olsun..
Hey ! Başkan...
Onlar güçlü olunca, sen de güçlü olursun meraklanma...



Bakın..!
Şadi Özdemir anlatıyor..; Neden ekmeksiz bırakıldığımızı, neden ekmeğin karneye bağlandığını...
Bunu biz dinledik defalarca.. Biraz sağdan "estarabim" yapanlar da dinleseler iyi olacak..;
Şadi Özdemir 'in ağzından dinleme şansları olmayabilir, ben yazayım buraya, belki okurlar, belli mi olur.

İkinci Dünya Savaşı... Bulunduğumuz bölge de kıyametler kopuyor. Bizim haricimizde bütün ülkeler savaşa müdahil.Savaşın şartları çok ağır; etrafımızdaki ülkelerde on milyonlarca insan hayatını kaybediyor, on milyonlarca insan da kolsuz, bacaksız, gözsüz, sakat kalıyor.

Dönemin Başbakanı İsmet İnönü...
Adam; iyi bir asker, iyi bir devlet adamı, tecrübeli, tecrübesinin getirisi ile aynı zamanda ileri görüşlü de.
Milletini savaşa sokmuyor ama her an savaşa girilecekmiş gibi tasarruf tedbirleri aldırıyor.
Bu tedbirlerden biri de bir ailede günde 2 ekmek yeniyorsa, yenen ekmek sayısını 1 'e düşürmek, 1 ekmeği de her an savaş çıkabilir, ihtiyacımız olabilir diye un olarak stokta tutmak. Adaletli davranılması açısından da olayı kayıt altında tutmak için karne ile ailelere ekmek dağıtımı yaptırıyor.

Keşke bugün de ekmeği karne ile alsak; devlet bizlere iki ekmek yerine yarım ekmek verse, bir buçuk ekmek tasarruf etse de her gün gelen şehit haberleri gelmese.. Fakir halk çocuklarımız şehit olmasalar keşke...
Ah...Allahımız Ah... Keşke... Keşke...



Çanakkale savaşında ki askerlerimizin menülerini unutmadık değil mi?
Üzüm hoşafı ve kuru ekmek...
Nasıl olacaktı..?
Bugün yapıldığı gibi memleket yanarken saç mı taranacaktı.
Aklımızı başımıza alalım hep beraber. O tasarruflar sayesindedir ki bugün saraylar, saltanatlar devam ediyor. Yoksa var ya; satacak fabrikaları, işletmeleri, şirketleri, gayrimenkulleri rüyanızda bile göremezdiniz siz...Hey sağdaki kardeşler..!
Size söylüyorum..;

Yine soldakilere, yani bize geliyorum.
Arkadaşlar..!
Bursa 'da dokuz belediye başkanlığını alamazsak başarısız sayacağız kendimizi...
Şimdi içimizdeki hesapları dışa vurma zamanıdır.
Artık dışa vuralım
, çok önemli değil, vuruşumuz yağmur damlası gibi küçük küçük olsun ama istikrarlı olsun, aynı noktaya olsun, vazgeçmeyelim..
Biz bu işi kotarırız arkadaşlar.
Yeniliklerden korkmayalım.
Şadi Özdemir farklı şeyler söylüyor
; Biraz daha içten samimi dinleyelim. Bakın, güzel şeyler, iyi şeyler söylediğini fark edeceksiniz. Söylediklerini yapabileceğimizi fark edeceksiniz. Çalışmak zor biliyorum ama alternatifimiz yok ki..!

Cumhuriyet Halk Partisi 'nin alternatifi yok arkadaşlar.


Bakmayın milletin bize karşı sitemine, denize düşenin yılana sarılması gibi bir şey ile karşı karşıya millet. Bize göz kırpıyor aslında, çok açık söyleyemeseler de Cumhuriyet Halk Partisi 'ne "çıkarsanız, siz çıkarsınız bu karmaşanın içinden" diyorlar.
Aslında umutları biziz. O zaman bizim kendi kabuğumuzu kırmamız gerekiyor ve şairin dediğini yürekten haykırmamız gerekiyor "Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar! Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!".
İş; buraya kadar, buradan öteye gideriz biz.

Haydi arkadaşlar, haydi..!
"Güneş ufuktan şimdi doğar"
Çalışalım arkadaşlar, el ele, omuz omuza verelim.
Bu sorunlar bize vız gelir, tırıs gider. Yoktan, yokluktan Türkiye Cumhuriyeti Devleti 'ni kurmuşuz biz, bugün yaşanan sorunlarında üstesinden elbette geliriz. Sadece solda birlik
yetmez bize, bu kadar küçük bir hedef peşinde enerjimizi tüketmeye gerek yok. Bizim bundan sonraki hedefimiz;
Türkiye 'de birlik
olması gerekiyor. İşte, bu aynı demokratik yolda olduğunu gördüğümüz "BURSA ARENA" nın ana misyonundaki gibi..
İşte, bu örnekle ve bu yüzden "safları sıklaştıralım ki, bu demokratik kavga ve birliktelik; faşizme ve bütün düşmanlara karşıdır.. Bunu da unutmayalım.


Şadi Özdemir..!
İlk günkü taahhütlerinin arkasındaysan biz de senin yanındayız.
Bu mücadeleyi dokuz sekizlik bir şarkı gibi bitirmeye kararlıyız.



17 belediyeden en az 9 belediye başkanlığına yürümek için barışık, çalışkan ve iktidarı hedefleyen parti modelindeyiz..

"Kolay gelsin"
derken; "kolaysa başına gelsin" söylemlerini duyuyorum sanki; Benim de adım İsmail ise;
"Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın"
.
Ve ben de geri vites yok..
Ve benim sloganım sabittir ki, okuyun lütfen;
"Vazgeçmek yok, geri çekilmek yok.."

İzmir 'in dağlarında açan çiçeği, Bursa 'nın Uludağ'ında da açtırmak, bizim boynumuzun borcu olsun.

Haydi Bursa..!
Dokuz sekizlik şarkın hayırlı olsun...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.