Benim Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hayranlığım boşu boşuna değil... Çok yönlü bir karakter Mustafa Kemal...
Çok yetenekli, çok çalışkan...
Çok donanımlı...
Disiplinli, idealist, stratejist…
Çelikten bir iradeye sahip...
Büyük bir Asker/Komutan...
Büyük bir Siyasetçi/Devlet Adamı...
Büyük bir Öğretmen/Baş Öğretmen...
Büyük bir asker olmakla birlikte bir aynı zamanda bir Edebiyatçı, bir Tarihçi, bir Matematikçi...
O’nun için büyük bir asker dedik, büyük bir komutan dedik, dolayısıyla bu vasıflara sahip bir adamında disiplinli, idealist ve stratejist olmasını doğal bulduğumuzdan o meziyetlerini de ilave etmiş olduk.
Aksini ispatlayanı dinleriz ama onu dinlemeden önce biz Mustafa Kemal’in askerlikle ilgili yazmış olduğu kitapları bir sayalım isterseniz;
Takımın Muharebe Talimi – (1908) / KURMAY KIDEMLİ YÜZBAŞI MUSTAFA KEMAL,
Cumalı Ordugâhı – Süvari: Bölük, Alay, Tugay Eğitim ve Tatbikatları (Yedi Adet Kroki) – (1909) / KURMAY KIDEMLİ YÜZBAŞI MUSTAFA KEMAL,
Birinci Tabiye Meselesinin Halli – (1911) / KIDEMLİ YÜZBAŞI MUSTAFA KEMAL,
Taktik Tatbikat Gezisi 1 – (1911) / 5’İNCİ KOLORDU HAREKÂT ŞUBE MÜDÜRÜ MUSTAFA KEMAL,
Bölüğün Muharebe Talimi – (1912) / KURMAY ÖNYÜZBAŞI MUSTAFA KEMAL,
Taktik Meselenin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler – (1916) / 16’NCI KOLORDU KOMUTANI MUSTAFA KEMAL,
Talim ve Terbiye-i Askeriye Hakkında Nokta-i Nazarlar – (1916) / 16’NCI KOLORDU KOMUTANI MUSTAFA KEMAL,
Zabit ve Kumandan İle Hasbihal – (1918) / KURMAY YARBAY MUSTAFA KEMAL…
Asker Mustafa Kemal’in TBMM tarafından “ATATÜRK” soyadını alması lütuf falan değildir. Atatürk aynı zamanda bir sosyologdur.
Ölmüş bir bedene methiyeler düzmemin bana bir faydası olacağı kanaatini taşımıyorum. Hoş Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ben dahil hiç kimsenin övgüsüne ihtiyacı olacağını da sanmıyorum. Şayet kendisi hakkındaki gerçekleri söylemek övgüyse buna da yapacak bir şey yok. Kendimce sosyolog olmasını; bütün maddi varlığını Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna vakfetmesi ile birlikte Cumhuriyet ile modern Türk Vatandaşı kimliğini oluşturmak için vermiş olduğu mücadeleye de bağlıyorum. Ki; bu konuda da Prof. Dr. A. Afet İnan'ın yayınladığı “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler – (1929,1930) / MUSTAFA KEMAL ATATÜRK” kitabını referans göstermek isterim...
Ve Yaşanmış ve yapılmış bir tarih ile ilgili kitabı;
NUTUK – (1927) / MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…
...
Altını özellikle çizmek isterim ki; yaşadığı ve yaptığı tarihi yazan bir tarihçiden bahsediyorum burada...
Tabi bu çok önemli ve altı kalın renkli çizgilerle çizilmesi gereken bir husus; yaşadığı ve yaptığı tarihi yazan bir tarihçi...
Sadece geçmiş tarihi yazan değil, gelecek tarihe de ışık tutan bir tarihçinin örneği olmayan bir tarih kitabıdır NUTUK…
Gelelim Matematik kitabı, “GEOMETRİ” ye;
Stratejist olma özellikleri ile birlikte sadece bir matematikçi değil aynı zamanda da bir Türk Dili Uzmanı...
Yazdığı “GEOMETRİ” adlı kitabı ile Atatürk; açı, açıortay, alan, artı, beşgen, boyut, bölü, çap, çarpı, çekül, çember, dış ters açı, dikey, dörtgen, düşey, düzey, eğik, eksi, eşit, eşkenar, gerekçe, iç ters açı, ikizkenar, kesit, konum, köşegen, oran, orantı, paralelkenar, taban, teğet, toplam, türev, uzam, uzay, üçgen, varsayı, yamuk, yatay, yöndeş terimlerini Türkçemize kazandırmıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK, 16 Mayıs 1919 tarihinde “BANDIRMA” vapuruna bindi. 19 Mayıs 1919 tarihinde SAMSUN’a indi.
…
28 Mayıs 1919 ‘da Havza'da yayınladığı genelge ile Kurtuluş Savaşını başlattı. 21/22 Haziran 1919’da Amasya'da millî mücadeleyi başlatan, "Amasya Genelgesi"ni yayınladı.
23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi'nde, Temsil Heyeti Başkanlığı'na seçildi. Bu toplantıda, "Misak-ı Milli Kararları" kabul edildi.
4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi Başkanlığı'na seçildi.
11 Eylül 1919’da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti Başkanlığı'na seçildi.
12 Eylül 1919’da illere ve komutanlıklara, İstanbul Hükümeti ile her türlü haberleşmenin kesildiğini bildirdi.
20/22 Ekim 1919’da Amasya'da İstanbul Hükümeti temsilcileri ile görüştü ve Amasya Protokolü'nü imzaladı.
7 Kasım 1919’da Erzurum'dan milletvekili seçildi.
27 Aralık 1919’da Temsil Heyeti ile Sivas üzerinden Ankara'ya geldi.
28 Aralık 1919’da Ankaralılara yaptığı konuşmada: "Vatanı düşman istilâsından mutlaka kurtaracağız. Fakat vazifemiz bununla bitmeyecektir. Medenî milletler arasında yerimizi alacağız." diyordu.
12 Ocak 1920’de Meclis-i Mebusan İstanbul'da toplandı.
28 Ocak 1920’de "Misak-ı Millî", Meclis-i Mebusan'ın İstanbul'da yaptığı gizli toplantıda kabul edildi.
16 Mart 1920’de Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'un İtilâf Devletleri tarafından işgalini. İstanbul Hükümeti'ne ve bütün devletlere gönderdiği bir yazı ile protesto etti.
19 Mayıs 1920’de Anadolu'ya geçen Osmanlı milletvekillerine bir çağrıda bulunarak, olağanüstü yetkilere sahip ve ulusun gerçek iradesini temsil edecek bir meclisin Ankara'da toplanmasını istedi.
23 Nisan 1920’de Ankara'da Hacı Bayram Camii'nde kılınan Cuma namazından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi.
11 Mayıs 1920’de İstanbul'da toplanan bir Divan-ı Harp tarafından idam cezasına çarptırıldı. Bu karar, 24 Nisan 1920 günü padişah tarafından onaylandı.
10 Ağustos 1920’de İstanbul Hükümeti ile itilâf Devletleri arasında, Türkiye'yi parçalayan ve bağımsızlığımızı sona erdiren SEVR ANTLAŞMASI imzalandı.
13 Eylül 1920’de Halkçılık programını TBMM'nde okudu.
29 Eylül 1920’de TBMM kuvvetleri, Sarıkamış'ı düşman istilâsından kurtardı.
30 Ekim 1920’de TBMM kuvvetleri, Kars'ı düşman işgalinden kurtardı.
8/9 Aralık 1920’de Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Moskova Büyükelçiliğine; Genelkurmay Başkanı İsmet İnönü de Batı Cephesi Komutanlığı'na atandı.
2/3 Aralık 1920’de Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırı çizen belge, TBMM'si ile Rusya arasında yapılan Gümrü Antlaşmasıyla tespit edildi.
5 Aralık 1920’de İstanbul'dan gelen Osmanlı delgeleri ile (İzzet ve Salih Paşalar) Bilecik Tren İstasyonu'nda görüştü.
25 Aralık 1920’de "Hiçbir kimse, hiçbir neden ve sebeple Ankara'daki Hükümet'in bilgisi olmadan kuvvet toplamaya yetkili değildir" bildirisini yayınladı.
10 Ocak 1921’de Yunanlılarla yapılan Birinci İnönü Savaşı'nda, İnönü'ye çektiği bir telgrafta: "... Bu başarının kutsal topraklarımızı düşman istilâsından tamamıyla kurtaracak olan kesin zafere bir hayırlı başlangıç olmasını Allah'tan dilerim." diyordu.
20 Ocak 1921’de Yeni Türk Devleti'nin ilk Anayasası kabul edildi.
12 Mart 1921’de Mehmet Akif'in yazdığı İstiklâl Marşı, TBMM'si tarafından millî marş olarak kabul edildi.
16 Mart 1921’de TBMM'si ile Rusya arasında "Moskova Antlaşması" imzalandı.
1Nisan 1921’de Yunanlılara karşı İkinci İnönü Zaferi kazanıldı. İsmet İnönü'ye çektiği telgrafta: "Siz orada yalnız düşmanı değil, ulusun makûs talihini de yendiniz." diyordu.
10 Mayıs 1921’de TBMM'sinde "Anadolu ve Rumeli Mûdafaa-i Hukuk Grubu" kuruldu; Mustafa Kemal, bu grubun başkanlığına seçildi.
5 Ağustos 1921’de TBMM'si tarafından-geniş yetkilere dayalı üç aylık süre ile Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Paşa kürsüde yaptığı konuşmada şöyle diyordu: "Efendiler., düşmanı kesinlikle yeneceğimize dair olan güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu gönül dolusu güvenimi, yüksek heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bütün âleme karşı ilân ederim".
23 Ağustos 1921’de 22 gün ve 22 gece sürecek olan Sakarya Meydan Savaşı başladı. Başkomutan, orduya yayınladığı bir emirde: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." diyordu.
19 Eylül 1921’de TBMM tarafındın Mustafa Kemal Paşa'ya ”Mareşal ve Gazi" unvanı verildi.
20 Ekim 1921’de Fransa Hükümeti'nin Ankara Hükümeti'ni tanıması ve Fransa, Türkiye arasında Ankara Antlaşması imzalandı.
5 Ocak 1922 - Fransızların çekilmesiyle Türk Ordusu'nun Adana'ya girişi.
26 Ağustos 1922’de saat 05.30 ‘da “Büyük Taarruz”u, Kocatepe'den topçu ateşiyle başlattı.
30 Ağustos 1922’de Dumlupınar'da Yunan ordusunu kesin yenilgiye uğrattı. Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazandı.
30/31 Ağustos 1922’de Kütahya kurtuldu. Belediyeye Türk Bayrağı çekildi.
1 Eylül 1922’de Başkomutan olarak "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!" emrini verdi.
2 Eylül 1922’de Yunan askeri birlikleri komutanı General Trikopis ile Digenis esir alındı. Ertesi günü Mustafa Kemal'in huzuruna getirildiler.
9 Eylül 1922’de Türk ordusu İzmir'e girdi. Türk Bayrağı Kadife Kale'ye çekildi.
10 Eylül 1922’de İzmir’e geldi.
11 Eylül 1922’de Türk Ordusu, Bursa'yı düşmandan geri aldı.
3 Ekim 1922’de Mudanya Konferansı toplandı. Bu tarihte Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, İngiltere delegesi General Harrington, Fransız delegesi General Charpy ile İtalyan delegesi General Monbelli bir araya geldiler.
11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkesi imza edildi.
1 Kasım 1922’de TBMM tarafından saltanat kaldırıldı.
17 Kasım 1922’de Vahdettin, İngiliz savaş gemisi Malaya ile İstanbul'dan ayrıldı.
20 Kasım 1922 - Lozan'da barış görüşmelerinin başlaması.
25 Kasım 1922’de Edirne'deki düşman yönetimi TBMM Hükümetine geçti..
26 Kasım 1922’de Çanakkale'deki düşman yönetimi TBMM Hükümeti'ne geçmesi.
4 Şubat 1923’de Lozan Konferansı, önemli görüş ayrılıkları nedeniyle kesildi.
17 Şubat 1923’de İzmir'de ilk kez "Türkiye İktisat Kongresi" toplandı.
23 Nisan 1923’de 4 Şubat'ta kesilen Lozan Konferansı'nın yeniden başladı.
24 Temmuz 1923’de Lozan Barış Antlaşması imzalandı.
13 Ekim 1923’de çıkarılan bir yasayla Ankara, Hükümet merkezi yapıldı.
29 Ekim 1923’de Anayasa değişikliği yapılarak Cumhuriyet ilân edildi. Gazi Mustafa Kemal, meclisin gizli oylamasında, oybirliği ile Cumhurbaşkanlığına seçildi.
3 Mart 1924’de eğitimi birleştiren yasa kabul edildi. Halifelik kaldırıldı. Osmanlı hanedanı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkartıldı.
20 Nisan 1924’de Yeni Anayasa (Teşkilât-ı Esasiye Kanunu) kabul edildi.
13 Şubat 1925’de Doğu'da Şeyh Sait isyanı başladı. 13 Mayıs 1925 tarihinde bu isyan kesin olarak bastırıldı.
27 Ağustos 1925’de Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, şapka ile İnebolu Türk Ocağı'na geldi. Kastamonu gezisi boyunca giysi yeniliği hakkında konferanslar verdi, toplantılar yaptı.
2 Eylül 1925’de tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Din görevlileri hakkında giysi değişikliği ile ilgili kararname çıkarıldı.
25 Kasım 1925’de “Şapka Kanunu” onaylanarak yürürlüğe girdi.
30 Kasım 1925’de tekke, zaviye ve türbelerde çalışan kişilerin tüm unvanları bir yasa çıkartılarak yasaklandı.
26 Aralık 1925’de bir yasa çıkartılarak uluslararası saat ve takvim kabul edildi.
17 Şubat 1926’da Medenî Kanun kabul edildi. Türk kadını medenî haklara kavuştu. Çok evlilik yasaklandı. Hukuk düzenimiz çağdaşlaştırıldı.
20 Mayıs 1926’da İlkokul öğretmenleri hakkında yasa çıkartıldı.
5 Haziran 1926’da Türkiye, İngiltere ve Irak arasında, Türk-Irak sınırını belirten antlaşma imzalandı.
15/6 Haziran 1926’da Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya İzmir'de suikast düzenlendi. Eylemi düzenleyenler yakalanarak idam edildi. Bu üzücü olaydan sonra Gazi Mustafa Kemal, Türk Ulusu'na yayınladığı bir duyuruda; "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" diyordu.
15/20 Ekim 1927’de Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Büyük Nutkunu okudu.
1Kasım 1927’de Gazi Mustafa Kemal Paşa, ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi.
28 Ekim 1927’de Türkiye'de ilk kez nüfus sayımı yapıldı. O tarihteki nüfusumuzun on üç milyon altı yüz elli bin olduğu belirlendi.
10 Nisan 1928’de Anayasa değişikliği yapılarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Lâik bir devlet haline getirildi.
24 Mayıs 1928’de Uluslararası rakamların kullanılmasıyla ilgili yasa çıkartıldı.
28 Mayıs 1928’de "Millet Mektepleri" açıldı. Türk vatandaşlığı yasası çıkartıldı.
1 Kasım 1928’de Yeni Türk Harfleri'nin kabul ve uygulanmasıyla ilgili yasa TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi.
5 Ocak 1929’de TBMM'sinden çıkartılan bir yasa ile Anadolu-Bağdat, Mersin, Tarsus, Adana Demir Yolları ile Haydarpaşa Limanı satın alındı.
12 Nisan 1931’de Atatürk'ün emriyle Türk Tarih Kurumu kuruldu.
15 Nisan 1931’de Gazi Mustafa Kemal, üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi.
25 Ekim 1931’de Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Balkan Konferansı'nın Ankara'da yapılan kapanış toplantısında: "Balkan milletleri kardeştir... . İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışıdır" diyordu.
12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu kuruldu.
26 Ekim 1933’de Türk kadınlarına köy ihtiyar heyetlerine seçilme ve seçme hakkı tanındı.
29 Ekim 1933 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü törenlerinde ONUNCU YIL NUTKUNU okudu. Bu nutkunun bir yerinde şöyle diyordu:".. Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti bundan sonraki inkişafıyla, geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.. Ne mutlu Türk'üm diyene!"
21 Haziran 1934’de Soyadı Yasası kabul edildi. Bütün Türk yurttaşlarının öz adından başka bir soyadı taşımaları zorunlu hale getirildi.
24 Kasım 1934’de Gazi Mustafa Kemal'e, TBMM'sinin çıkardığı bir yasa ile 'ATATÜRK' soyadı verildi.
5 Aralık 1934’de Anayasa değişikliği yapılarak, Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi.
14 Haziran 1935’de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin kuruluş yasası mecliste onaylanarak kabul edildi.
11 Aralık 1935’de Atatürk, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan törene gönderdiği kutlama yazısında; "Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur, işte parola budur!..." diyordu.
20 Temmuz 1936’da Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Boğazlar tamamıyla Türk egemenliğine geçti.
9 Ekim 1936’da Türk Hükümeti, Fransız Hükümeti'ne bir nota vererek Antakya ve İskenderun sancağına bağımsızlık verilmesini istedi.
27 Ocak 1937’de Hatay'ın Bağımsızlığı, Milletler Cemiyeti tarafından kabul edildi.
5 Şubat 1937’de TBMM'sinin aldığı bir kararla, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na: "Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Lâiklik, Devrimcilik" ilkeleri kondu.
9 Haziran 1937’de Ankara Tıp Fakültesi'nin kurulması için yasa çıkartıldı.
11 Haziran 1937’de Atatürk, Trabzon'dan, Cumhuriyet Hükümeti'ne, bütün çiftliklerini ve mallarını Türk Ulusuna bağışladığını bildirdi.
28/29 Ekim 1937’de Atatürk, son kez Ankara'da Cumhuriyet Bayramı törenlerine katıldı.
10 Kasım 1938’de saat dokuzu beş geçe, Türk Ulusu'nun yetiştirdiği en büyük Türk, son nefesini vererek hayattan ayrıldı.
.....
Evet! Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 19 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma Vapurundan Samsun’a indi ve arada özet olarak yazmaya çalıştığım mücadeleleri verip, her birinde büyük başarılar elde ederek bir ülke kurdu ve kurduğu ülkeyi de bize miras bıraktı.
Ama biz halen Bandırma Vapuru'ndayız.
Karadeniz’in azgın dalgaları karşısında korkağız, şaşkınız, beceriksiziz…
Genç arkadaşlarım!
Bizim Atamız kim?
Biz kimin izindeyiz?
Bizim Atamız ki; "Bütün ümidim gençliktedir!” demişti.
Sorularıma cevap bulma anlamında benim de bütün ümidim gençliktedir!..