E burası Arena tabi ki...
Ne aslanlar, ne savaşçılar gelip geçmiştir buradan, kim bilir?
Oysa adam söylemiş söyleneceği; "Baki kalan bu gök kubbede, bir hoş seda imiş"…
Hoş seda edecek bir düzen kalmadı ki…
Nedir bu? Kolumuzu kanadımızı düşürdü. Ben ekonomik olarak önümüzü görememeye bağladım olanları… Bu bahanenin arkasındayım ama farklı bir şeyler de olabilir... Benim için yaş dönümü mü acaba? 50 elde 51 yerde hesabı...
Tembellik de olabilir canım… Bazen ben de düşünmüyor değilim hani; tembelken bu kadar üretebilen bir adam, çalışsa kim bilir ne olacak?
Daha önce de yazmıştım, en sevdiğim sözlerden biridir: “Tanrının birinci kuralı düzendir"... Benim hayatımda da öyle... Bir şeyler düzensizse her şey bozuluyor... Olacak olacak; biraz daha dişimi sıkmalıyım... Gevşemek yakışmaz bana... Yazarım, yazarım. Yazmak için yeterli zekâya sahibim çok şükür… Sahibim, sahibim de yeterli zekâya sahip olmaktansa eğitilmiş bir zekâya sahip olmayı tercih ederdim.
Rahmetli babam “Armut dibine düşermiş” derdi ki; Armut da iyi bir meyve aslında... Bizim tohum olarak düştüğümüz tarlalar can vermek için verimli idi ama eğitim, öğretim ve de örnek teşkil etme konularında çok çoraktı... "Varsın öyle olsun, ne yapalım" burada geçerli değil…. Çünkü bir sözü daha var rahmetlinin; "sarımsağı soydum ektim soyuna çekti, soymadan ektim yine soyuna çekti”... E sonuçta bizim İsmail'de öyle oldu işte... Yenişehir'in Akdere Köyü'nün toprak ağası Koca Mehmetler 'in İsmail, bütün malı mülkü yemiş bitirmiş ama gelgelelim ağalığı torunu Koca Mehmetler 'in İsmail 'e miras bırakmış... E ölüm hak, miras helal... Biz de, bize bırakılan mirası yiyoruz işte, ağalık yenirse...
Bugün bir büyüğümün dediği gibi yaptım ve küçük parçaları birleştirerek bir makale meydana getirdim. Her şeyi kaptığımız gibi büyük sözü dinleme işini de kaptık en sonunda…
Buraya kadar giriş bölümüydü… Anlatmak istediğim olay son dönem de bizi büyük sıkıntılara gark eden düzendi… Ne durumdan, ne durumlara geldiğimizdi.
Değirmen döndü dolandı 17 yıl oldu.
Geldiğimiz nokta itibarıyla durumun küçük bir değerlendirmesini yapayım istedim.
Zaman zaman geldiğimiz yerdeyiz yine…
Muktedir; iktidarını devam ettirebilmek için insanların ölmelerini istiyor... Belli dönemlerde şehit cenazesi haberleri gelmiyor, belli dönemlerde de oldukça fazla geliyor...
Biz iki yüzlü insanlardan değiliz; ölen her çocuğumuz bizim yüreğimizde derin yaralar açıyor... Biz, filmlere konu olacak bir askerlik yaptığımız için askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığını çok iyi biliyoruz... Bunu bildiğimiz için de hak etmiyoruz bunları...
Bize söylenen laflar yenilir yutulur gibi değil…
Gün ola harman ola… Yiğidin iyisi harmanda belli olurmuş… Harmanı bekliyoruz… Harmanı beklerken de bir felaketin içine düştük...
Farkındayım… Farkındayım ki; hep "geri adım atmayalım, geri adım atmayalım" dedim... "İçimizdekilere karşı da dışımızdakilere karşı da geri adım atmayalım" dedim... "Geri adım atmayalım"... Çünkü biz geri adım attığımızda; karşımızdaki bizi bir adım daha geri attırmış olmanın zaferini kutluyor ve bir kaleyi daha ele geçiriyor...
Kaleyi vermektense, kelleyi vermenin daha doğru olduğu inancını taşıyorum ben...
Ben yenilmekten yoruldum, beni yönetenler yenilmekten de yendirmekten de yorulmadılar.
Atatürk gibi düşünüyorum... İçimden hiç kimseye eyvallah etmemek geçiyor ki; zaten öyle de bir adamımdır. Kendi göbeğimi kendim keserim... Ensemin kalınlığı da kendi işimi kendim görmemden kaynaklanır... Fakat bu iş bireysellikle içinden çıkılacak bir iş değil...
Ben insanca yaşamak istiyorum, insanca... Kimseye eğilmek istemiyorum, el etek öpmek istemiyorum... Bu benim yaradılışıma ters...
Kimse benden makam olarak yüksekte olamaz.
Ben Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşıyım…
Vatandaş seçmekle; tayin eden, atayan, makama oturtan, makam da görev verendir. Makama oturan teknikte, yetenekte, meziyet de benden üstün olabilir... Tabii ki onun da ön şartı; iyi niyetli, dürüst, samimi insan olmasıdır...
Yoksa kimseyi sallayacak durumum da niyetim de yok... Herkes birbirine gidişli gelişli yol veriyor bu ülkede… Benim verdiğim yolun gidişi olur dönüşü olmaz… Çünkü tek yöndür ve o yön de gidiştir.
Ramazan öncesi milletimize, “hayırlı ramazanlar” da dileyerek bir dua ile konuyu bağlayayım; "vatana, millete, devlete zararı olanların gidişleri olsun dönüşleri olmasın inşallah..."