Seçim bitti, tartışmaları sürüyor. Daha uzun zaman da sürecektir. Ancak, artık önümüze bakmak, işlerimize ve sorunlarımıza yoğunlaşma zamanıdır. İçte ve dışta onca sorun bizi bekliyor. Seçim sonuçlarının da verdiği mesajların iyi değerlendirilip, bundan sonra Türkiye’yi düzlüğe çıkarmanın yollarını aramalıyız.
AK Parti bir Türkiye seçimi haline dönüşen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin büyük bir yenilgi ile neden kaybetti, bunun analizi yapılırsa yapılan hatalar da ortaya çıkacaktır:
İstanbul seçimi siyasal davranışlarda değişikliği tetikledi. AK Parti’den CHP’ye oy geçişkenliği yaşandı. Orta sınıf/muhafazakârlar ideolojik tutum yerine demokrasiden yana tavır koydu. CHP’nin muhafazakâr seçmene ve Kürtlere açılma stratejisi sonuç verirken, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin tutumu da oy hareketinde belirleyici oldu. Eğitim, yaş, gelir seviyesi ve etnik kimlikten bağımsız olarak her kesimin kutuplaştırıcı dil ve iptal kararı karşısında yer alması da 9 puanlık farkı getirdi.
Seçim sonuçlarını analiz eden uzmanlar da kentin değişen sosyolojisine ve partilerin bu yeni duruma adaptasyonuna dikkat çekerek sonuçların bu iki veri ışığında değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Son araştırmasıyla sonucu neredeyse bire bir bulan Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır yaptığı açıklamada, seçim sonuçlarından üç mesaj çıkarılması gerektiğini belirtti. “AK Parti seçmeninin adalet ve vicdan duygusu zedelenmişti. CHP ve İyi Parti seçmeni ilk kez kazanabilme duygusunu tadarak moral üstünlüğü ele geçirdi. İstanbul’un seçmen kitlesinin üçte biri 30 yaş altı gençlerden oluşuyor ve bu gençler de keyfi uygulamalara itirazlarını oylarıyla göstermek istediler” diyor
23 Haziran seçim sonuçlarını değerlendiren siyasi analistler oldukça kritik bir noktaya dikkat çekiyor:
Seçim sonuçları Türkiye siyasetinin değişen denklemine dair önemli bir sinyal. Uzmanların altını çizdiği değişimin en önemli ayağı CHP adayı İmamoğlu’nun adaylığında birleşen farklı siyasi çizgiler ve bunların talepleri. Özellikle geleneksel olarak CHP’ye uzak duran muhafazakar kitlenin İmamoğlu ile birlikte CHP’ye oy vermesi önemli bir veri olarak değerlendiriliyor. Eğitimli orta sınıf muhazakarların seçimlerde tehdit altında hissettikleri demokrasiden yana tavır alarak CHP’ye oy verme eğilimi göstermesi de en dikkat çekici sonuçlardan biri olarak değerlendiriliyor.
Bundan çıkarılacak dersler mutlaka olacaktır.
Geçenlerde seçim sonuçlarını değerlendirdiğimiz yazımızda en çok ekonomiye vurgu yapmış ve “Ekonomide köklü önlemler almazsak, pahalılığı, enflasyonu ve büyüyen işsizliği önleyemeyiz” demiştik.
Bugün karşımızda duran en önemli konu pahalılık, enflasyon ve işsizliktir.
Böylesine önemli bir sorunu arka plana itmek demek, özlemle beklediğimiz düzlüğe de çıkamayacağız anlamına gelir.
Türkiye, ard arda yapılan seçimlerle seçim yorgunu olmuştur. Artık, seçimi unutup, sorunlarımıza eğilme ve birlik, bütünlük içinde çalışmalara ağırlık verme durumundayız. Ekonomide ne kadar güçlü olursak, sahada da güçlü oluruz. İçte ve dışta bu güçlülüğümüz sürer.
Seçim öncesi özellikle ekonomideki kötü gidişi eleştiren ve öneri paketleri sunan bazı sivil toplum örgütlerine ve ekonomistlere parmak sallayan, tehdit edenler artık önlerine bakmak, yapılan eleştirilerden ders almak ve işbirliğine giderek bütünleşmek durumundadırlar.
Türkiye’nin kaybedecek zamanı yoktur.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi içi mesajlarla dolu bir seçim olmuştur Bunların çok iyi analiz edilmesi gerektiği görüşümüzü altını çizerek bir kez daha anımsatalım.
Muhalefet cephesi önümüzdeki 4 yıl içinde bir erken genel seçimden söz etmiyor. AK Parti’nin ittifak yaptığı MHP Genel Başkanı Bahçeli de erken gene seçime karşı. Bu durumda AK Parti’nin ve partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde 4 yıl var. Bu 4 yıl içinde geçmişten de derslerde çıkararak yapılması gerekenler yapılmalı, kötü giden ekonomi düzeltilmelidir.
Seçim sonrası bazı anket çalışmaları da halkın en büyük sorununun pahalılık, enflasyon ve işsizlik olduğunu ortaya koyuyor. Bu konuda halen anket çalışması yapan kurum ve kuruluşların bulunduğunu da belirtelim.
Seçimi kazananların da bu başarı başlarını döndürmemledir. Muhalefetin de yapması gerekenler vardır ve önümüzdeki yıllarda her alanda bizi yönetenlere destek olmalıdırlar. Artık, kavga etme, laf sokuşturma, gerginlikler ve tehditler, ayrıştırıcı dil kullanma ortadan kalkmalıdır. İktidarda olanların da buna son derece dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi önümüze bakmak ve iş yapmak zamanıdır.
.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz