Eşsiz önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü üzerine, 21 Kasım 1938 tarihinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün yayınladığı mesajın son bölümü şöyledir:
“Devletimizin kurucusu ve milletimize özverili ve inançlı olarak hizmet eden; insanlık idealinin âşık ve seçkin şahsiyeti; eşsiz kahraman Atatürk!
Vatan sana minnettardır.
Bütün ömrünü hizmetine verdiğin Türk Milleti ile beraber, senin huzurunda saygı ile eğiliyoruz. Bütün hayatında, bize ruhundaki ateşten canlılık verdin. Emin ol, aziz hatıran sönmez bir meşale olarak ruhlarımızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır.”
Büyük bir deha, eşsiz bir lider, ülkesini emperyalist devletlerin işgalinden kurtarmış ve on beş yıl gibi kısa bir sürede, ülkesinin her alanda gelişmesi, kalkınması için büyük uğraşlar veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 86. yılında özlem ve saygıyla andık. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da anma törenleri büyük bir coşku içinde yapıldı. Saat 09.05 olunca, yurdun her köşesinde saygı, sevgi, gurur, özlem, minnet gibi tüm duygular birlikteydi.
Emperyalistlerin paylaşmak için beklediği bir ülkeyi, kurtuluş ve kuruluş süreci sonunda çağdaşlaştıran eşsiz liderimiz Atatürk’e, günümüzde hakaret yapıldığı, adının birçok yerden kaldırıldığı görülmektedir. Zaten ölümüyle birlikte ilke ve devrimlerinden de vazgeçildiği bilinmektedir. Tarihini bilmeyen toplumlar, sömürgeci devletlere yem olmaktadır. Ancak ne olursa olsun her 10 Kasım’da Anıtkabir’e koşan vatandaşlarımızın coşkulu görüntüleri, laik ve demokratik cumhuriyetimizin geleceğinin güvencesidir. İşte 10 Kasım 2024 Pazar günü bir milyondan fazla kişinin Anıtkabir’i ziyaret etmesi bunun en büyük kanıtıdır.
86 yıldır her 10 Kasım’da, saat dokuzu beş geçerken tüm yurtta sirenler çalar, vatandaşlarımız o an işlerini bırakır kendiliğinden saygı duruşuna geçer. Dünyada böyle bir sevginin ve saygının eşi, benzeri yoktur; olamaz da. İşte gözden düşürülmek istenen bu sevgidir, bu saygıdır ve Atatürk’e duyulan minnet duygusudur.
1925 yılındaki Şeyh Said isyanı, 1937-1938 yılındaki Seyid Rıza isyanı, genç cumhuriyete karşı yapılan dış destekli kalkışmalardır. Bu isyanların elebaşları hain olarak adlandırılır ve hak ettikleri cezaları almışlardır. DEM partinin genel başkanı utanmadan bu hainlerden övgüyle söz ederek, Şeyh Saitler, Seyit Rızalar ne yaptıysa, aynısını yapacaklarını söylemekten çekinmemiştir. Bu sözleri duyan ama tepki vermeyenler ise ülkemize yapılan ihanete ortaktır.
Ülkemize yeni bir Sevr haritası dayatılmak istenmektedir. Emperyalist güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin ortak amacı ülkemizin bölünmesidir. Türk milleti bu oyuna gelmemelidir. Bunun için tüm vatanseverler bir araya gelerek, ülkemize, vatanımıza, yurdumuza, şehitlerin kanıyla sulanmış topraklarımıza sahip çıkmak için mücadele etmelidir.
Ülkemizi ve her şeyimizi borçlu olduğumuz büyük liderimiz Atatürk’ümüzü anacağız, anlayacağız, anısı önünde saygıyla eğileceğiz ve gösterdiği hedefe ulaşmak için çok çalışacağız. Bugün her türlü olumsuzluğa karşın Atatürk’ün bize bıraktığı vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak çağdaşlaşma arzusu içindeysek, işte bu büyük liderimizin sayesindedir.
Atatürk’ü anlamak, ilke ve devrimlerine bağlı kalarak, açtığı çağdaş uygarlık yolunda ilerlemektir. Türk milleti ne Atatürk’ten, ne de eserlerinden asla vazgeçmeyecektir. Şunu kimse aklından çıkarmasın: Atatürk Türkiye’dir, Türkiye Atatürk’tür. Kurtarıcımız ve kurucumuz büyük Atatürk’ü unutmayacağız, unutturmayacağız. Ne mutlu Türküm diyene…
11 Kasım 2024