1813 yılında Rus İmparatorluğu ile Kaçarlar (İran) arasında imzalanan Gülistan Antlaşması sonucunda Güney Kafkasya'da bulunan bereketli Karabağ toprakları Rusya yönetimine geçti. Bu araziler içerisinde Şeki, Şirvan, Talış, Bakü, Kuba, Karabağ ve Gence hanlıkları Çar Rusyasının arazileri olurken, İran ise Doğu Gürcistan arazisi Kazak ve Şemseddil sultanlıklarına, ilaveten de Dağıstan bölgesine ait arazi iddialarından vazgeçtiğini bildirmekle birlikte Revan ve Nahçıvan hanlıkları kendi hakimiyetine kattığını bildiren bir antlaşma olmuştur. Hazar Denizi'nde büyük bir kısmı Rusya idaresi altına geçmiş ve bu alanda askeri donanma bulundurma hakkı da Rusya'ya ait edilmiştir. İlaveten de belirtmek gerekiyor ki, Rus uyruklu esnaf ve tacirlerin antlaşmada belirtilen arazileri de, dahili gümrük vergisinden muaf bir şekilde serbest ticaret yapma hakkı kazanmıştır.
10 Şubat 1828'de imzalanan Türkmençay antlaşması kapsamında Azerbaycan toprakları bölünmüş; Azerbaycan halkının tarihi topraklarından uzak kalmasının bir nevi temeli atılmış ve sonraki dönemde bu toprakların yabancılaşma süreci başlamıştır. Kısa sürede Ermenilerin Azerbaycan topraklarına toplu yerleştirilmesi de gerçekleştirilmiştir.
Türkmençay antlaşması gereğince Revan Hanlığı, Nahçıvan Hanlığı ve Talış hanlıkları Çar Rusya'sına katılmış, Aras Nehri ise İran ve Rusya arasında sınır hattı olarak belirlenmiştir. Erivan, Nahçıvan ve Karabağ hanlıklarına yerleşen Ermeniler, orada yaşayan Azerbaycanlılara göre azınlık oluşturmalarına rağmen, Rusya Çarlığının bürokratik mevkilerinde Ermeni asıllı şahısların himayesiyle Rusya’dan destek alınarak "Ermeni vilayeti" adında bir idari bölüm oluşturmayı başardılar. Yapay toprak bölünmesi, Azerbaycanlıların kendi topraklarından sürülmesi ve Azerbaycan halkına karşı bir soykırım politikası uygulanması için koşullar yarattı. Ermenilerin gerçek politikası ise, tarihi Azerbaycan topraklarında bir nevi hayali proje olan ‘‘Megali Armenia’’ diğer adıyla ‘‘Mets Hayastan tsovits’ tsov’’ Denizden denize büyük Ermenistan fikrini gerçekleştirmektir. Bunun için Ermeni tarihi çarpıtılarak Azerbaycan ve Kafkasya tarihi kültür sanat merkezleri yakıldı ve kütüphaneleri yok edildi. Bu işler ilk aşama olarak Taşnak ve Hınçak adlı Ermeni terör çeteleri tarafından başlatıldı. Yapılan bu faaliyetler Azerbaycan tarihinin yok edilmesinin ve sahte bir Ermeni tarihinin yazılmasının önemli bir parçasıydı diyebiliriz. Erivan ve Karabağ’da 1830 yılında 20.000 Ermeni yaşadığı halde 1909 yılında gelindiği zaman Ermeni göç politikası sonucu 100.000 Ermeni’ye kadar sayı artmıştır.
‘‘Denizde denize büyük Ermenistan" yaratma hayalinden esinlenmiş Ermeni terörist çeteleri, 1905-1907 yılları arasında Azerbaycanlılara karşı soykırımlar yapmışlardır. Azerbaycan’ın başkenti Bakü'de Ermeni halkı tarafından başlatılan Azerbaycanlı sivil halka yönelik soykırımlar, günümüzdeki Ermenistan'da yerleşen Azerbaycanlı sivilleri ve Azerbaycan şehirleri ve köylerini kapsıyordu. Yapılan soykırımlar sonucunda yüzlerce yerleşim yeri tahrip edilerek, binlerce sivil Azerbaycanlı vahşi bir soykırım sonucu katledildi.
Çarlık Rusya’sında, Birinci Dünya Savaşı esnasında 1917 Şubat ve Ekim darbeleri gerçekleşti. Bu darbeleri ustalıkla kullanan Ermeniler, bu kez Bolşevik bayrağı altında hain niyetlerini gerçekleştirmeye çalıştılar. Bakü’de, 20 Mart 1918'de Ermeniler Bolşevik ordusu ile birlikte gizlice silahlandılar. 30 Mart 1918 tarihine gelindiği zaman ise Bakü'de, Şamahı, Guba ve Azerbaycan’ın diğer şehir ve ilçelerinde on binlerce sivil etnik ve dini bağları nedeniyle öldürülmüş, yerleşim yerleri, kültür anıtları, camiler ve mezarlıklar tahrip edilmiştir. İlerleyen dönemlerde daha da ahlaksız hale gelen Ermeni ırkçıları, Karabağ, Zangazur, Nahçıvan, Şirvan, Erivan ve diğer bölgelerde katliam, yağma ve etnik temizlik yaparak, insanlık dışı eylemlerine devam etmişler ve Azerbaycanlılara karşı açıkça bir soykırım yapmışlardır.
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin 28 Mayıs 1918 tarihinde kurulmasından sonra 31 Mart 1918 olaylarına özel dikkat gösterilmiş ve 15 Temmuz 1918 tarihinde Bakanlar Kurulu trajediyi araştırmak için olağanüstü ‘‘Soruşturma Komisyonu’’ kurulmasına karar vermiştir. Komisyon, Mart soykırımını, ilk aşamada Şamahı şehrindeki zulmü ve Erivan vilayetinde Ermeniler tarafından işlenen ağır suçları araştırmasıyla başladı. Bu gerçekleri dünya toplumuna aktarmak için 1918 yılının temmuz ayında Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bünyesinde özel bir organ oluşturuldu. 31 Mart 1919 ve 1920, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti tarafından ulusal yas günü olarak iki kez kutlandı. Aslında bu, Azerbaycanlılara yönelik soykırıma ve bir asırdan fazla süren topraklarımızın işgaline karşı siyasi bir değerlendirme yapmaya yönelik tarihteki ilk girişim niteliği taşımaktaydı. Fakat 1920 yılının Nisan ayında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin dağılmasının ardından 31 Mart Soykırım Araştırma Komisyonu ve gerçekleri dünya toplumuna aktarmak için kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki özel bir organ durdurularak, olayların soruşturulması sonuna kadar engellendi. Böylelikle Ermeniler ve Bolşevikler tarafından uygun bir siyasi ve hukuki değerlendirmenin, gerçeklerin uluslararası arenada ortaya çıkmasının önüne geçildi. Ermeniler ve Bolşevikler tarafından Azerbaycanlı sivillere karşı yapılan soykırım 30 Mart - 2 Nisan 1918 tarihi arasında yapılmıştır.
Ermeniler ve Bolşevikler tarafından Azerbaycan’da ve Ermenistan’da yaşayan Azerbaycanlılara karşı yapılan soykırım sonucu hayatını kaybetmiş insanların sayısı, tarafımca düzenlenmiş olan bu tabloda gösterilmiştir:
31 Mart 1918 Soykırımından 80 yıl sonra, 26 Mart 1998 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in "Azerbaycanlıların Soykırımı Hakkında Kararname" imzalayarak, bu korkunç olaylara yeterli bir siyasi değerlendirme vermiş oldu ve 80 yıl sonra 31 Mart 1918 tarihi "Azerbaycan Soykırımı Günü" ilan edildi. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in imzaladığı "Azerbaycanlıların Soykırımı Hakkında Kararnamesi" aşağıdaki şekildedir:
“XIX-XX yüzyıllarda Azerbaycan'ın tüm trajedileri, topraklarının işgali ile birlikte, Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı yürüttüğü kasıtlı ve sistematik soykırım politikasının ayrı aşamalarını oluşturdu. Bu olaylardan yalnızca biri olan Mart 1918 katliamı için siyasi bir değerlendirme yapılmaya çalışıldı. Bugün Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin halefi olan Azerbaycan Cumhuriyeti, sonuna kadar uygulamadığı kararların mantıksal bir devamı olarak soykırım olaylarına siyasi bir değerlendirme yapma yükümlülüğünü kabul etmektedir."
Azerbaycan Cumhuriyetinin Ulusal lideri Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 31 Mart 1998 gününün "Azerbaycanlıların Soykırımı Günü" ile ilgili olarak şu ifadelerde bulunmuştur:
‘‘Ne kadar zor olursa olsun, bugün ve gelecekte şerefli ve kutsal bir eser olarak sürdürülmelidir. Bu, soykırım kurbanlarının anısına şimdiki neslin kutsal görevidir. "
Ayrıca belirtmek isterim ki, 30 Mart- 2 Nisan 1918'de sadece Guba şehir merkezi dahil olmak üzere Guba’nın 167'nin üzerinde köy tamamen Ermeniler tarafından yok edilerek, Azerbaycanlılara karşı soykırım politikası uygulandı. Son 20 yılda Azerbaycanlılara karşı yapılan soykırım politikası çerçevesinde, araştırmalar genişletilmiş ve bu araştırmalar sonucunda çok sayıda yeni bilgiler ve belgeler ortaya çıkarılmıştır. Azerbaycan’ın Guba şehrinde kazı araştırmaları sonucunda ortaya çıkan toplu mezarlar, yapılan bu soykırım trajedinin en kanlı bölümlerinden biri olduğunu söyleye biliriz.
01 Nisan 2007 tarihindeki kazı çalışmaları sonrasında Guba soykırım mezarlığı bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı ve böylelikle Ermeni vahşetinin bir daha olduğu dünyaya ispat edildi. Azerbaycan Bakanlar Kurulu 2009 yılında Guba şehrinde 31 Mart soykırımının kurbanlarının anısını yaşatmak maksadıyla yapılacak ‘‘Eylem Planı" onaylayarak; kazı çalışmaları sonrası ortaya çıkan toplu mezar alanında bir anıt kompleksi inşa edilmesi ve bölgede tarihi soykırım anıtı amacıyla çevre düzenlemesi yapılmasına karar verildi.
2007 yılının Temmuz ayında Azerbaycan Milli Sosyal Bilimler Akademisi bünyesindeki Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü araştırmacıları toplu mezarda kapsamlı araştırmalara başladı ve yapılan araştırmalar 2008 yılının Eylül ayında tamamlandı. Azerbaycan Milli Sosyal Bilimler Akademisi bünyesindeki Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü araştırmacıları yapılan bu araştırma sonucunda mezarlığın 1918 yılında Ermenilerin yerel sivil halka karşı gerçekleştirdiği soykırımla bağlantılı olduğu resmi şekilde tespit edildi. Yine araştırma sonucunda mezarlıkta farklı yaşlardan 400'den fazla kişinin kalıntıları bulundu. Soykırım sonucunda Azerbaycanlı 50'den fazlası çocuk, 100'den fazlası kadın ve geri kalanı çoğunlukla yaşlı erkekler olduğu ortaya çıktı. Ermeniler tarafından soykırıma maruz kalan Azerbaycanlı sivillerle birlikte Guba'da şehrinde ikamet eden Lezgi, Yahudi, Tat ve diğer etnik grupların temsilcilerinin Ermeniler tarafından acımasızca öldürüldüğü ve birçoğunun ise yaşadığı halde mezarlara gömüldüğü tespit edildi.
Guba şehrinde ortaya çıkarılan mezarlıkta kurulan Guba Soykırım Anıt Kompleksi 18 Eylül 2013 tarihinde açılışı yapıldı. Açılış töreninde konuşan Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev:
“Tabii ki bu gerçekler Sovyet döneminde bizden saklandı çünkü tarih çarpıtılmıştı. Uzun yıllar Azerbaycan halkının kanını döken - iğrenç isimleri de burada anılan haydutlar, Shaumyan ve onun gibiler tarafından bize kahraman olarak sunuldu. Bunun büyük bir trajedi olduğunu düşünüyorum. Çünkü uzun yıllar halkımıza zulmeden unsurlar Sovyet tarihinde kahraman olarak sunuldu, onurlarına anıtlar dikildi. Sadece bağımsızlık sırasında gerçek adaleti yeniden sağladık. Güzel şehrimiz Bakü'yü o anıtlardan temizledik ve bugün burada Sahil Park dahil birbirinden güzel parklar oluşturuldu. Yani tarih ve adalet kazandı. Bugün tarihimize dönüyoruz. Tarihin tüm anlarını biliyoruz, bilmeliyiz. Genç nesil, halkımızın geçmişte ne tür felaketlerle karşılaştığını da bilmelidir. " şeklinde bir konuşma yaptı.
Yine 18 Ocak 2018 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "1918 yılı 30 Mart-2 Nisan tarihlerinde Ermeniler tarafında sivil Azerbaycanlılara karşı yapılan soykırımının 100. Yıldönümünün uluslararası arenada tanıtılması için" bir kararname imzaladı. Bu kararnamede,
"Ortaya çıkan tarihi gerçekler, Ermeni milliyetçilerinin Mart-Nisan 1918 ve sonrasında gerçekleştirdikleri kanlı eylemlerin coğrafyasının daha geniş olduğunu ve trajedinin kurbanlarının sayısının kat kat daha fazla olduğunu kanıtladı." denildi.
Son olarak bir Terörle Mücadele ve Diplomasi Uzmanı Azerbaycanlı olarak belirtmek isterim ki, Azerbaycan Halkı ve Devleti olarak, soykırım kurbanlarımızın anısını her zaman yaşıyor; gerek 31 Mart 1918 soykırımı, gerekse de 26 Şubat 1992 Hocalı soykırımını hiçbir zaman unutmuyoruz. Unutmayacağız da..
Tüm dünyayı, uluslararası hukuku hiçe sayan, bu tarihi olayları gizleyen Ermeni faşizminin gerçeklerini görmeye çağırıyorum.
abdurahmanlielvin@gmail.com.