Yıllar öncesiydi.
Gençlik yıllarımın ve evlilik yıllarımın başlangıcı..
Eşimle bir yakınını ziyarete gitmiştik.
Sohbet esnasında evin küçük kızı mini eteğiyle içeri girdi.
Eşim, yakışmış anlamında bir söz söyledi.
Ev sahibi yakınımızın şöyle bir söz söylediği kulağıma çalındı.
“Valla benim de bacaklarım güzel olsa ben de giyerdim.."
Şimdi, yılları atlayarak günümüze gelelim.
Eskiden tek tük görülen mini etek hadisesi şimdi herkesin üzerinde görülmeye başladı.
Buna ilaveten diğer açılan yerleri de sayarsak kızlar neredeyse anadan üryan geziyor.
Hem de yaz kış demeden,
İleride anne olabileceklerini düşünmeden açılıp saçılıyorlar.
Şimdi bunu bilmiyorlar, görmüyorlar,
Ama bunun sıkıntısını ileride illaki göreceklerdir.
Bu açılma isteği bir özgürlük işareti midir,
Yoksa bir kokuşmuşluğun belirtisi midir?
Konuşmaya başlanıldığında da;
“Kimse kimsenin giyimine kuşamına karışamaz" deniliyor.
Sahiden bu böyle midir?
Bu açılma merakı erkeklere de gelir mi?
Onlar da istedikleri gibi,
İstedikleri yerlerini açarlarsa ne olur?
Doğrusu çok merak ediyorum...
Geçmişte söylenen bu sözü günümüze tevdi edersek;
Kız çocukları güzel olan yerlerini, ya da güzel gördükleri yerlerini mi açıyorlar?
İkinci olarak da, anneler kendi yapamadıkları şeyleri kızlarına mı yaptırıyorlar?
Bu soruların cevaplarını da gerçekten öğrenmek isterdim.
Bu konuda araştırmalar yapılmasını beklerim.
Bunlar olayın toplumsal ve sosyo-psikolojik yönü.
Bir de bu konunun dini yönü var.
A’raf Suresi 26. Ayette:
“Ey Âdemoğulları! Size edep yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Asıl hayırlı olan ise takvâ elbisesidir. İşte bu (giysiler), hakikati anlasınlar diye Allah’ın (size ikram ettiği) ayetlerindendir.”
Yaradan edep yerlerinin örtülmesi için elbiseler verdiğini söylüyor.
Bu ayete göre açılmak bir özgürlük işareti değil.
Tam tersine şeytana uyup Yaradan’a baş kaldırma işaretidir.
Yaradan ayetin devamında takva elbisesinin daha hayırlı olduğunu söylüyor.
Yani edep yerlerini örteceksiniz. Bir de Yüce Allah’a saygı göstereceksiniz.
Her insan Allah’a olan sorumluluğun bilincinde olacak.
O’nun emirlerini ihlal etmekten kaçınacak.
Yaradan bu konuyu ayetin devamında bizlere tekrar ikaz ediyor.
A’raf Suresi 27. Ayette:
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, edep yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve taraftarları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları yaptık.”
Demek ki edep yerlerini göstermek için elbiselerini soyanlar şeytanın yol arkadaşlarıdır.
Onları doğru yoldan şaşırtarak cehennem yoluna atmaktadır.
Bir yerde genç kızlar giysilerini çıkarıyor, afedersiniz baldırlarını, göbeklerini teşhir ediyorlarsa, ne diyelim? Ar perdesi yırtılmış mı diyelim? Siz ne dersiniz bilemiyorum..
Bu uyarılar sadece kızlar için de değil.
Erkekler de bunlara bakmaktan uyarılıyor.
Nûr Sûresi 30. Âyette:
“(Ey Peygamber!) Mü’min erkeklere söyle! Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar/ kıssınlar ve namuslarını korusunlar.."
Demek ki utanma duygusu ve namusun korunması erkek ve kadınlar için birer vecibedir.
Kimse soyunmayı ve teşhirciliği bir özgürlük olarak algılamasa daha iyi olacak.