Ne zaman otursalar şöyle birlikte sohbete,
Kadın başlardı kocasına, komşusunu şikâyete.
O sabah yine kahvaltı masasında,
Sinsice baktı kadın komşusunun balkonuna,
Of.. Dedi kocasına, zaten bilmez ki hiç çamaşır yıkamayı!
Ne zaman öğrenecek acep, kirlerinden arıtmayı?
Göz zevkimi bozuyor zifir sanki asılan,
Şu gömlek, şu fanila, çarşaf hele, şu sarkan...
Koca dedi, nene gerek el âlemin kirli şeyi,
Sil kafandan aldırma sen, şu negatif enerjiyi.
Söylenerek çıktı adam;
“Sabah akşam her gün bu!”
Olumsuzluk karısının ta beynine oturmuştu.
Unuttular olayı, biraz geçti aradan.
Bir sabah kahvaltıda yine, güller açtı kadından(!)
Şuna bak! Sakız gibi çamaşırlar,
Öğrenmiş demek ki hayret;
Birisi tarif etmiş göstermiştir nihayet!
Kocasında hiç ses yok cevap vermedi ona.
“Neden konuşmuyorsun adam, pencereye baksana?!”
Kocası cevapladı; "Bende yanıldım şaştım;”
Bu gece uyku tutmadı, sabah çok erken kalktım.
Baktım ki pencereler, kirden pak görünmüyor,
O kadar çok kirlenmiş ki, silsen silsen gitmiyor!
O komşunun çamaşırı her zaman ak pak idi,
Meğerki bizim camlar griye çevirirdi(!)”
İnsan önce bakmalı önünde ki çöpüne,
O zaman güzel gelir çirkinlikler gözüne!
Atila Altınok
16.4.2012
"Men Dakka Dukka Şiirli Öykü ve Fıkralar"