Gerçekte demokrasinin erdemi, yurttaşların haklarını güvence altına alan iktidarlar ve devletlerin becerisi ya da maharetedir.. Bu tanımlamaya göre ülkeleri ve ülkemizi öteden beri yönetenler bu başarıyı sağlayabildiler mi? Dünyada demokrasi ideal ve ilkeleri, kaplanmış çürük diş ölçüsünde yürütülüyor.. Dışı süslü çiçekli vazo, içi hüzün ve gözyaşı dolu.. Daha çok elit ve güçlü sınıfın zayıfları elekten geçirip çöpe attığı bir sistem gibi geliyor bana.
Bu rejimin temel yapısını oluşturan yalnızca adalet ve eşitlik kriterleri, ne oranda insani değerlerle örtüşmüş, benimsenmiş ve sindirilmiş durumda? Ne Dünya toprak ve nimet paylaşımında adalet, ne de sosyo-kültürel değerlerin saygınlığı özümsenmiş durumda.. Bu rejimin şu andaki egemenleri kendilerini zayıf ya da yoksul kesimin yerine koyabilmiş değiller..
Demokrasinin gelişim süreci, insanlığın hatta tüm varlıkların lehine doyurucu kazanımlar seviyesinden uzak.. Hatta çürük kaplama diş konumundaki sözüm ona demokrasi tutkunları, tüm yoksul kesimlerin kaynaklarını sömürüyor.. Kendileri havyarları müstesna gıdalarla beslenirken, sömürdükleri toplum bireyleri sokaklarda el açmaya devam ediyor..
Hemen her gün yürüyüş yolu üzerindeki gençler, insanlara "amca 10 TL’n var mı, abi 10 TL versene.." diye boyun eğişine tanık olmanın yürek acısını yaşıyorum.. Çürük demokrasiye dayalı bu sistemde..
Sakal tıraşında kırmızı noktalar bırakmayan sinek kaydı berberleri de yetiştirmekte mi zor? Veya bulgur aşı yanında kaşıkladığımız cacığın, ürünlerini üretecek tarım sihirbazlarını neden yetiştiremiyoruz? Nedeni kestirmeden çabucak söyleyeyim; Genç yaşta emekli olup ölünceye kadar yetersiz de olsa verilecek maaşla geçinebilme yollarını aramaktır.. Sonra da GEÇİNEMİYORUM diye sızlanmak ya da feryat etmektir.. Bu durum birey yaratıcılığı ve üretkenliğinin iflası anlamına gelir..
Hani köylümüz efendimizdi?
Köylümüz köylülükten çark edip, konformist şehir efendisine özendi.. Biz hazır tüketenler gibi.. Azgın güneş altındaki çapada niye ağrıtsın belini, gübresini temizlediği sarı kızının niye sağsın sütünü, çatlamış parmaklarıyla.. Şehre göçen kezibanın ojeli uzun tırnaklarını gördükten sonra..
Ülkemizin gerek iktidar, gerek muhalefet ve gerekse tüm yurttaşların gerçek demokrasi yönündeki değişim çizgisindeki yetersizliğin işaretidir bunlar..
Başlangıç tümcesi ile vurgulanan bilgi, beceri ve deneyim sahibi siyasetçilerin işbaşına gelmesi, nasıl son derece önemliyse, muhalif siyasetçiler, aydınlar, özellikle medyadaki yazarlar, çizerler, sanatçılar, kurumlar ve sade yurttaşların tümünün, demokrasi orkestrasında yer alması ve aykırı ses çıkarmamasını akla getiriyor... SİMPSONLARIN doğru çıkan kehanetlerine (!) eşdeğer, doğru sonuçlara varan birliktelikleri ve hizmetleri ile..
Sağlık ve esenlik dileklerimle..