31 Mart yerel seçimleri öncesi ekonomistlerin ortak görüşü şu şekildeydi, anımsayalım:
“Ekonomideki durgunluk ve piyasalardaki durum, seçimler sonrası yeni zamların kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Nisan ayı ile birlikte yeni zamlara hazır olunmalıdır.”
Nitekim seçim sonrası akaryakıta ard arda gelen zamlar, hayat pahalılığını ve yeni zamların habercisi olarak ortaya çıktı. Akaryakıt zamlarından sonra birçok üründe fiyat artışları ve ardından pahalılık geldi.
Sigaraya yapılan zamlardan sonra bazı temel gıda ihtiyaçlarının da sırada olduğu haberleri geliyor. Petrol ürünlerine yapılan her zammın iğneden ipliğe her ürünü etkilediğini bir kez daha vurgulayalım.
Türkiye'de tencere kaynatmak gittikçe zorlaşıyor. Özellikle de dar gelirli kesim bundan yakınıyor.
Geçinmemekten ve pahalılıktan şikayet edenlerin sayısının her geçen gün daha da arttığını görmekteyiz.
Özellikle Ekim-Kasım gibi tarla ürünlerinden seraya, Mart-Nisan gibi sera ürünlerinden tarla ürünlerine geçiş dönemlerinde fiyatlar adeta baş döndürüyor. Son iki aydır marketlerde ve semt pazarlarında gördüğümüz tablo bunu yansıtıyor.
Fiyatlar Şubat ayıyla birlikte tırmanışa geçmişti. O zamandan bu yana ara sıra sebze fiyatlarında düşüşler olsa da fiyatlar yüksek seyretmeye devam etti. Çarşı-pazarda pahalılıktan şikayet etmeyen var mı?
Örneğin Şubat ayında patlıcan, kabak, çarliston biberin kilosu 10-12 liraydı. Büyükşehirlerde tanzim satış uygulamasına rağmen, şu sıralar da fiyatlar aynı düzeyde. Ancak bazı ürünlerin fiyatları ciddi ölçüde artış gösterdi. Bu ürünlerin başında pırasa ve soğan geliyor.
Daha önce yazdığımız yazılarda tanzim satışların da fiyatları aşağıya çekmeye yetmediğine değinmiştik.
Özellikle soğan tanzim satış mahallinde kilosu 2 TL'den satılıyordu. Oysa pazarlarda soğanın kilosu şimdilerde 7-10 lira arasında alıcı buluyor. Pırasa ise 8-10 TL. Ispanak ise nispeten makul fiyata satılıyor: kilosu 5-6 TL! Domateste ürün bollaştı ancak farklı domates türleri arasında ciddi fiyat farkı var.
Örneğin sıra domates 6 TL, salkım domates 9 liraya satılırken, beef domates 16 lira. Bu arada 20 TL etiket taşıyan domates türü de var. Yazın müjdecisi fasulyede ise fiyatlar aşırı yüksek… Az sayıda tezgâhta arz-ı endam eden fasulyenin kilosu 20 TL'den başlıyor.
Peki, meyve fiyatlarında neler oluyor?
Bahar meyveleri tezgâhları şenlendirmeye başladı. Çilek meyveler içinde ortalama fiyata satılıyor: kilosu 10 TL.
Can eriği hala daha taneyle müşteriye sunuluyor. 5-6 erik 5 TL. Malta eriğinin kilosu 20-30 TL. Bu ürünler turfanda olduğu için pahalı olabilir ama bolluğunda da fiyatların çok aşağılara düşeceğini sanmamak gerekiyor.
Elma ve portakal da son dönemece girdi. Suyu kaybolmamış portakal 7-8 TL, tadı bozulmamış elma 6-10 TL. Elbette ucuzları da var ancak kalite garanti değil. Yerli muz 10-13 TL'ye çıkarken, ithal muz 14-18 TL arasında tüketiciye sunuluyor.
Üreticiler ise girdi fiyatlarındaki pahalılıktan şikâyet ediyor. Akaryakıta gelen zamların da üretimi etkilediğini söylüyorlar. Bir çok alanda teşvik bekleyen üreticiler, ürettiklerinden kar edemez duruma geldiklerini de vurguluyor.
Tarım sektörünün de dar boğazda olduğunu söylemeden geçemeyiz.
Özetleyelim:
Yeni bir ekonomik paket açıklandı. Daha önce de bazı ekonomik paketlerin açıldığını biliyoruz. Ancak, dikiş tutmuyor. Bir yerlerde yanlış yapılıyor bunu bulmak ve önlemleri de bu çerçevede almak gerekiyor.
İkinci büyük sorun olarak işsizliğe nasıl çözüm bulunacak? Her geçen gn işsiz sayımız artıyor.
Ekonomideki durgunluk, yatırımın ve buna bağlı istihdamın olmaması da işsiz sayısının artmasına neden oluyor. Giderek artan nüfusumuz ve özellikle üniversite mezunu gençlerin işsizlikten yakınması sosyal sıkıntıların habercisi olarak değerlendirilmelidir.
.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz