Bursa Arena E'Gazete
2020-01-16 00:07:16

Halkı zehirleyenlere ağır cezalar geliyor..

ALİ BEKTAN

16 Ocak 2020, 00:07

1984 Yılında dönemin ANAP Hükümeti, Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri Kanunlarını çıkarttı. Bu kanunlara göre belediyelerin sağlık daireleri gıda üreten işyerlerini denetliyorlardı. Bu yerlerde sağlıksız şekilde üretim yapan kuruluşlar kapatılmakla beraber ağır para cezalarına çarptırılıyorlardı. Bunlar gereken sağlıklı şekilde üretim yapacak hale getirilince yeniden çalışmalarına izin veriliyordu.

36’cı yılına girdiğim Gazetecilik hayatımda en başta Fırınlar olmak üzere gıda üreten yerlere yapılan baskınlarda bulunup çok sayıda haberler yaptım. 1985’li yıllarda bir çok fırınlarda ekmeklerin nasıl yapıldığını gördüm. 1990’lara gelindiğinde belediyelerin denetimleri sayesinde Fırınlar sağlıklı üretimlere döndüler. Bunun dışında kalan gıda üreten firmalarda kendilerine çeki düzen verdiler.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da denetimler yapmaya başladığında, ortaya çıkan sahte ürünlerin hepsinin insan sağlığını tehdit ettiği görüldü. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın geçtiğimiz yıl yaptığı kontrollerde belirlediği hileli gıda üreten firmaları yılın son gününde ilan etti. Sahte ürünler arasında bitkisel yağlar, et ve süt ürünleri, takviye gıdalar, alkolsüz içecekler ve kahve de var. Bu liste’yi istediğimiz kadar uzatabiliriz. Bir dönem 10 kilo bal 100 liraya satılıyordu.

Türk Uydusundan yayın yapan birçok televizyon kanalında sahte içerikli birçok ürünler satılıyor ki, aralarında Sağlık Bakanlığı'nı ilgilendiren ürünler de bulunuyor. Bitkisel diye yutturulmaya çalışılan bu ilaçların hepsinin reklamla satılmasının sakıncası defalarca dile getirildi. İnternet sitelerinde ve sosyal medyada oluşan tepkiler üzerine yakında meclise getirilecek kanun ile bunları üretenlere hapis ve ağır para cezaları geliyor. Geçte olsa yapılan bu kanunun çok önemli işlevi olacağını söyleyebiliriz. Bizce daha ağır cezalar olması gerektiğini ifade edelim.

Henry Kissinger denen zat, bugün ABD’nin önemli devlet adamlarından bir tanesidir. 1970’li yılların başlarında yani günümüzden 50 yıl kadar önce şunu söyledi: "Biz petrol ile ülkeleri kontrol edeceğiz, Gıda ile de milletleri kontrol edeceğiz” İşte bu sözü en güzel uyguladıkları ülkelerden bir tanesi Türkiye olmuştur. 1970 Yılında David Rockefeller’ın Meksika'da başlattığı GDO olayı yıllar içerisinde gelişti ve dünyayı sardı. Bizde de GDO’lu ürünler pazarlarımızı marketlerimizi süslüyor.

Bursa’ya çocukluğumdan beri yani 50 yıldır gelen biri olarak Tarım’daki gelişmeyi biliyorum. Bu tarım alanlarını yok etmek için sanayi şehre getirildi. Fabrikalar tarlaların ortalarına kuruldu. Onların zehirli atıkları suları kirletti. Bugün Bursa'da yine tarım yapılıyor ama ova olarak baktığınız da küçülme açıkça görülmektedir.

Avrupa'da sanayi bölgeleri ayrı, tarım alanları ayrıdır. Ve Avrupa köylüsüne devletleri her yıl sübvansiyon yapmaya devam ediyorlar. Peki bizim köylümüze neden sübvansiyon yapılmıyor? Uruguay ile 1985'te yapılan Tarım’a desteklerin azaltılması anlaşmasını, 1995’de Türkiye de imzaladı. Bugün ise ülke olarak tarım’a önem vermiyoruz. Fakat vermek zorundayız.

Türkiye'de bu tehlikeyi birkaç yazar yazdıkları kitaplarla duyururken. Bende: BAY ÖLÜM: DAVİD ROCKEFELLER adlı kitabımda açıkladım. Gıda Konusu bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Bu kanun en azından bu işi biraz düzeltir kanaatindeyim. Umarım öyle olur.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.