Bursa Arena E'Gazete
2021-10-17 23:17:53

Amerikan Doları'nın Tarihi ve Sırları..

ALİ BEKTAN

17 Ekim 2021, 23:17

Amerikan Doları 1. Dünya Savaşı'nda küresel bir rezerv para birimi olmaktan çok uzaktı. Birinci dünya savaşı sonunda 1918’de, ABD galip ülke olan İngiltere’den savaş borçlarını geri ödemesini istedi. İngiltere de dönüp bunu yenik ülke olan Almanya’dan savaş tazminatı olarak istedi. “Süper Emperyalizm” isimli kitabın yazarı Profesör Michael Hudson, bu durumun Almanya’nın ekonomik olarak çöküşüne yol açtığını ve borçlarını ödeyemeyen Almanya’nın vergileri artırıp, harcamaları kısması sonucu (Austerity: Kemer Sıkma Politikası) büyük bir krizin patladığını anlatıyor.

Reischbank yani Alman Merkez Bankası'nın aşırı para basması sonucu hiperenflasyon ortaya çıkıyor. Faizler yükselip, borçlar ödenemez hale geliyor. Almanya’da belediyeler de tahvil çıkarıp borçlanmaya başlıyor. Bu sarmaldan çekinen Amerikan Merkez Bankası faiz oranlarını düşürüp önlem almaya çalışıyor. Ama bu, Wall Street timsahlarını daha çok Alman tahvili almaya ve yatırımlarını İngiltere’de tutmaya yöneltiyor. Bu da ABD’de kemer sıkma politikalarına, düşük faiz kolay kredi sarmalına ve sosyal patlamalar sonucu 1926 büyük grevine yol açıyor. Önce bir emlak balonu oluşuyor, ardından bu borsaya sıçrıyor ve 1939’da patlak veren 2. Dünya Savaşı’na değin sürecek büyük buhran ortaya çıkıyor.

Dolar Dünya Parası oluyor

2. Dünya Savaşı sonrası, galipler arasında başta gelen ABD, kıtasında hiç yıkım görmemiş bir dev ülke olarak liderliği ele aldı. Amerikalılar, birinci dünya savaşında düştükleri hatayı tekrarlamadılar. Kimseden savaş tazminatı istemediler. Onun yerine küresel finans sistemini kendi tekellerine alacak şekilde oluşturdular. Öyle ya, borç alacak ilişkisi yerine dolar basmak çok daha kazançlıydı. Bretton Woods Sistemi olarak da bilinen bu yeni düzende, doların altın karşılığı olması ve tüm küresel bankacılık sisteminin ABD merkezli olması tasarlandı. IMF ve Dünya Bankası da bunun için kuruldu. Hatta BM de.. Dünyanın geri kalanı da ne de olsa dolar altın karşılığı. Yani "istediği gibi basıp harcayamaz” dedi ve biraz gönülsüz de olsa bu düzene boyun eğdi.

Bir ons altın 35 dolar olarak sabitlenmişti.

Altın karşılığı dolar sistemini sürdürmek zor geliyordu. 1951-1971 arası Kore ve Vietnam savaşlarıyla birlikte ABD altın-dolar karşılığını yürütemez hale geldi ve 1971’de Nixon doları altın karşılığı olmaktan çıkaran kanunu imzaladı; dolar bundan sonra devlet tahvili karşılığı basılmaya başlanıldı.

Bazıları bunu bir yenilgi gibi gördü ama aslında olan şey, ABD’nin bu işten büyük kazanç sağlamaya başlamasıydı. Amerikan hükümeti doların rezerv para olmayı sürdürmesi ve altına karşılık gelmemesi sayesinde istediği kadar tahvil ve dolar basıp, tüm diğer merkez bankalarına bunları satmaya başladı.

Bretton Woods Sistemi'ni NATO emrine veren ABD, bunu sadece İran ve Küba’ya değil, Rusya ve Çin’e karşı da bir silah olarak kullanmaya çalıştı.

Küresel enflasyonu patlattılar

ABD’nin 2008 krizini 5 yıl önce gören analist William Engdahl, 2003 yılındaki “Dolar Sisteminin Krizi” başlıklı yazısına göre, doların altın karşılığı olduğu 1945-65 arasındaki 20 yılda dolar enflasyonu (arzı) yüzde 55 oranında artarken, 1970 – 2001 arasında bu oran yüzde 2000’e vurmuştu.

Doları dünya rezerv para kabul ettiği sürece sorun yoktu. IMF, DTÖ, Dünya Bankası ve Soros, 45 yıl boyunca bunu başardı. Ancak 2008 yapısal krizi ve ardından Çin ve Rusya’nın tek kutuplu dünya düzenine alenen başkaldırısı doların giderek daha çok sorgulanmaya başlamasını da beraberinde getirdi. Soğuk Savaş döneminin aksine bu kez işbirliği yapan Çin ve Rusya tarihin en büyük Anti-Emperyalist kamplaşmalarından birini başlattı. BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ile tüm “güneyi”, ŞİÖ ile tüm “doğuyu” ABD’nin tekelci tavırlarına karşı örgütledi. Bunun son aşaması da Çin’in devasa “Yol ve Kuşak” girişimi oldu.

Trumph’ın Savaşı

ABD’nin 2008 krizi sonrası sürekli artan toplam borcu 21 trilyon dolara ulaştı.

Bu borcun karşılığının olmadığını herkes biliyor ama söyleyemiyor. Çünkü pek çok ülke mecburen elinde ABD Doları rezervi tutmak zorunda. Trump’ın tüm dünyayı hiçe sayan çılgın yaptırım süreci ABD’nin hassas karnı doları fena vuruyor. BD Hazine kayıtlarına göre Rusya, geçen yıl 47 milyar dolarlık Amerikan tahvilini elinden çıkarttı. Zaten elinde 96 milyar dolarlık tahvil vardı, yarısını bir ay içinde satmış oldu. Trump’ın ticaret savaşı başlattığı Çin ise 7 milyar dolarlık tahvil sattı.

Devletler Altın’a Dönüyor, Dolar’dan Kaçıyor

Japonya, 12 milyar dolar, İrlanda ise 17 milyar dolarlık ABD tahvilini elden çıkarttı. Çin ayrıca 50 milyar dolarlık Amerikan ithalatına vergi getirdi. Rusya Merkez Bankası elindeki altın rezervine 20 ton ekleme yaparak 1857 tona çıkarttı. Bu, Rusya tarihinin en yüksek rakamı olarak kayda geçti. Rusya, bu rakamla Çin’in altın rezervini de geçmiş oldu. Çin’in de yakında altın rezervlerini artırması bekleniyor. İran da Amerikan kaynaklı yaptırımlara en iyi çareyi altın rezervlerini artırmakta buldu. Altın karşılığı petrol ticaretini günden güne yükseltiyor. Dünyada artık ABD sisteminin, yani doların üstünlüğü, hatta geçerliliği tartışma konusu..

Şimdi temel soru şu:

Amerika’nın ülkemizi düşman sınıfına koyan tehdit ve yaptırımları arifesinde köhne IMF’ye gidip sıcak para bulmak için yeni anlaşma mı yapacağız? Yoksa yükselen Asya’nın Kuşak ve Yol gibi üretime ve yatırıma dayalı kurumsal seçeneklerine mi yöneleceğiz?

Günümüzde konuşulmayan, tartışılmayan ama önümüzde bizi bekleyen en önemli soru budur. Uluslararası toplum, Doları rezerv para olarak kullandığı için karşılığında bedel ödüyor. Bu bedel kasada tutulan paranın alternatif maliyeti ile hesaplanıyor. Borçlu bir ülke, dolar ile borcunu azaltabilir. Ancak doları kasasında tuttuğu için azaltamıyor. Faiz ödemeye devam ediyor. Rezerv olarak tutulan dolar miktarı arttıkça, bankerler daha çok para kazanıyor. Uluslar arasında sorun olduğu zaman, daha çok rezerv para tutuluyor. Bankerler daha çok kazanıyor. Bu nedenle Amerika “dünyadaki hiçbir sorunu” çözmüyor.

Bankerler, Doları kullanarak dünyada egemenliklerini sürdürüyorlar. Bu egemenliğe de “Dolar İmparatorluğu” deniliyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.