Korona aşısını bulan BioNTech'in kurucuları arasında Türkiye'den Almanya'ya göçen bir ailenin çocukları olan Özlem Türeci ve Uğur Şahin var.
Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in yeni tip koronavirüse karşı geliştirmekte olduğu potansiyel aşının, virüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu bildirildi.
İnsanlık adına bu aşıyı bulan bu iki güzide insanın Alevi olduklarını eleştiren ve kendilerinin dinin sahibi olarak gören cahil sürülerin konuşmaları ne kadar rezil bir davranıştır. Bu konuşanların hepsinin insanlar için yaptığı bir iyi şeyin olmadığına eminim. Peki bu konuşan cahil sürüleri Covid 19’a yakalanınca ölmemek için bu Alevi vatandaşlarımızın keşfettikleri bu aşıyı kullanmak istemeyecekler mi? İsteyecekler.. İşte bu iki yüzlülük ve riyakarlıktır. Allahın “Münafık” dediği insanlardandırlar. Onların başarısı ile bu Pandemi önlenirse İnsanlık Tarihi’ne geçeceklerdir. Türk ve Türkiye adını artık Dünya duyacaktır. Bizim ülkedeki cahiller ise saçma sapan konuşarak Uğur Şahin ve Özlem Türeci için ahkam kesmeye devam etsinler. Maymunlardaki zeka oranı 70, en düşük insan zekası 90.. bu konuşanlarda ise zeka oranı bizce 0-Sıfırdır.
Bu iki güzide insan Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu Topraklarında aşı üreten Hekim ve Veterinerlerin izinden gitmişlerdir. Başarılarının devamını bu ülkeyi seven bir Gazeteci-Yazar olarak sürmesini diliyorum.
İşgal altındayken aşı ürettik
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın pek bilinmeyen yönlerinden biri de savaş sırasında aşı üretimidir. Osmanlı tıp kurumlarında çalışan çok sayıda yurtsever hekim ve veteriner özveriyle görev yapmıştır. O günün zor koşullarında, insan ve hayvan aşı serumları üretmişlerdir. Bu yurtsever hekimlerimiz tıbbi gelişmeleri izlemişler ve uzun yıllar savaşan ülkenin aşı ihtiyacını karşılamaya çalışmışlardır.
Ahmet Refik, Kemal Muhtar, Şerefeddin Mustafa, Mustafa Hilmi, Ahmet Şefik, Nikolaki Mavriadis, Zekai Muammer, Reşat Rıza, Muzaffer, Nikolaki Zuhri, Tevfik Salim...Onlar Kurtuluş Savaşı'na destek veren sayısız özverili hekim ve veteriner hekimden sadece birkaç tanesidir…
Savaş süresince bazıları işgal altındaki İstanbul'dan, ürettikleri aşı ve serumları gizlice Anadolu'ya sevk etmişlerdir. Bazıları da bu kurumları Eskişehir, Kırşehir, Afyon, Niğde, Sivas gibi Anadolu'nun farklı kentlerine nakletmiş, hanlarda, hamamlarda, boza şişelerinin içinde aşı ve serum üretmişlerdir.
Çanakkale Savaşı sırasında İstanbul'un işgal tehlikesi doğunca o zamanki adıyla, Bakteriyolojihane-i Baytari'nin (Osmanlılarda ilk bilim araştırma kurumu) Müdürü Ahmet Şefik Bey ve yardımcısı Nikolaki Mavriadis Bey Aşıhaneyi Anadolu'ya taşımaya karar verirler. Eskişehir Sıcaksular yöresinde bir handa bir süre hayvan aşı ve serumları üretirler. Yunan işgali Eskişehir'in kapısına dayandığında, Aşıhaneyi sırtlarına vurup Kırşehir'e taşırlar. Aynı dönemde Şerafeddin Mustafa Afyon'da çiçek aşısı üretmektedir…
Dr. Reşat Rıza ve Dr. Tevfik Salim, tifüslü hasta kanını alıp bir saat süreyle 60 derecede ısıtırlar. Elde ettikleri aşıyı şişelere doldururlar. Bu sıvıdan beş santimetreküp deri altına şırınga ederler. İnsan kanından Tifüs aşısı ilk kez 1915 yılında üretilmiştir. Daha sonra Hamdi Hoca bir kısım ısıtılan hasta kanı ile iki kısım Nekahatteki kişinin serumunu karıştırmış ve Enjeksiyon sayısını üçe çıkarmıştır. Hamdi Metodu adıyla anılan bu yöntem, o zaman Alman hekimler tarafından örnek alınarak uygulanmıştır. Ne acıdır ki, günümüzde hayati önem taşıyan aşıları yurt dışından satın alıyoruz. Her yıl milyarlarca lira akıtarak!