"Rusya İdlib'e harekatı başlatarak, Türkiye'yi de Şam ile müzakere masasına oturmaya zorluyor. Ankara Suriye hükümetinin artık kalıcı olduğunu anlamış olsa da henüz görüşmeye yanaşmadı. Rusya işte Ankara'yı buna zorlamaya çalışıyor. Rusya, AB'nin, Türkiye'nin, ABD'nin doğrudan Esad ile görüşmeye başlamasına büyük önem atfediyor, savaş öncesi statükoya dönülmesini sağlamak istiyor"
Hemen vurgulayalım:
Rusya uzun zamandır Türkiye ile Esad arasında işbirliğinin kurulması için çalışma yapıyor. Bugüne kadar tam olmasa da ortamda bir yumuşamanın olduğunu görebiliyoruz. Ortaya çıkabilecek şartlar Türkiye ile Esad’ın yakınlaşmasını da sağlayabilir.
Yukarıdaki açıklamalar Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) Ortadoğu Programı Direktörü Joost Hiltermann’a ait.,
2011 yılında bu yana devam eden Suriye krizinde gidişatı, Rusya'nın desteğindeki Suriye ordusunun düzenleyeceği İdlib harekatı belirleyecek gibi görünüyor.
Bu noktada bizi en fazla ilgilendiren iki konu var:
Birincisi yanı başımızda yeni terör ve güvenlik endişesi, ikincisi da sayıları 4 milyonu bulabileceği hesaplanan yeni bir sığınmacı akınının sınırımıza dayanmasıdır.
Yeni bir mülteci akınından endişe eden Türkiye, İdlib'e Rusyanın desteğindeki Suriye ordusunun harekat yapmaması için her türlü girişimde bulunuyor. Ancak Moskova ve Şam muhaliflerin elinde kalan son Suriye kenti olan İdlib'i de kontrol altına almak için tüm hazırlıklarını tamamladı.
Kafalardaki soru şu:
Esad kalıcı mı, gidici mi? Suriye iç savaşının başlaması ile birlikte bu soru sürekli gündeme geldi. Ancak, Rusya’nın Esad’ın arakasında durması ile Esad bugüne kadar iş başında kalmayı sürdürdü. Şimdi yine bu soru yineleniyor: “Esad kalıcı mı, yoksa gidici mi?”
Bu soruya yanıtı yine Hilterman’dan alalım:
Esad'ın artık devrilmesi gibi bir ihtimalin söz konusu olmadığını söyleyen Hiltermann, Türkiye'nin İdlib'teki "radikal ve cihatçı" gruplar nedeniyle de güvenlik tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu aktardı. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Hiltermann, sıranın muhaliflerin elindeki son kent olan İdlib'e geldiğini söylüyor.
"Ancak İdlib ile ilgili gerilimin azaltılması bölgesi mutabakatı nedeniyle Türkiye ve Rusya arasındaki müzakerelerde nasıl yol alınacağı gayet tabii ki önemli. Görünen o ki şöyle bir süreç işliyor: Rusya gerilimi düşürme mutabakatı bağlamında Türkiye'ye, El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir El Şam konusunda "hani bu işi halledecektin" diyor. Türkiye de "pek bir şey yapamadım çünkü gözlemcilerimizi ancak gönderebildik, ılımlı muhalifleri cihatçı kadrolardan koparmak kolay değil, biraz zamana ihtiyacımız var”
Ankara, cihatçılara karşı askeri olarak harekete geçilmesi halinde bunların Türkiye'deki kentlerde, misillemeye girişmesi endişesini taşıyor. Türkiye'nin bu gruplarla anlaşması durumunda da bunları Türkiye'ye alması ve koruması gerekecek ki Ankara için bu da korkunç bir seçenek olacak.
Bu nedenle Türkiye Rusya'ya, "Bize zaman tanı, rejim harekâtı başlatırsa o zaman Türkiye'ye göç dalgası olacak. Bunu istemiyoruz” diyor. Ancak anlaşılan Rusya "üzgünüz ama zaman doldu, rejimin İdlib'de hâkimiyetini yeniden kurmasını istiyoruz. Bunu yapmak rejimin hakkı” diyerek baskıyı artırıyor."
Bu yolla Rusya'nın Türkiye'yi, Esad ile masaya oturmaya, ılımlı muhalifleri de Suriye hükümetiyle uzlaşmaya zorlamaya çalıştığını ifade eden Hiltermann, "Çünkü militanları izole etmeyi başardıkları takdirde Türkiye ve Rusya, eğer isterlerse birlikte militanlara karşı askeri bir girişim başlatabilir. Bu yolla mülteci akınına yol açılmamış da olunur" yorumunu yapıyor.
Özetleyelim:
İdlib’e yapılması planlanan müdahale Suriye’deki dengeleri tamamen değiştirebilir. Türkiye, Esad ile olan ilişkilerini yeniden başlatabilir. Sığınmacılar konusunun çözümü için bu oldukça önemseniyor. Ayrıca yanı başımızdaki terör örgütleri ile mücadele de Esad ile işbirliğinin önemli olabileceğine vurgu yapılıyor. Bu konuda Rusya’nın kilit rol oynayabileceği de ifade ediliyor.
.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz