17 Aralık 2013’te Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu yapıldı. Cumhuriyet Savcısı Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in talimatıyla yürütülen yolsuzluk operasyonunda dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Rıza Sarraf ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı.
17 Aralık yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına alınan kişilere, ‘rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık' gibi suçlamalar yöneltildi. Operasyonun koordine eden isim ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Zekeriya Öz idi. Buraya kadar hepsi bildiğimiz olaylar.
OLAYIN PERDE ARKASI
Amerika İran’ın Nükleer Füze yapımından rahatsızdı. 35 Yıl boyunca çeşitli şekilde İran’a ekonomik ambargolar uygulanıyordu. Dünyanın en önemli petrol üreticisi olan İran petrolünü satıp parasını alamıyordu. Onlar da ekonomik ambargoyu delmek için bazı yollar aradılar. Bunlardan bir tanesi de komşu ülke Türkiye’deki bankalar aracılığıyla petrol parasını tahsil etmek ve bunun içinde Körfez’deki bankalarda dahil çalışmalar yapıldı. Zarrab bunun için İran Merkez Bankası ile anlaştığını ve Türkiye’de de Halk Bank ile çalıştığını söyledi. Bu noktada rüşvetler de döndü. Böylece İran’a giren paranın 200 Milyar Dolar olduğu söyleniyor. Bu durum da İran Ekonomisi rahatlarken, Nükleer Füze yapımı da sürdü. ABD ise Nükleer konusunda İran’ı masaya oturtamadı.
Şubat 2013’te ABD Halk Bank’ı uyardı. İran ile para transferi konusunda çalışmayı bırakmasını istedi. Bu uyarı pek dikkate alınmadı. Sonuçta ABD düğmeye bastı. 17-25 Aralık 2013 tarihindeki operasyonlarda hedef Zarrab, Onu koruyan bakanlar ve Hak Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan oldu. Amerika ambargo uyguladığı İran’ın nefes borusunu kesmek istedi.
İRAN 18 AY SONRA ABD İLE ANLAŞTI
17-25 Aralık operasyonu ile İran’a para akışını durduran ABD’den 20 Aralık tarihinde enteresan bir adam geldi. Adı David Kohen.. Görevi Kara Para’dan Sorumlu Bakan Yardımcısı. Türk Bankalarının müdürlerini toplayıp İran’a bundan sonra para transferi yapan her banka için ağır müeyyideler uygulayacaklarını söyledi. Bu işin örnekleri de bazı bankalara milyarlarca Dolarlık cezalar kesmişlerdi.
Tarihler 2015 Haziran ayını gösterdiğinde İran ile ABD Nükleer Füze Anlaşması için masaya oturdular. 14 Temmuz 2015 tarihinde Viyana’da anlaşma imzalandı. Böylece İran nükleer tesislerini Uluslararası Nükleer Denetimi’ne açacak ve füze üretimini kesecek. Bunun karşılığında ise İran’a ekonomik ambargo kalkacak. Ocak 2016 tarihinde anlaşma yürülüğe girecek ve İran’ın el konulan para ve mal varlıkları serbest kalacaktı. 100 Milyar Dolarlık bir para girişi İran’a yapılacaktı.
ZARRAB HEDEFTE
ABD bu işi bitirdikten sonra Zarrab’ı hedefine aldı. İstanbul’dan Amerika’ya tatil için giden ama bizce oyunun parçası olan plan gereği Zarrab önce sanık sonra tanık yapıldı.
Siz Amerika’nın hedefindesiniz ve tatil için Amerika’ya gideceksiniz. Mantık var mı ? Yok. Zarrab’ın tutuklanması Türkiye de şok etkisi yaptı. Tarihler 22 Mart 2016 olurken, İran’ın ambargosunun bitmesinden 3 ay sonrası.
Bu arada 15 Temmuz 2016 tarihinde Fetö’nün darbe girişimi Milletin ve darbeye bulaşmayan askerlerin sayesinde engellendi. Bu girişim başarısız olunca Türkiye’yi sıkıştırmak için Zarrab daha fazla önem kazandı. Bu gün önce sanık sonra da tanık olan Zarrab açıklamaları ile ortalığı karıştırıyor.
Zarrab neden önemli ? Çünkü ABD dünya da başka bir ülkeye de ekonomik ambargo uygulamak isterse bu yolla ambargonun delinmesini engelleyecek. Bu yola girenlere de gözdağı veriyor. Yaparsan ben seni yakalar Amerika da yargılarım. Ömrünü hapiste geçirirsin. Nede olsa dünya Amerika’nın malı…
Bu analiz konusunda en fazla TV programı yapan adam Gazeteci Charlie Rose oldu. Bloomberg TV’de yaptığı programlarda nükleer anlaşma sırasında çalışan görevlilerden bakanlara kadar herkesi ekrana çıkardı. İran’lı bakanlar üst düzey yöneticiler de konuştular. En son çıkan İsrail Başbakanı Netanyahu oldu. Başbakan, “bu anlaşmaya karşıyız. İran’ın ambargosu kalkarsa 100 Milyar doların 10 Milyarı Lübnan’daki Hizbullah’a gidecek. Onlarda bu para ile güçlenecekler ve silah alacaklar” dedi. Buna rağmen anlaşma imzalandı.
Sonuç: ABD İran ile Nükleer Anlaşmayı imzaladı. Ekonomik ambargoyu kaldırdı. Türkiye’den İran’a para gönderen Zarrab’ı aldı. Zarrab’tan aldığı bilgilerle de Türkiye’ye saldırıyor. Bunları da kendi menfaati için kullanacak. Amaç Türkiye’yi ekonomik yönden sıkıştırmak. Ortadoğu da istediklerini bize kabul ettirmektir. Nato üyesi ülkeyi bırakıp terör örgütleriyle işbirliği yapması da bu uzun vadeli plandır. Hepsi birbirine bağlıdır.