Bursa Arena E'Gazete
2023-09-29 00:23:40

BRiCS DUVARI Emperyalizme Karşı -2-

Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN

29 Eylül 2023, 00:23

Yenidünya düzeni yeryüzü haritaları üzerinde biçimlenirken, harita üzerindeki yönlerin belirlenmesiyle doğu-batı ve de kuzey-güney eksenleri üzerinde yeni bölgesel yapılanmalara doğru dünya ülkeleri adım atmaktadır. Yeryüzünün kuzeyinde ya da batısında olduğu gibi güneyinde ve doğusunda da aynı biçimde bölgesel yapılanmalar ortaya çıkmakta ve bu doğrultuda kuzeylilik ya da güneylilik gibi bölgesel tanımlamalar üzerinden insanlar harita üzerindeki jeopolitik tanımlamalara göre gruplanmaktadır. Kuzey kutbu ile güney kutbu arasında yer almakta olan yer küre olarak dünya yusyuvarlak bir top biçiminde günlük dönüş seyrini sürdürerek tamamlama peşinde sürüklenirken, kuzeye karşı güneyin, batıya karşı da doğunun öne geçerek tam anlamıyla bir küresel topun dönüş seyri devam etmektedir. Böylesine bir gelişme sonucunda kuzey ülkeleriyle doğu devletlerinin ya da batı ülkeleriyle güney devletlerinin bir araya gelerek yeni bölgesel ya da küresel birliktelikler ile beraber daha farklı uluslararası örgütlenmelere yönelebildikleri anlaşılmaktadır. İki dünya savaşı sonrasında yeni bir dünya düzeni kurulurken, yer kürenin yönlere ve bölgelere bakılarak yeniden bölümlendirilmesi ya da tanımlanması yenidünya düzeni arayışları sürecinde gündeme gelirken, küresel ya da bölgesel birlikteliklerin BRİCS örneğinde olduğu gibi, kurucu ya da katılımcı ülkelerin isimlerinin baş harflerinin yan yana getirilmesiyle daha özgün bir isim yaratılabilmektedir. BRİCS örgütü önce Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çinin katılımlarıyla kurulmuş daha sonraki ikinci aşamada ise eski bir İngiliz sömürgesi olarak Güney Afrika Birliği, batı dünyasının temsilcisi olarak bu çok yönlü yapılanmaya üye olarak alınınca, güney Afrika’nın baş harfi olan “S” harfinin örgütün ismine eklenmesiyle birlikte bu uluslararası kuruluşun adı BRİCS olarak değiştirilmiştir. Şimdi gelinen yeni aşamada 6 adet büyük ve orta boy devlet güney bölgesinin içinden seçilerek, örgütün genel kuruluna tam üye statüsünde katılma hakkını elde etmişlerdir. Brezilya’yı yalnız bırakmamak için Arjantin, Afrika’yı temsilen Etiyopya, Arap dünyasının temsilcisi olarak Mısır ve BAE, Şii dünyasının temsilcisi olarak İran, örgüte yeni aşamada tam üye oldukları için BRİCS örgütü artık 11 üyeli bir uluslararası organizasyon olarak genişleyerek daha güçlü hareket etme şansını elde etmiştir. Ne var ki, örgütün ismi kuruluş aşamasında kurucu büyük devletlerin isimlerinin baş harflerinin birleştirilmesiyle elde edildiği dikkate alınırsa, o zaman yeni katılan üye devletlerin isimlerinin baş harflerine uygun ya yeni bir isim konacak ya da diğer çok uluslu örgüt isimlerine benzer yeni bir simgesel ad konulabilecektir.

Büyük devletler dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya alışkın oldukları için farklı isimlere yönelerek uluslararası kuruluşları kendi damgaları altına almak isterler. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler ise devlerin çekişmeleri altında kalmamak ve çatışmalarda ezilmemek için ülkelerin hasım ya da rakip yapılanmamalara girmemeye çalışmaktadırlar. Küçük ve orta boy ülkeler kendi çıkarları açısından her ülke ile özgürce ticari ya da siyasal ilişkilere girebilmek için çaba sarf ederlerken, büyük devletler kendilerini uluslararası ilişkilerin tam ortasına koyarak hareket ederler ve bu doğrultuda da uluslararası ilişkilerde hegemonyacı bir tavır izleyerek birbirleriyle rekabete kalkışabilirler. Büyüklerin hegemonyacı yaklaşımlarına karşılık, küçük ve orta boy devletlerin her zaman için denge arayıcı ve büyükler arasındaki sürtüşmeleri önleyici çizgide birliktelik veya ortak tavır ortaya koyabilirler. Bu tür çekişmelerde diğer devletler kendi çıkarları için arayışlarını sürdürür ve uluslararası alanın açık bölmelerinde yeni arayışlarına devam edebilirler. Bu gibi arayışlar ve girişimlerin sonuç vermediği aşamada, bazı büyük ülkeler hegemonyacı politikalarını öne çıkararak çeşitli devletleri iş birliği ve farklı ortaklıklar üzerinden kendilerine bağlayarak iki kutuplu ya da çok kutuplu dünya düzeni sürecinde giderek çatışmalar ya da savaşlara dönüşebilecek kamplaşmalar ve kopmaların önünü açabilir. Gelinen yeni noktalarda kutuplaşmalar ortaya çıkabilmekte ve böylesine oluşumların öne geçtiği aşamalarda ise, kutuplaşmaların sert bir biçimde kamplaşmalara dönüştükleri veya sıcak çatışmalara doğru kayma gösterdiği görülebilmektedir. Yenidünya düzeni oluşturma aşamasında tek ya da iki kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir yapılanmaya doğru ortaya çıkan gelişmelerin barış yerine savaşlara yol açabileceği gündeme gelebilmektedir. BRİCS örgütü çok kutuplu dünyada iniş ve çıkışlarla uğraşırken bazan çeşitli yaklaşımların çatışması yaşanmaktadır.

Bütün örgütler ya da kuruluşlar gibi BRİCS örgütü de genişlemeye doğru yönelince, son zirve toplantısında yeni üyelerin katılmalarıyla BRİCS örgütü çok renkli bir katılım modeline kaymıştır. Suudi Arabistan ile İran, Mısır ile BAE, Rusya ve Çin gibi tercihleri birbirinden çok farklı hatta birbirine karşı zıt çizgide olan ülkelerin çok kutuplu bir dünyanın öncüsü konumundaki BRİCS örgütünün içinde ne gibi gelişmelere yol açacağı şimdiden bir merak konusu olarak öne çıkmaktadır. Avrupa Birliği ya da batı ülkelerinin oluşturduğu birliktelikler devam ederken, Şangay Örgütü ya da BRİCS gibi uluslararası kuruluşların çatısı altında üye devletlerin farklı çatılar altında haklarını aramaya yönelmeleri, dünya ülkeleri arasında ciddi anlamda çelişki ve çatışmalara yol açabilecektir. Rusya’nın BRİCS örgütü içinde hegemonyasını taşıyarak öne çıkmasıyla birlikte Endonezya gibi bir gıda ve tarım ülkesinin BRİCS üyeliğine kabul edilmemesi gibi olumsuz bir durum ortaya çıkmıştır. İran ile Arabistan arasındaki gerginliklerin de bu örgütün çatısı altına taşınması Doğu-Batı ve de Kuzey-Güney eksenlerinde çok yönlü hareket ederek yeni dünya düzeninin öncüsü olmaya çalışan bir örgüt olarak BRİCS teşkilatını zor durumlara sürüklemektedir. Rusya’nın örgüt içinde gücü giderek artarken, Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan savaş olayları Çin, Hindistan, Brezilya gibi büyük ülkeler ile eski üçüncü dünyacı Arabistan, İran ve BAE gibi devletleri de rahatsız etmektedir. Çok kutuplu dünya düzeninin giderek gelişmesi ve yeni sıcak olayların böylesine çelişkili bir biçimde birbiri ardı sıra devreye girmesiyle birlikte kaotik bir ortam kendiliğinden gündeme gelerek, BRİCS örgütünü diğer uluslararası kuruluşlar gibi inişli çıkışlı bir istikrarsız ortama doğru sürüklemektedir. Böylesine bir durumda batılı bankaların kredi ve destek olanaklarından yararlanan gelişmekte olan ülkelerin batı dünyasına doğru yeni bir yöneliş aşamasına gelirken, gelişmekte olan ülkelerin Batılı banka ve kredi kuruluşlarının sağladığı yeni olanaklar çerçevesinde, eskisinden farklı bir çizgide girişimlerde bulunacağı şimdiden tahmin edilebilmektedir. Çok kutuplu dünya düzeni giderek yeni merkezlerin oluşumu ile zenginleşirken, ülkeler ve devletler hem eski hem de yeni ilişkileri ile uğraşarak istikrarsız bir duruma sürüklenmektedirler. Bu gibi karışık durumların devletlerarası karışıklıklara yol açması durumunda kaos oluşumları hızlı bir şekilde gelişerek uluslararası düzenleri ve ilişkileri bozabilmektedir.

Birleşmiş milletlerin dünyayı yönetme görevini tam olarak yapamaması nedeniyle, yeni kuruluşların gündeme gelmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak öne çıkmıştır. BRİCS konumunda bir küresel örgütün kurularak devreye girmesi, dünya ekonomisinin ve buna dayalı olarak da küresel sistemin sona ermesi gibi yeni bir tür değişimi gündeme getirmektedir. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında ABD merkezli dolara dayalı dünya sisteminin kurulmuş olması, hem ABD’yi ve parası olan doların üstün konumda olmasını belirlemiştir. Eski dünya imparatorluğunun kurucusu olan İngiltere’yi yanına alan, eski ve yeni patronlar olarak hareket eden Britanya İmparatorluğu ile ABD ikilisi, tam anlamıyla egemen olma konumuna gelmeleriyle birlikte sterlin ve dolar birlikteliği Anglo -Sakson üstünlüğünü yerleştirmiş, Avrupa Birliğinin parası olarak Euro’nun ortaya çıkması ile birlikte Mark, Frank, Liret gibi ülke paraları sistem olarak geçersiz bir duruma getirilmiştir. Rusya, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi büyük devletler kendi paraları aracılığı ile ticaret yapmaya kalkıştıkları noktalarda dünya ekonomisinde dolar ve sterlinin üstünlükleri sarsılmaya başlamış ve bundan yararlanan diğer BRİCS örgütü üyesi devletlerin kendi para birimleri üzerinden dünya ticaretinde yeni bir düzen kurulmaya çalışılmıştır. Bu aşamada büyük devletler ile BRİCS üyeleri arasında dolar ve sterlin düzenine karşı mücadele, giderek tırmanmış ve bu durumda büyük devletler kendi paralarına dayalı ticaretin geliştirilmesi için çalışırlarken BRİCS, Avrupa Birliği ya da Şangay örgütü gibi uluslararası ekonomik kuruluşlar üzerinden yeni bir dünya para sistemi oluşturulması için son yıllarda yoğun çalışmalar yapılmış ama bir türlü bu gibi girişimlerden sonuç alınamamıştır. Dünya para sistemi üzerinde en önemli çalışmaları BRİCS üyesi ülkeler yapmış, ABD bu alanda Çin’e karşı İngiltere ve Hindistan ile ortak hareket ederek yeni para sistemi konusundaki yeni düzen getirme işini engelleyerek, Dolar’a dayalı kendi sistemini bugüne kadar korumasını bilmiştir. Hindistan kökenli bir politikacının İngiltere başbakanı olması, gene Hint asıllı bir savcının da ABD başkan yardımcısı olması tesadüf değil bir Anglo-Sakson dayanışmasıdır.

Çin’e karşı Anglo-Sakson dayanışmasını öne çıkartan Büyük Britanya siyaseti ile ABD küresel ekonomik hegemonyasını korumayı başarırken, BRİCS örgütünün yeni para sistemi çalışmaları devam etmiştir. Doğunun büyük dev ülkeleri küresel sisteme yeni kutup merkezleri olarak girerken, Dolar hegemonyasına dayanan Amerikan emperyalizminin para sistemine karşı, bütün büyük devletler ve kuruluşlar seferber olarak, dünyanın yeni bir para sistemi üzerinden daha gelişmiş bir ekonomi düzenine kavuşabilmesi için yoğun çalışmalar yeni dönemde de devam etmiştir. ABD Rusya ile iş birliğine giderek para sistemini kurtarmaya çalışırken, Hindistan ile Rusya Avrupa Birliği ile Çin’e karşı ABD tarafından kullanılmıştır. Bu noktada ABD hem Britanya ile hem de Hindistan ile dayanışma içinde bir Anglo-Sakson birlikteliği uygulamaya geçerken, Rusya ile de uzaktan paslaşmayı kendi küresel hegemonyası açısından gerekli görerek, bu doğrultuda uygulamalara öncelik vermiştir. ABD hegemonyası geçmişin patronları olan Avrupa ülkelerine karşı Londra ve Yeni Delhi merkezli yeni açılımları gündeme getirirken, yeni farklı uygulamalar aracılığı ile Çin, Almanya, Fransa’nın eskiden olduğu gibi küresel bir hegemonya peşinde koşmalarını önleme doğrultusunda, İngiliz ve Hindistan destekleri ile, Anglo-Sakson dayanışması geçmişten gelen Breton-Woods antlaşmaları aracılığı yeni yüzyılın ilk dönemlerinde de kullanılmıştır. Son zirve toplantısının yapıldığı Güney Afrika cumhuriyetinin de eski bir İngiliz sömürgesi olması da Anglo-Sakson dayanışmasının geçmişten gelen bütün Britanya imparatorluğu üyesi ülkelerde geçerli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Birleşmiş Milletler örgütünde ABD’nin güçlü konumu yüzünden, doğu bölgesinin dev ülkelerinin okyanus ötesi Atlantik emperyalizmine karşı uluslararası alanlarda güçlü bir alternatif yapılanmayı, bugünün özel koşullarında gündeme getiremedikleri görüldüğü için, ABD ve ortaklarına karşı alternatif ekonomik ve siyasal alternatiflerin dünya siyasal sistemine aktarılabilmesi açısından, yeni örgütler ile birlikte farklı örgütlenmelere ihtiyaç duyulduğu artık kaçınılmaz bir biçimde önem kazanmıştır.

Güney Afrika zirvesinde alınan kararların çok önemli olması nedeniyle bazı çelişkili konular öne çıkmış ama bunlar tam olarak önlenememiştir. Özellikle Şii İran ile Sünni Arabistan’ın aynı çatı altında bir araya gelmesi bugünün koşulları açısından çok anlamlıdır. Dünya çapında bir emperyalist kuşatma ile karşı karşıya kalınca mezhep ya da tarikat inançlarının anlamını yitirdiği ve ortak düşman konumundaki emperyalizme karşı var olabilme mücadelesi ile bağımsızlık savaşlarının önemi yeniden gündeme gelmektedir. ABD-ÇİN rekabetinde batılı ülkelerin oluşturduğu alternatif örgütlerin işe yaramadığı son yıllarda giderek kesinlik kazanınca, batı emperyalizmine karşı güney ve doğu bölgelerinin önde gelen büyük devletlerinin kurucu olduğu BRİCS zirveleri alternatif arayışlarının gerçeklik kazanabilmesi açısından yararlı ortamları siyasal gündeme getirmiştir. Johannesburg zirvesinde üyeliğe alınan önemli ülkelerin katılımı ile ABD ve Anglo-Sakson ittifakına karşı çıkışlar ve meydan okumaların önümüzdeki aylarda daha da tırmanarak artması, uluslararası alanda yeni bazı sarsıntılar ile dünya kamuoyunu rahatsız edici yönlendirmeleri öne çıkarabilir. ABD yanlısı ya da karşıtı çizgilerde kamplaşma içine sürüklenen devletler bu alanda gelişmekte olan savaş ve çatışma senaryolarına alet olarak emperyal planların gerçekleştirilmesi çizgisinde kullanılabileceğinden, uluslararası alanlarda etkinlikler ve girişimler sırasında çok yönlü değerlendirmelere yönelerek yeni koşullara uygun düşecek denge politikalarına öncelik ve ağırlık vermelidirler. Kamplaşma ya da kutuplaşmalar doğrultusunda taraf tutma konumuna sürüklenebilecek devletler, kendi çıkarları ve bağımsızlıklarının korunabilmesi açısından dikkatli hareket etmeli ve her türlü emperyalizme karşı çıkarak kendi varlıklarını sürdürme şansını sonuna kadar kullanabilmelidirler. Büyük balıkların küçük balıkları yutması gibi senaryoların uluslararası alanda uygulanması girişimlerine karşı çıkarak, işbirliğini BRİCS çatısı altında kurumlaştıracak yeni örgüt üyelerinin, Asya ve Afrika kıtalarında anti emperyalist bazı tepki ve hareketleri öne çıkararak, batı emperyalizminin izin vermediği doğu ve güney bölgelerinde yeni yapılanmalar oluşturarak, emperyalizme karşı BRİCS örgütlenmesi ile denge sağlayıcı ve uluslararası alanda tam anlamıyla dayanışma sağlayıcı açılımların, yeni dönemde yerine getirilmesi dünya düzeni açısından acilen önem taşımaktadır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.