Ortadoğu, tarih boyunca küresel güçlerin rekabet alanı olmuş, bu durum bölgedeki halklar için büyük bedeller getirmiştir. Ancak son yıllarda ABD’nin bölgedeki askeri ve diplomatik etkinliğinin azalması, Ortadoğu'da bir yeniden yapılanma sürecini başlatmıştır. Bu süreçte Türkiye, jeopolitik avantajları, tarihsel bağları ve aktif diplomatik hamleleri ile giderek daha etkili bir aktör haline gelmiştir. Özellikle Suriye krizindeki rolü ve bölgesel stratejileri, Türkiye’yi Amerika'sız bir Ortadoğu'nun inşasında merkezi konuma taşımaktadır.
1. ABD’nin Ortadoğu’daki Etkisinin Azalması
ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik stratejik önceliklerinde gözle görülür bir değişim yaşanmaktadır. Irak ve Afganistan’daki başarısız müdahalelerin yanı sıra, ABD’nin iç politikasındaki değişimler ve Asya-Pasifik’e odaklanma isteği, bölgedeki varlığını önemli ölçüde zayıflatmıştır. Bu durum, özellikle şu unsurlarda kendini göstermektedir:
Askeri Çekilmeler: 2021 yılında Afganistan'dan çekilme süreci ve Irak'taki ABD asker sayısının azaltılması, bölgedeki ABD gücünün sembolik bir hâle gelmesine yol açmıştır.
Diplomatik İniş Çıkışlar: ABD’nin İran ile yaptığı nükleer anlaşma ve ardından bu anlaşmadan tek taraflı çekilmesi gibi tutarsız politikalar, bölgesel aktörlerin ABD’ye olan güvenini sarsmıştır.
Yerel Aktörlerin Güçlenmesi: ABD’nin zayıflayan etkisi, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin daha aktif rol almasına fırsat tanımıştır.
2. Türkiye'nin Bölgesel Politikaları ve Stratejileri
Türkiye, Amerika'sız bir Ortadoğu düzeninde lider bir aktör olmayı hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda farklı boyutlarda çeşitli politikalar yürütmektedir. Ekonomik ve Enerji İşbirlikleri çerçevesinde ele alırsak Türkiye, enerji koridorları ve bölgesel ekonomik işbirlikleri ile Ortadoğu'nun ekonomik dinamiklerini şekillendirme gücüne sahiptir. TANAP ve Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi projeler, Türkiye'yi enerji transferinde vazgeçilmez bir ülke konumuna taşımıştır. Askeri güç ve diplomasi dengesi kapsamında ise Türkiye, hem yumuşak güç unsurlarını hem de sert gücünü dengeli bir şekilde kullanarak bölgesel etkisini artırmaktadır. Libya’daki deniz yetki anlaşmaları ve Kuzey Irak'taki operasyonlar, bu dengeyi yansıtan önemli hamlelerdir. Soft Power Unsurları bakımından Türkiye, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar aracılığıyla bölgedeki yumuşak güç etkisini artırmaktadır. Aynı zamanda insani yardım ve mültecilere yönelik politikaları, Türkiye'yi hem bölge halkları hem de uluslararası toplum nezdinde öne çıkarmaktadır.
3. Suriye’deki Son Gelişmeler ve Türkiye'nin Rolü Suriye krizi, Ortadoğu'nun kaderini etkileyen en önemli çatışma alanlarından biri olmaya devam etmektedir. 2011’de başlayan iç savaş, bölgesel ve küresel aktörleri doğrudan içine çekmiş, Suriye’yi uluslararası güç mücadelesinin bir arenası hâline getirmiştir. Ancak ABD’nin son yıllarda Suriye'deki varlığını azaltması, Türkiye gibi bölgesel aktörlerin daha fazla inisiyatif almasına yol açmıştır.
Fırat’ın Doğusu ve Güvenli Bölge Çabaları: Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru oluşturulmasına karşı sert bir tutum sergilemiş ve Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı operasyonları ile güvenli bölge oluşturma girişimlerini hayata geçirmiştir. ABD’nin YPG’ye verdiği destekten duyulan rahatsızlık, Türkiye'yi bu konuda bağımsız adımlar atmaya itmiştir.
Astana Süreci ve Diplomasideki Rolü: Türkiye, Rusya ve İran ile birlikte yürüttüğü Astana Süreci kapsamında, Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması için önemli bir arabulucu rolü oynamaktadır. Bu süreç, ABD’yi dışlayan bir diplomatik mekanizmanın mümkün olabileceğini göstermiştir.
Mülteciler ve Yeniden İmar: Türkiye, 4 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaparak dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ülke durumundadır. Son dönemde, mültecilerin gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmek amacıyla Suriye'nin kuzeyinde yeniden imar projeleri başlatmıştır. Eğitim, sağlık ve temel altyapı hizmetleri sağlayarak bölgedeki sivillerin yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışmaktadır.
4. Bölgesel Güçlerle İlişkiler
Rusya ile İşbirliği ve Rekabete dikkat edersek, Türkiye ile Rusya özellikle Suriye’deki işbirliği dikkat çekicidir. Ancak taraflar arasında, İdlib gibi bölgelerde zaman zaman çıkar çatışmaları yaşanmıştır. Türkiye ile İran arasındaki dengeli İlişkilerde Türkiye ve İran, Suriye’de farklı tarafları desteklese de ortak çıkar alanlarında işbirliği yapmaktadır. Her iki ülke de ABD’nin bölgeden çekilmesini kendi lehine çevirmeye çalışmaktadır.
'Arap Dünyası ile Normalleşme' kapsamında, Türkiye genel itibariyle son yıllarda Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ile ilişkilerde başlayan normalleşme süreci, Türkiye'nin bölgedeki yalnızlığını kırmış ve ekonomik işbirliği fırsatlarını artırmıştır.
5. Türkiye’nin Karşılaştığı Zorlukları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
Terör Tehdidi ve Güvenlik Sorunları: PKK/YPG tehdidi ve Suriye'deki istikrarsızlık, Türkiye'nin güvenlik önceliklerini belirleyen temel unsurlardır.
Batı ile Gerilimler: Türkiye’nin ABD ve AB ile zaman zaman yaşadığı stratejik gerilimler, özellikle S-400 hava savunma sistemi alımı gibi konularda belirginleşmiştir.
Bölgesel Rekabet: İran, Suudi Arabistan ve İsrail gibi bölgesel güçlerle yaşanan çıkar çatışmaları, Türkiye'nin dış politika manevralarını zorlaştırmaktadır.
Suriye Devlet Televizyonu, muhaliflerin Esad rejiminde görevli tüm askerler için genel af ilan ettiğini duyulmasıyla Suriye halkı için yeni bir dönem başladığını diyebiliriz. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak "Artık Suriye'de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır" şeklinde bir açıklama yaptı. Diğer taraftan Suriye'de yaşanan diğer önemli bir gelişme ise Suriye'de muhaliflerin Halep Uluslararası Havalimanını kontrol altına alarak PKK/YPG'ye karşı Özgürlük Şafağı Operasyonu başlattığı da görülmektedir.
Esad, karşıtı muhalif grupların ilerlemesi üzerine ailesiyle birlikte Rusya'ya kaçmak zorunda kalmıştır. Görüldüğü üzere bölgedeki dengeler artık Türkiye ve Suriye halkının geleceğine yön verecek şekilde değişmektedir. Uluslararası toplumun bu gelişmelere nasıl tepki vereceği ve Ortadoğu'da barışın, huzurun ve istikrar zemininin nasıl şekilleneceği önümüzdeki günlerde netleşecektir. Nitekim Türkiye artık oyun kurucu olduğu gibi oyunu bitirici bir hamlelere de imza atmaya devam ediyor.
Netice itibariyle Ortadoğu’nun yeni güç dengeleri, ABD’nin azalan etkisiyle birlikte yeniden şekillenmektedir.
Bu süreçte Türkiye, çok boyutlu diplomasi anlayışı, güçlü ekonomisi ve askeri kapasitesiyle bölgedeki en etkili faktörlerden biri hâline gelmiştir. Ancak Türkiye’nin bu rolü sürdürülebilir kılabilmesi için bölgesel işbirliği mekanizmalarını güçlendirmesi, içeride siyasi ve ekonomik istikrarı sağlaması gerekmektedir. Amerika'sız bir Ortadoğu düzeni, Türkiye için hem önemli derecede fırsatlar hem de zorluklar barındırmaktadır.