Coronavirüsden sonra dünyada birçok önlem alınmaya başladı. Sağlıklı olmak ön plana çıkıyor. Çin de bu konuda bir adım öne çıkıyor.
“Sağlıklı Çin 2030” planının, evrensel bir sağlık sistemi yaratacağı görüşü ağırlık kazanıyor.
CGTN’den Keith Lamb‘ın konuyla ilgili yazısı bizim ilgimizi çekti. Bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedik:
“ÇKP, Çin’in temel ekonomik sistemini desteklerken, pazarın kaynak tahsisinde belirleyici rolüne tam anlamıyla yer vermeyi planlıyor. Çin’in 1978’deki reformundan ve açılmasından bu yana tüm hızıyla devam eden piyasalar, iş, ticaret, sermaye ve kâr anlamına gelir. Batı’daki birçok kişi için bu sözler sosyalizmle değil kapitalizmle ilgilidir. Nitekim, son 40 yılda Çin’in refahının çelişkisi, 800 milyon kişiyi yoksulluktan kurtarmasına rağmen, zengin ve yoksul arasındaki uçurumun da artmasıdır.
Sermaye birikimi ve eşitsizlik koşulları, Batı akademisi içinde Çin’in sosyalist yoldan çıkıp çıkmadığı konusunda bir tartışmaya yol açtı. Örneğin, London School of Economics’te (LSE) Karşılaştırmalı Siyaset Profesörü Chun Lin, “Çin Sosyalizminin Dönüşümü” adlı kitabında, Deng Xiaoping’in reformundan ve dünyaya açılmasından bu yana gerçekleşen reformların uygulamalar açısından sosyalizme karşı durup durmadığını soruyor.
Elbette bir piyasa ekonomisi çelişkiler doğurur, ancak çelişkiler tam olarak Marksistlerin geliştiği şeydir, çünkü bunlar tarihi ileriye götüren şeylerdir. Sosyalizmin birincil aşaması olarak adlandırılan Çin’in mevcut politik-ekonomik koşullarının, ÇKP’nin ve Çin halkının arzulanan nihai hedefini temsil ettiğini varsaymak, yolculukla hedefi karıştırmak olur. Piyasalar, Marksist ya da kapitalist bir devletin belirleyici faktörü değildir. Onlar sadece birikim ve gelişme için bir araçtır. Aslında piyasaların kullanımıyla ilgili olarak bir Marksist veya kapitalist devleti tanımlamakla ilgili soru, pazarın nihayetinde kimin için olduğudur.
Pazarın ürettiği çelişkiler, sınıf ilişkilerinin zamanın sonuna kadar meşrulaştırıldığı içsel bir evrensel iyilik olarak görülüyorsa, o zaman devlet kapitalisttir. Piyasa çelişkileri, herkes için servet üretmek ve gelecekteki eşitliği inşa etmek için bir artı ve teknolojik temel yaratmak amacıyla dirayetli bir şekilde kullanılırsa, o zaman devlet Marksisttir.
Örneğin, zengin-yoksul ayrımının genişlediği Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), ABD Nüfus Sayım Bürosu’nun resmi istatistikleri, 40 milyondan fazla Amerikalının şu anda yoksulluk içinde yaşadığını gösteriyor. Bununla birlikte, Marksist bir devletten farklı olarak bu yalnızca “kötü şeylerden biriydi” olarak savunulur.
Kapitalist ABD için, politik-ekonomik statükoyu değiştirmeye dair çok az iç gözlem var. Bunun nedeni, piyasa, sermaye birikimi ve bir sınıf sisteminin doğal hedefler olmasıdır. ABD’de var olan çelişkiler, yeni bir sistemin tarihsel itici gücü olmaktan ziyade bir son olarak propagandası yapılıyor. Çin basınında çokça tartışılan pazar eşitsizliği ise Çin’de şaşkınlık yarattı. Bunun nedeni, ÇKP’nin sosyalist kalkınma hedeflerini sona erdirebilir.
Bu endişe Xi Jinping’in 12 Kasım 2013 tarihinde yaptığı “Düşüncelerimizi 18. ÇKP Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Kurulunun Yönergeleriyle Uyumlu Hale Getirin” başlıklı konuşmasında vurgulandı. Xi, pazarın büyük başarılarını ve açılımını kabul ederken, aynı zamanda pazarın ürettiği adaletsizliklerin gelecekteki sosyalizme ulaşmak amacıyla çözülmesi gerektiğini vurguladı. Xi, “Çin daha da geliştikçe ve insanların yaşam standartları iyileştikçe, eşitlik ve demokrasi ile haklar ve menfaatler konusunda halkın bilinçlenmesi istikrarlı bir şekilde arttı ve bu nedenle insanların adaletsizliğe kızgınlığı daha belirgin hale geliyor.”
Xi’in açıklamaları da şöyle:
“Çin’in mevcut sosyal ve ekonomik gelişimini kapsamlı bir şekilde inceledikten ve analiz ettikten sonra, ÇKP Merkez Komitesi, bu sorunun zamanında çözülmediği takdirde, halkın reformumuza ve açılımımıza olan güvenini azaltacağı ve sosyal uyum ile istikrarı zayıflatacağı sonucuna varmıştır. 18. ÇKP Ulusal Kongresi’nin de işaret ettiği gibi, adalet ve hakkaniyetin, Çin özelliklerine sahip sosyalizmin doğal gereklilikleridir.”
Sosyalizmi sonuna kadar Çin karakteriyle inşa etmek 14. Beş Yıllık Plan’ın bu hedefe doğru attığı bir başka adım olacaktır. 'Çifte Gelişim Dinamikleri' stratejisi, geçim kaynaklarını ve tüketim özgürlüğünü iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Teknolojik iyileştirme, çalışanların kapasitelerini artıracaktır. 'Sağlıklı Çin 2030' planı, evrensel bir sağlık sistemi yaratacak.
Yukarıda anlatılan dönüşümde dünyaya açılmaya devam edecek olan pazar, Çin’in sosyalist hedeflerine ulaşmasında öncü rol oynayacaktır. Pazarların ve taşıdıkları çelişkilerin kullanımı ihtiyatlı olmayı gerektirir. Mutlak eşitliğin var olması istenemez ve piyasa olarak bilinen pragmatik geliştirme aracı, usta bir işçi tarafından kullanılırsa olumlu sonuçlar vermeye devam edebilir.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz