ABD’nin önde gelen politikacısı olan, Dışişleri Bakanlığı da yapmış Henry Kissinger 1970 yılında şunu söylemişti: “Biz petrol ile ülkeleri, Gıda ile Milletleri kontrol edeceğiz”. Bu sözün değerini Pandemi başlayınca anladık. İnsanlar evlerine kapanınca gerekli olan şeylerin "Gıda" ve "İlaç" olduğunu öğrendiler.
Salgın, savaşlar ve kuraklıklarla sarsılan bazı dünya ülkelerinde tarımda üretimler azaldı. Bir de buna Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşı eklediğinizde Türkiye'de de gıda konusunda sıkıntılar yaşanabilir. Ülkemizde köylünün desteklenmesi, tarımın planlanması ve stokçuluk yapan tüccarların denetlenmesi, ağır para cezalarının hatta hapis cezalarının verilmesi gerekiyor. Market zincirleri de her gün zam yaparak büyük kazançlar elde ediyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanların bu konularda ciddi çalışmaları olduğu haberleri medyada yer alırken, geçtiğimiz günlerde Akit Gazetesi konuyu manşetlerine taşıdı. Ankara'da da yetkililer düğmeye bastılar.
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük gıda uzmanı olarak yıllarca Türk Tarım’ı için çalışan rahmetli Osman Nuri Koçtürk, Anadolu topraklarının 100 Milyon insanı besleyeceğini yazdığı kitaplarda açıklamıştı. Et ve buğday üretiminin artması ile Türk Halkının daha iyi besleneceğini savunmuştu. Onun bıraktığı yoldan yürümemiz gerektiğini ifade edeyim.
20 üründe taban- tavan fiyat
Gıda fiyatlarında üretim ve tüketim arasındaki ilişkiyle izah edilemeyen aşırı fiyat dalgalanmaları enflasyonu tırmandırırken; depolarda istiflenip piyasaya sürülmeyen ürünler sebebiyle belirli süreliğine fiyat artışları yaşanıyor, depolarda çürütülen patates, soğan gibi gıdalar yol kenarlarına atılıyor, market zincirlerindeki indirim-zam yapılarak milletin dengesi bozuldu.
Stokçu ve Market zincirlerinin sebep olduğu yüksek enflasyonda “Taban-Tavan Fiyat Uygulaması" ile üretici ve tüketici de korunmuş olur. AK Parti’nin ekonomi kurmaylarının harekete geçerek, temel tüketim maddelerinden 20 üründe fiyat sabitlemesi politikasını gündemine aldı.
Bakliyat, yağ, un, şeker, çocuk bezi gibi ürünlerde fiyatların yıl sonuna kadar sabitlenmesini öngören çalışmada, üreticilerin zarar etmemesi için de sübvansiyon uygulamasına başlanacağı bildirildi. Örnek olarak 16 liraya satılması gereken bir ürünün rafta 10 liraya satılmasının sağlanıp, aradaki 6 liralık farkın üreticiye devlet tarafından ödenmesi masadaki formüller arasında. Fiyat sabitlemesinin yanı sıra Gıda Bilim Kurulu'nun oluşturulması, üretim planlaması, ürünün tüketiciye ulaşana kadar ki sürecin titizlikle takip edilmesi, kontrolsüz ihracatın önüne geçilmesi ve hal kanunun çıkarılması gerektiği vurgulandı. Bütün dünyada gıda güvenliğinin artık sınır güvenliği kadar önemli ve muazzam bir silaha dönüştüğünü ifade eden uzmanlar, gıda çetesini durdurabilmenin yegane yollarını anlattı. Akit Gazetesi’ de geçtiğimiz günlerde bu önerileri sıralayarak, Hükümeti uyarmış oldu. Bana göre de bu maddelerin hayata girmesiyle gıda sorunu büyük oranda çözülür.
1- Gıda güvenliğine ilişkin Tarım Bilim Kurulu kurulmalı,
2- Tarım Bakanlığı sahada üretimi 7/24 kontrol etmeli.
3- Üretici-tüketici arası fiyat, tedarikçinin insafına bırakılmamalı.
4- Bütün tarım ürünleri önce ülke ihtiyacını karşılamalı.
5- Kayıt dışının bitmesi için Hal Kanunu acilen çıkarılmalı.
Bu önlemlerin yanı sıra Türkiye'de köylüye tohum-mazot-gübre desteği de verildiğinde üretimin artacağını söyleyebiliriz. Biz Rusya’dan Buğday ve Ayçiçek yağı alırken, bunların Türkiye'de üretildiğini ama üretimin yetersiz olduğunu biliyoruz. Daha çok buğday ve ayçiçeğini Rusya’dan alıyoruz. Ukrayna'dan alınanlar ise Türkiye’deki tüketimin toplamının yüzde 13'ü civarında kalıyor. Savaşın bitmesiyle gıdada sorun kalmayacaktır.
2012 Yılında bir tv kanalında "21 Yüzyıl Şifreleri Programı"nı sunarken, tarım ve gıda üzerine bazı detaylı açıklamalar yaptık. Son 10 yıldır katıldığım tv programlarında da bu konuyu işlerken, sürekli haklı çıktığım da görülmektedir. Hepimizi ilgilendiren gıda ve piyasa konusunda hem iktidar hem de muhalefet, somut çözüm önerilerini ortaya koymak zorundadırlar. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve yaşayacağız.