“İnsan vücudunu meydana getiren organları, sistemleri, çalışma şekillerini azıcık tanıyıp,” üzerinde düşünüp beslenme ve yaşam tarzımıza dikkat etmemiz halinde “hasta olmamızın ne kadar zor olduğunu, Allah’ın bize hasta olmadan önce ne kadar çok kredi açtığını” kolaylıkla görmemiz mümkündür.
“Yediklerimizin, içtiklerimizin pek çoğunu genetiği ile oynanmış, fabrikasyon ve sağlığımız için zararlı yapay ürünler oluşturuyor, ilaç diye verdikleri kimyasalların faydasından çok daha fazla zararı olduğu ortada, soluduğumuz hava bozuk, kafamız bozuk ve bütün bunlara rağmen 70-80 yıl yaşamaya,” çoğalmaya devam edebiliyorsak tek sebebi vücudumuzun mucizevi yapısıdır.
İşte bu yapı içerisinde yer alan mucizevi işler yapan bir organımızdan bahsetmek istiyorum. “Hipotalamus;” beynin ön- alt bölümünde beyin tabanına yerleşmiş ve merkezi sinir sistemi içerisinde yer alan, ortalama olarak küçük bir badem büyüklüğünde, yaklaşık olarak 4 gram ağırlığında, “çok önemsiz gibi görünen ancak inanılmaz işler yapan hayati bir organımızdır.”
Beynin duyu merkezleri de dahil olmak üzere, “vücudun her noktasından sinir sistemi ve hormonal sistem aracılığı ile hipotalamusa istihbaratlar gelir.” Sinirsel uyarıları hormonal uyarılara çevirebildiği gibi, hormonal uyarılar da sinirsel uyarılara dönüştürebilir. Yani “hipotalamus insan vücudundaki sinir sistemi ile hormonal sistem arasında bir köprü gibidir.”
“Hipotalamusa ulaşan istihbaratlar akıl almaz derecede çok kısa sürede değerlendirilip yorumlanarak, alınması gereken tedbirlerle vücutta yapılması gereken değişikliklere karar verilir ve bu kararlar vücudumuzdaki ilgili hücrelere uygulattırılır.”
*Vücut ısısının gereken seviyelerde tutulması, kan basıncının düzenlenmesi, sıvı elektrolit dengesinin sağlanması, cinsel İstek, üreme, gebelik ve süt salgısının olabilmesi için gerekenlerin tam zamanında yapılmasından hipotalamus sorumludur.
*Hafıza kontrolü, uyku düzeninin sağlanması, vücut ağırlığının kontrol edilmesi ve “hayatımızı sürdürebilmemiz için temel nitelik taşıyan isteğimiz dışında çalışan ve görevlerini sürdüren tüm iç organlarımız ve sistemlerimizin kontrol edildiği otonom sinir sisteminin eşgüdüm merkezidir.”
*“Kavurucu +60 santigrat derecelik Arabistan çölüne de gitsek, -50 santigrat dereceleri gören Sibirya bölgesine de gitsek, vücut ısımız hipotalamus sayesinde daima +36.5 ila +37°C’de tutulur.” Duygu durumumuz, hipotalamusun da içinde bulunduğu beyindeki bazı bölümler ile çok geniş ve karmaşık bir ağ tarafından belirlenir.
*Ayrıca kalp atışının kontrol edilerek kan basıncının düzenlenmesi ve bu basınca göre damar çapının genişletilmesi ya da daraltılması için gerekli olan nitro oksit hormonunun salgılanması,
*Su ihtiyacının takip edilerek gerektiği zaman su içme isteği hissetmemiz, alınan su miktarının az ya da çok olmasına, vücudun ihtiyacına göre idrarla atılan su miktarının azaltılması ya da çoğaltılması,
*İştahın, açlık ya da tokluk hissinin kontrol edilmesi, hipotalamusta bulunan “beslenme ve doyma merkezi” vasıtasıyladır.
“Özellikle savunma ve saldırma davranışlarıyla,” cinsel duyguların kontrolü, hamilelik ve doğum sonrası süt üretiminin sağlanmasının hipotalamus tarafından kontrol edildiği varsayılmaktadır.
“Normal şartlarda hipotalamus, dışardan gelecek her türlü tehlikeye karşı beynin çok iyi korunacak bir bölgesindedir” ve kolay kolay zarar görecek konumda değildir. Ancak bizim yapacağımız yaşam ve beslenme hatalarına bağlı olarak, beynimizi besleyen damarların tıkanması, pıhtılaşma vs sebeplerle yeterli kanın gelmemesi haricinde, “tüm vücudumuza zarar verebilen toksinlerin ve inflamasyonun hipotalamusa da zarar verebileceği” kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Sağlık bilincimizin çoğalması umuduyla, daha keyifli, daha özgür hafta sonları…