Bursa Arena E'Gazete
2023-01-10 17:20:46

Diplomasi Masasında Karabağ Barış Anlaşması

Dr. ELVİN ABDURAHMANLI

10 Ocak 2023, 17:20

Karabağ sorunu tamamen çözüldü mü? Bunu birkaç soru ile cevaplamak isterim. Savaştan sonra barış anlaşması neden uzadı? Barış olma ihtimali ne kadardır. Barış prensipleri çerçevesinde neler diplomasi masasında olur? Dağlık Karabağ mı? Yoksa Karabağ mı? Barış diplomasisi kapsamında barış anlaşmasında Karabağ’a ayrı bir Statü verilmesi söz konusu ola bilir mi?

Bu sorular kapsamında Karabağ sorununu ve barış anlaşmasının maddelerini ve süreci irdeleyelim;

Ermenistan siyasi rejiminin yaptığı, 1988 yılında gerek Azerbaycan’ın Sumgayıt şehri olayları, gerekse de Yerevan’da Azerbaycan ziyalısı Cefer Cabbarlı adına Kültür Merkezinin yakılması, ardından Yerevan’da bir Türk dahi kalmasın protestoları ve bu olaylar sonrasında Dağlık Karabağ’da Azerbaycan Türklerine yönelik evlere taciz ateşi, kadın ve çocuklara tecavüz, Azerbaycanlı çocukların ve gençlerin eğitim alma hakkını ellerinden alınarak eğitimden mahrum bırakılması..

Bu olayların ardından 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gecesinde Hocalı şehrinde gerçekleştirdikleri soykırım ile Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinin 5 Şehrini, Karabağ etrafında ise 7 şehrini işgali.. Bu işgalin devamındaki 20 yılı aşan süre içerisinde, dünyanın gözü önünde Batı ve doğu devletlerinin Ermenistan lehine uyguladığı çifte standart sürmüştür.

30 Yıldır gerek BM'nin 30 Nisan 1993 yılında kabul ettiği 822,853,874,884 kararnamelere, gerekse de AGİT ve Minsk grubunun kararlarına baktığımız zaman, Ermenistan bu kararları hiçe saymış ve buna karşın Batı devletleri veya BM’ye üye olan devletler tarafından herhangi bir ambargoyla karşı karşıya kalmamıştır.

Buradan da görüldüğü üzere Batı devletleri ve BM devletleri süreç içerisinde, Ermenistan lehine çifte standartını sürdürmüş, mezhepsel ortaklığı göz önünde bulundurarak, olaylara açık ve gözle görülür bir şekilde taraf tutarak yaklaşmıştır.. BM Kollektif Güvenlik Kurulu kararlarına baktığımız zaman, 5 daimî üyenin tamamının Hristiyan mezhebe sahip ülke olduğunu görmekteyiz. Nitekim 1992 yılında Hocalı soykırımında Azerbaycanlı Müslüman Türklerin soykırıma uğramasına nasıl sessiz kaldılarsa, 1995 yılında da BM Barış Ordusu Bosna Hersek’teki "koruma altındaki insanlara saldırsın" diye Sırplara kapıları açtı ve dünyanın gözü önünde Müslüman Bosnalı sivillerin Srebnitsa katliamına izin vererek yine sessiz kaldılar.

BMGK Müslüman ve Hristiyan dinleri arasında ayrımcılık yapıyor.

BMGK daimî üyeleri sözde adil denilecek gibi görünen BM kararlarını ve Vatikan’dan aldıkları emirleri uygulamaya koyarak, Müslümanlara yönelik katliamlara, soykırımlara girişmektedir.

Kafkaslarda ve Anadolu’da Ermenileri, Batı Trakya’da Sırpları maşa gibi kullanarak göz yumdukları açıkça görülmektedir.

Fakat Azerbaycan Anayasası, ülkede ikamet eden her dinden, ırktan ve mezhepten yaşayan halkların Azerbaycan’ın tebaası olduğunu kabul etmekte, çok kültürlü bir devlet olduğunu gerek anayasasında gerekse de uygulamada göstermektedir.

Hali hazırda 10 binin üzerinde Ermeni 1970'li yıllardan beri Azerbaycan’ın farklı şehirlerinde ikamet etmektedir. Fakat buna karşın Ermenistan’da bir tane dahi Türkün olmadığı Ermenistan resmi kaynaklarınca da ifade edilmiştir. Dağlık Karabağ arazisinde Artsakh adında (Lübnan’ın Beka vadisinden gelen Asala örgütü üyelerinden oluşan) Ermeniler sözde devlet kurmuşlardır.

Azerbaycan 30 yıl sonra BM 51. Maddesine ve 30 Nisan 1993 yılında kabul edilen 4 kararnameye esasen, 2020 tarihinde bu sahte devlete karşı kendi arazilerinde askeri tatbikat düzenleyerek, teröristleri 44 günlük bir anti-operasyon ile temizlemiştir. Ayrıca, günümüzde de aktif şekilde Azerbaycan arazilerinde Ermenilerin terör faaliyetleri gerçekleştirdikleri de olaylarla sabittir. Yukarıdaki soruları bu şekilde yanıtlayabiliriz:

Karabağ Sorunu tam şekilde çözüldü diyebilir miyiz?

Maalesef Karabağ sorunu 44 günlük Azerbaycan Ordusunun zaferiyle sonuçlansa dahi, Ermenistan tarafı barış görüşmelerinde net şekilde siyasi bir tavır sergilemekten kaçınıyor. Nitekim İkinci Karabağ savaşından önceki 30 yıldır her defasında barış görüşmeleri için taraflar bir araya gelirken, Ermenistan tarafı kendi siyasi liderlerinin dahi barış anlaşmasında bir görüşte farklı, diğer görüşte ise tam farklı şekilde siyasi tavır ortaya koyarak, diplomasiden uzak bir siyaset yürütüyordu ve halen de yürütmeye devam etmektedir.

İkinci Karabağ savaşının ardından 6 Nisan 2022 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Brüksel'de, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve AB Konseyi Başkanı Charles Michelin liderliğinde yapılan barış görüşmelerine katılmıştır. Burada dahi Ermenistan tarafı, arabuluculuk diplomasisine ve dünya diplomasi tarihine ters ve uluslararası hukuka aykırı tavır sergilemektedir. Ermenistan, bu görüşmelerde Karabağ'da savaştan önce ve sonra yerleştirdiği mayınların haritalarını Azerbaycan yetkililerine vermemektedir. Ayrıca 1. Karabağ savaşı esnasında Karabağ'ın Hocalı şehrinde ve diğer şehirlerinde esir alınmış Azerbaycanlı sivil şahıslar ile ilgili 30 yıldır bir bilgi vermemektedir. Anılan barış anlaşması gerçekleşirse bu sivillerle ilgili bilgi verilmesi hususu da maddelerde net bir şekilde ifade edilmiştir.

Fakat hiçbir diplomatik ve siyasi geçmişi, tarihi olaylar hakkında bilgisi olmayan Paşinyan, bu maddeye karşı gelmiştir. Görüldüğü üzere madde gereğince 26 Şubat 1992 tarihindeki Hocalı soykırımında esir alınanlar hakkında Ermenistan siyasi tarafı açıklama verirse, bu sivillerin hangi bölgelerde işkence görüp katledildiği ve gömüldüğü gibi gerçekler ortaya çıkacaktır.

Nitekim Azerbaycan askerlerinin işgalden kurtardığı Hocavend şehrinin Edilli köyünde toplu mezarlar bulunmuştur. Ermeniler 1990-1993 yılları arasında esir aldıkları Azerbaycanlı esirleri öldürerek toplu şekilde gömmüştür ve bir soykırım suçu işlediği açıkça ortaya çıkmıştır.

2022 yılının Ekim ve Kasım aylarından itibaren gerek Ermenistan siyasilerinin gerekse de ABD ve Avrupa'daki Diasporasının baskısı ve isteği üzerine, Dünyanın farklı farklı ülkelerinde Azerbaycan'ın Büyükelçiliklerine, Konsolosluklarına ve diplomatik diğer Temsilciliklerine karşı ırkçı Ermeniler tarafından saldırılar düzenlenmektedir. Batı devletleri ve Uluslararası hukuku temsil eden diğer kuruluşları barışı ve hukuksal düzeni koruması için hiçbir çaba sarf etmemektedirler.Batı devletlerinin, Ermenistan lehine uyguladıkları çifte standarttan vazgeçmedilleri ve Azerbaycan Büyükelçiliklerine yapılan saldırıları kınamadıkları, keza Kafkasya’da barış ve huzur zemininin oluşmasını istemedikleri açıkça görülmektedir.

Batı devletlerinin, Kafkasya bölgesinde her zaman bir kaos ortamı olmasını ve bunun sürmesini, nitekim bu huzursuzluk ortamında kendi politikalarını o devletlere dayatmaya devam etmesini istedikleri artık netleşmiştir. Yıllardır uyguladıkları “Parçala, Böl ve Yönet” politikasına sadık kalmaktadırlar.

Batının "Parçala, Böl ve Yönet” politikasına en bariz örneği ise Ermenilerin Azerbaycan’ı diplomatik temsilciliklerine yönelik terör saldırılarını Batı devletlerinin 18 Nisan 1961 yılında bizzat kabul ettikleri Viyana konvansiyonuna uygun şekilde hareket etmedikleri görülmektedir. Ermenistan tarafı diplomatik şekilde net bir duruş sergilemeden yukarıda belirtilen hususlar ve Karabağ’da herhangi bir statü olmayacağı, Karabağ’da ikamet eden Ermenilerin her bir Azerbaycan vatandaşı gibi aynı haklara sahip olacağı ve Ermeni terör militanlarının bu bölgede hiç bir terör faaliyetine göz yumulmayacağı, Ermenistan’ın ASALA terör örgütü üyeleri olan bu terör örgütü militanlarına askeri veya gıda şeklinde herhangi lojistik destek vermeyeceği konularına yanaşmamaktadır. Oysa Azerbaycan Barış anlaşmasına açıktır.

Brüksel’de 7 Aralık 2022 tarihinde Avrupa Birliği'nin (AB) arabuluculuğunda Ermenistan'la görüşme yapılmasının planlandığını fakat Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın bu toplantıda ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un katılması halinde yer alabileceğini açıkladığını bildirmesi üzerine, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, "Bu da görüşmenin gerçekleşmeyeceği anlamına geliyor" diyerek görüşmeye katılmayacağını ifade etti.

Azerbaycan Cumhuriyeti, barış görüşmeleri için aşağıdaki şartların kabul edilmesi konsunda, diplomatik bir şekilde net tavırlar sergilemektedir. Bu şartlar kabul olduğu taktirde taraflarca karşılıklı iletişim ve ulaşım alt yapısı ile diplomatik ilişkiler gerçekleşebilecektir.. Bölgede kalıcı barış ve huzur zemininin oluşması ve barış anlaşmasının imzalanması için aşağıdaki maddeler Azerbaycan tarafından gerek Brüksel görüşmesinde gerekse de üç devletin (Rusya Azerbaycan Ermenistan) liderlerinin görüşmesinde de ortaya konulmuştur.

Karabağ’da herhangi bir statü olmayacaktır ve Dağlık Karabağ kelimesi yerine "Karabağ İktisadi Bölgesi" olacaktır.

Not: Putin 27 Aralık 2022 tarihinde Paşinyan ile görüşte Dağlık Karabağ ibaresini kullanmadan direk Karabağ İktisadi bölgesi kelimesini ifade etmiştir.

Karabağ’da Ermenilerin yerleştirdiği mayınların gerçek haritalarının Azerbaycan yetkililerine verilmesi. 10 Kasım 2020 yılındaki üçlü anlaşmaya esasen Zengezur koridorunun açılmasına Ermenistan tarafının sorun yaşatacak herhangi bir terörist veya siyasi eğilimden vazgeçmesi. Laçin Koridoru üzerinden Ermenistan’dan Azerbaycan’ın Hankendin de ikamet eden Ermeni vatandaşlara iletişim yolunun ulaşıma açık kalması Azerbaycan siyasi tarafından temin edilmesi. Karabağ’ın birçok şehirlerinde Ermeniler tarafından bölgede çıkarılan değerli madenlerin soyulmasına ve doğanın kirletilmesine son verilmesi. Bölgedeki Asala terör üyeleri olan ve Lübnan’dan gelen Ermenilerin silah bırakmaları ve teslim olmaları. Karabağ’da ikamet eden Ermenilerin Azerbaycan vatandaşlığını kabul etme şartıyla bölgede kalmaları ve bunun mukabilinde Azerbaycan siyasi tarafından ikamet edecek Ermenilerin her bir Azerbaycan vatandaşı ile aynı hukuka sahip olacağının temin edilemesi. Birinci Karabağ savaşında esir alınan Azerbaycanlı asker ve siviller hakkında Ermenistan siyasi taraflarından bilgi verilmesi anlaşma kapsamında temin edilmelidir. Ermenistan bu şartları kabul ettiği halde bölgedeki siyasi ve ekonomik alandaki projelerde yer alarak ekonomik açıdan gelişmesine taraflarca destek sağlanacağı maddelerce ifade edilmektedir. Ermenistan tarafından halen işgalde olan 8 köy ve diğer şehirlerinde ikamet eden Ermenilerin geleceği ile ilgili ortak karar verilmesi ve bölgelerin 10 Kasım 2020 anlaşması gereğince Azerbaycan’a geri verilmesi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.