Batı tipi demokrasilerde her önüne gelen aday olarak meclise halkın temsilcisi, statüsünde girme şansını elde edince, bu kez ilgili ilgisiz ya da yeterli veya yetersiz kişilerin parlamentoya üye olarak girme hakkı tanınmış ve bu nedenle de siyasetin düzeyinin fazlasıyla ortadan kalkmasına giden yol açılmıştır. Siyasal alanda bilgi ve tecrübe sahibi toplum kesimleri aydınlar ve okumuşlar ile bu alanda hiçbir bilgisi ya da deneyimi olmayan kadroların siyasete girerek bilgisizlik çizgisinde bir gidiş ile ülke yönetimini çöküşe ve devleti de dağılmaya doğru zorlayan olumsuz gelişmelerin doğmasına yol açmışlardır. İşte bu aşamada batının önde gelen gelişmiş ülkeleri siyasal sistemlerine ikinci meclisleri getirerek, okumamış halk kesimlerinin yönetimde hatalara meydan vermesini önlemeye çaba göstermişlerdir. Ankara ve İstanbul hukuk fakültelerinde oluşturulan bilim komisyonları aracılığı ile demokrasinin cehalet ortamında yok olmasını önlemek üzere birinci meclisin hatalarını ve eksiklerini gidermek üzere, ikinci bir meclisin yüksek bir denetim organı olarak kurulmasına giden yol açılmıştır. Meslek sahibi, belirli alanlarda uzman ,bilim adamı ve bir çok tecrübeyi yaşayarak yaşlanmış olanlar arasından seçilecek deneyimli olgun insanların yer alacağı bir Cumhuriyet Senatosu’nun kurulmasına, 27 Mayıs döneminin yönetimi karar vermiştir. Bir devleti ayakta tutabilecek ve devlet adamlığı düzeyine gelerek ülkeyi başarı ile yönetecek kadronun siyasal alanda etkin bir konuma gelmesiyle birlikte, Cumhuriyet Senatosu’nun sistemin eksik ve aksayan yanlarının giderilmesinde devreye girerek gereksinmeleri karşılaması gibi bir durumda, ara rejimlerin ortaya çıkmasına yol açabilecek siyasal bunalımların önlenebileceği savunulmuş ve bu doğrultuda dış müdahaleleri önleme çizgisinde krizlere doğru demokratik cumhuriyetin kaymasını önlemek üzere sistemin bir üst yönetimi olarak Cumhuriyet Senatosu’nun Türkiye’de kurulmasına karar verilmiştir. Yaşlı, tecrübeli ve yüksek tahsilli insanlardan oluşan bir üst meclisin Cumhuriyet Senatosu kimliği ile kurulması, ülkenin darbeler sezonuna sürüklendiği aşamada, bu gibi olumsuzlukları sistem içinde önleyecek bir hukuksal çözüm olarak görülmüştür.
Cumhuriyet Senatosu bir okumuşlar meclisi olarak kurulurken, ülkede okuma yazma bilmeyenlerin çok fazla oluşu da etkili bir faktör olmuştur. Cumhuriyet ve demokrasi yönetimlerinin bilgi ve kültür düzeyi gerektirmesi yüzünden her iki rejimi de yürütecek, bu alanlarda sorumluluk üstlenerek ülkenin gereksinmeleri doğrultusunda hareket edecek, önemli kadrolara gereksinme vardır. Birçok konuda yetişmiş ve uzman olmuş kişilerin siyaset sahnesindeki yozlaşmış çevrelerin etkisi altında kalmalarını önlemek üzere, her alanda uzmanlık düzeyine gelmiş olan yetişmiş insanların içinden seçilecek temsilcilerin, Cumhuriyet Senatosuna üye olarak o kurumun çatısı altında siyasal deneyim kazanmaları ve böylece deneyim sahibi temsilciler olarak ve siyasette ön planda yer alarak cumhuriyetin ve demokrasinin kesintiye uğramasını önleyebilmektedir. Seçimler sırasında ya da partiler arası mücadele aşamalarında etkili olabilecek kadroların aydın toplum kesimlerinden çıkabilmesi için, Cumhuriyet Senatosu bir anlamda siyaset okulu gibi devreye girerek, yetenekli temsilcilerin arasından geleceğin devlet adamlarını ya da siyasal liderlerini ortaya çıkarabilecektir. Zaman içinde gündeme gelmekte olan seçimler sırasında kadrolar yenilenerek yola devam edilebilir ve böylece cumhuriyet devletinin gereksinmeleri karşılanarak, Atatürk’ün söylediği gibi sonsuza kadar yürürlükte kalacak bir cumhuriyet devleti ve demokratik rejime Türk ulusu sürekli olarak sahip olma şansını, sürekli olarak elinde tutma şansını elde edebilecektir. Halk kitleleri arasından Millet Meclisi üyeleri çıkarak rejimin içinde yerlerini alırlarken, okumuş ve aydın kişiler arasından seçilecek senatörler de Cumhuriyet Senatosunda geldikleri toplum kesimlerini temsil ederek, siyasal toplum içindeki dengelerin korunması ve yeni dengelerin oluşturulmasına katkıda bulunmuşlardır.
1961 Anayasasının getirdiği yeni siyasal düzen içinde kurulan Cumhuriyet Senatosu aynı anayasanın 70. Maddesine göre Milli Birlik Komitesinin eski üyeleri ile eski cumhurbaşkanları yaşamları boyunca Cumhuriyet Senatosu üyeleri olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle senato üyeleri seçimle gelenler ve de doğal üyeler olarak ikiye ayrılmıştır. Türkiye’de kurulan çift meclis sisteminde altı yıl süre ile seçilen senatörler her iki yılda bir kura sonucuyla belirlenen üçte bir üyelik yenileme seçimlerinin yenilenmesi sisteminin içinde yer almaktadırlar. Senatörler bu sistem içinde iki yılda bir üçte bir oranında yenilenmektedir. Amerika’daki üye yenileme sistemine benzeyen bir sistem, Millet Meclisi seçimleri ile uyumlu olacak biçimde ele alınarak düzenlemeler bu doğrultuda yapılmıştır. Her iki senede bir yapılan üçte bir yenileme seçimleri Milletvekillerinin genel seçim tarihleri ile uyumlu olarak belirlenmiştir. Seçimler arasında uyumluluk tarihlerde sağlanamazsa, o zaman iki yılda bir yenilenen üçte bir senatör yenileme seçimleri bir sonraki seçimlere kadar ertelenebilmiştir. Genel anlamda Cumhuriyet Senatosu üyelikleri seçimle gelenler ve doğal üyeler olarak belirlenmiştir. Seçimle gelen üyeler de halkın seçtikleri ve cumhur başkanının seçtikleri olarak ikiye ayrılmakta ve cumhurbaşkanına on beş üyeyi seçme yetkisi kanunla sağlanmaktadır. Cumhurbaşkanı belirli alanlarda uzmanlığı ile tanınmış kişiler arasından on beş kişiyi senatoya üye seçerek, okumuşlar meclisinde kariyer sahibi ve aydın kadroların görev yapmalarına dikkat etmesi yasal düzenlemeler içinde uygun görülmüştür. Zaman içinde üçte bir yenileme seçimlerinde devlet gereken hızlılığı sağlayamayınca, sırası gelen ara seçimler bir dahaki seçimler ile birlikte yapılmaya çalışılmıştır. Cumhurbaşkanlığınca seçilen üyelerin yerine atama yapılırken, yeni gelen üyeler eski üyenin geride kalan üyelik süresini doldurmuştur. Kontenjan senatörleri arasından iki kez cumhurbaşkanı seçilmiş ve bu doğrultuda Cumhuriyet Senatosu üst düzeyde Türk devletinin yapılanmasını sağlayan temel hukuk kurumu konumuna gelmiştir. Millet meclisinde halk tarafından seçilen milletvekilleri ile Senatodaki üyeler karşılaştırıldığında Cumhuriyet Senatosu tam anlamıyla yaşlılar meclisi konumunda olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Milletvekilleri otuz yaşında parlamento üyesi olurken, senatörler on yaş büyüklerden seçilirken kırk yaş esas alınmıştır. Millet meclisinde görev yapan milletvekillerinin sahip olduğu bütün hak ve özgürlükler senatörlere de tanınarak, onların eşit statüde parlamenter olması sağlanmıştır. Parlamentodaki konuşma ve hareket etme özgürlüklerinden tam olarak yararlanan senatörler aynı zamanda parlamento güvencesine de sahip kılınmışlardır.
Senatörlerin yasal konumları ve sahip oldukları hukuki statü, hak ve özgürlükler ile birlikte görevler de Millet Meclisi içtüzüğünde ayrı maddeler halinde belirlenmiştir. Cumhuriyet senatosu çalışmalarını Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Millet Meclisi ile birlikte yürütmüştür. TBMM binası 27 Mayıs anayasasının kabul edildiği aşamada hizmete açıldığı için, Cumhuriyet Senatosu da aynı binada bulunan ikinci büyük salonu toplantı yeri olarak benimseyerek kullanmıştır. Komisyonlar ve gruplar ile ilgili olarak içtüzükte yapılan düzenlemeler esas kabul edilerek, Cumhuriyet Senatosu organlarının belli bir uyum düzeni içinde çalışmalarını sürdürmesine elverişli bir yasal düzenleme yapılarak, Türk parlamentosunun daha güçlü bir biçimde çalışabilmesi hedeflenmiştir. TBMM tam üye sayısı içinde yer alan senatörler, Meclisin içinden seçilecek cumhurbaşkanı seçiminde oy kullanma hakkına sahip kılınmışlardır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde senatonun yetkili kılınması yanında savaş hali durumunda silahlı kuvvetlerin kullanılmasına karar verme işlemi ile birlikte, sıkıyönetim kararını onama ve süresini uzatma, üniversite yönetimine el koyma kararını onama ve ülke çapında seçimlerin yapılması sırasında da Cumhuriyet Senatosuna devletin temel hukuk düzeni içinde yer verilmiştir. Ayrıca meclis soruşturmalarının gerektiği gibi yapılabilmesi için soruşturmaların hazırlığı, komisyonun kurulması ve yüce divana sevk kararının alınmasında da Cumhuriyet Senatosuna yetkiler tanınmıştır. Bu doğrultuda Millet Meclisi ile ortak toplantılar yapılması ve ilgili kararların alınmasında da senatoya yetkiler tanınmıştır. Soruşturmalarla ilgili işlemler daha çok birleşik toplantılar düzeyinde düzene koyulmuştur. TBMM’nin birlik ve bütünlük içinde daha güçlü çalışmalar yürütebilmesi için, meclis içtüzüğü bu doğrultuda amaçlanan kurallara bağlı bir yeni yapılanma oluşumu çizgisinde ele alınarak hareket edilmiştir.
Cumhuriyet Senatosu Türk Parlamentosu içinde yerini Millet Meclisiyle birlikte bir çok alanda işbirliği yaparak, yasaların yapılması ya da diğer yasama organı görevleriyle yetkilendirilerek uygulama alanındaki yerini almıştır. Yasama yetkilerinin kullanılması ya da yasaların yapımı sırasında uyulacak kurallar ve izlenecek yol ve yöntemler anayasa ile birlikte diğer yasalar ve içtüzük hükümleri doğrultusunda ele alınarak düzenlenmiştir. Kural olarak Millet Meclisi tarafından kabul edilen tüm yasa ve kararlar bütünüyle Cumhuriyet Senatosunun denetimine tabi kılınmıştır. Mecliste görüşmeleri biten ve karara bağlanan yasalar ya da diğer kurallar ile birlikte bağımsız kararlar da resmi gazetede yayınlanmadan önce bir anlamda yasama denetimine tabi tutularak ikinci mecliste hukukun oluşturulmasına senatonun katkısı güvenceye bağlanmıştır. Senatonun ret ettiği ya da kabul etmediği bütün yasalar ve kararlar gene aynı çizgide ikinci kez Senatonun önüne gelerek görüşülmüştür. Millet Meclisinin kararlarında ısrar edebilmesi gibi bir hareket serbestliği alanı Senato için de düşünülmüş ve böylece yasama alanında hukuk devletini güçlendirerek hatasızlık seviyesine varan çalışmaların yapılabilmesi amaçlanmıştır. Hükümet tarafından meclise gönderilen yasa ve düzenleme önerilerinin hatasız ve hukuka uygun bir biçimde kabul edilebilmesi için meclis ve senatonun birlikte çalışarak ve gerektiği aşamada birbirlerine yardım ederek hem yasal düzenlemelerin oluşumu hem de çıkan kararların her açıdan denetiminin yapılarak hukuk sisteminin geliştirilmesi için gerekli olan çalışmaların, TBMM çatısı altındaki faaliyetler aracılığı ile tamamlanmalarının gerekli olduğu uygulama açısından dikkate alınması gerekmektedir. Yasama denetimi yapmakla görevlendirilen Cumhuriyet Senatosu Millet Meclisi ile birlikte yasama gücünün hukuka uygun bir biçimde çalışması için gerekli olan her türlü yetki ve görevlendirme işlemlerine uygun bir çalışma düzenine sahip olması gerekli olan bir çizgide sağlanmaya çalışılmıştır. İkinci meclis olarak Senato’nun yetkilerinin sınırlı bir biçimde tanınması bir anlamda göreceli bir yetkilendirme olarak görülmektedir. Cumhuriyet Senato’su kendi bütçesini yaparak geleceğe dönük faaliyetleri açısından yetkili kılınmış ama bu tür yetkilerin sınırlı olarak tanınması yüzünden de mutlak anlamda kendi geleceğini belirleme şansından uzak görünmemektedir. Senato ikinci meclis olarak anayasada yer alırken , bu meclisin yetkileri de ikinci derecede benimsenmiştir. Plan, kamu ekonomik kuruluşları ve kitaplık karma komisyonları, Millet Meclisi ile birlikte yapılan toplantılarda oluşturulmuştur.
1961 anayasası ile getirilen Cumhuriyet Senatosu yapılanması 1982 anayasasına kadar uygulamada kalmış ve yirmi yılı aşkın bir süre Türk Parlamentosu çatısı altında, yasama ve denetim işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli görevler üstlenerek Türkiye’de yasama ve denetim çalışmalarının en üst düzeyde gerçekleştirilmesi açısından önemli katkılar sağlamıştır. Her kamu etkinliğinin denetime gereksinme duyması nedeniyle yasama faaliyetinin denetimi de Senato aracılığı ile yerine getirilmeye çalışılmıştır. Yirmi yıllık bir uygulamanın getirdiği olumlu sonuçların bugünün parlamentoları ve Millet Meclisleri yapılanması açısından ele alınarak incelenmesi aracılığı ile Senatolu bir yasama organının daha üst düzeyde gelişmiş ve kaliteli denetim sağladığı, yasama görevinin gerektiği gibi yerine getirilmesi sırasında, meclisteki yanlışlıkların hepsinin giderildiği Senato etkinlikleri incelenirken ortaya çıkmaktadır. Yirminci yüzyıl sonlarına kadar anayasal düzenlere uygun bir düzeyde yasama çalışmaları sürdürülürken, senatoların cumhuriyet rejimlerinin daha gelişmiş bir çizgide çalışmalarını yürütebilmesi açısından gerekli olan hukuk desteğini sağlayarak devletlerin daha etkin varlıklarının sürdürülmesine önemli destekler getirdiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, yirmi birinci yüzyıla gelinmesiyle birlikte ortaya çıkan otoriter rejim arama hayalleri içinde çağdaş cumhuriyet devletlerindeki demokrasi rejimlerinin, hızla yozlaşarak devlet düzenlerini tehdit etmeye başladığı görülmektedir. Çağdaş devlet düzenlerinin dayandığı kuvvetler ayrılığı sisteminin getirdiği anayasal dengeler içinde, bu döneme kadar iyi kötü yolunu ve hedeflerini koruyan demokratik rejimlerin denetimsizlik ve hukuk dışı çizgilere kaymak gibi yozlaşma eğilimleri göstermesi nedeniyle, bugünün dünyasında Cumhuriyet Senatolarına yönelen yeni bir arayış eğilimi, giderek kamu oyu önünde ortaya çıkmakta ve yükselerek var olan devlet yapılarını, yeniden ikinci meclis denetimlerine dönme noktasında yönlendirmektedir.
Her arabanın ya da hareket eden motorların gereksinme duyduğu gibi devletlerin temel organları olan yasama kurumlarının hukuka uygun çalışabilmesi için, yasama alanında fren görevi yapacak Cumhuriyet Senato’larına gerek vardır. Bazen Millet Meclisleri çoğunluğu ele geçiren ve hiçbir sınır tanımayan güçlü iktidarların yönetimine tanık olurken, Meclis’te mutlak çoğunluk sağlayarak hiçbir anayasa ya da yasal sınırlama tanımadan sınırsız bir otorite kullanımı ile keyfi bir uygulamaya yönelen yozlaşmış iktidarların işbaşına gelerek, akıllarına estiği gibi bir yönetime yönelebildikleri görülmüştür. İktidar çoğunluğunu ele geçiren siyasal partiler ya da örgütlerin her türlü keyfiliğin ötesine giderek ellerine geçirmiş oldukları devlet yönetiminden gelen otoriteyi sınırsız bir biçimde kullanarak anayasa ve yasaları tehdit etme noktasına girdikleri görülebilmektedir. İktidar çoğunluğunun Millet meclisini çoğunluk baskısı ile ele geçirdikten sonra hiçbir sınır tanımadığı bir aşamada, Meclis çoğunluğunu ele geçirerek hak ve özgürlüklere karşı bir tehdit durumu ortaya çıkabilmektedir. İşte bu gibi olumsuz durumların meclis içinde önlenerek diktatörlüğe giden otoriter rejimlerin önünün kesilmesi gerekmektedir. Böylesine bir denge düzenin korunabilmesi için hak ve özgürlükleri tehdit ederek cumhuriyet devleti ile demokrasi rejimini ortadan kaldırmaya yönelen tüm hukuk dışı otorite ve iktidarlara karşı hukuk düzeninin ve anayasal devletin freni görevini yapabilecek bir Cumhuriyet Senatosu organına, eskisinden çok daha fazla gereksinme bulunmaktadır. Cumhuriyet senatosunun elindeki yetkiler ve var olan yapılanmasının devreye girmesiyle, hukuk devletinin fren mekanizması öne çıkarak önleyici misyonu ile bozulan siyasal dengeleri yeniden tesis edebilecektir. Senato freni ile demokrasiyi ve cumhuriyeti ortadan kaldırma girişimlerine karşı senato freninin acil olarak devreye girmesi gerekmektedir. Türkiye’de çeyrek yüzyıla yaklaşan bir otoriter rejim yüzünden vatandaşlar temel hak ve özgürlüklerine kaybetme aşamasına gelmiştir. Artık Türk halkı iyice otoriter bir baskı düzeni ile karşı karşıya kalmamak için, acilen bir frene gereksinme büyümektedir. Türkiye yeniden çağdaş bir demokrasiye yönelebilmek için acil noktada bir siyasal frene gerek duyulmaktadır. Yeni anayasa hazırlıklarının başladığı bu aşamada Cumhuriyet Senatosunun yeniden kurularak yeni anayasaya konulması sayesinde, devleti ve hukuk düzenini kurtaracak siyasal frene kavuşulacaktır.