Ergenekon Davası’nda gizli tanıklar yargılamaya damga vurmuştu. Bununla ilgili traji komik olaylar yaşandı ve hatta kitabı bile yazıldı.
Çoğunluğu zaten Silivri Cezaevinde yatan terörist veya ağır cezalık diğer suçlardan hükümlü olan gizli tanıklar gelerek, istediği gibi herkesi suçluyor ama hiçbir şey yapamıyordunuz. Bu hükümlüleri, cezaevinde sunulacak küçük bir imkâna karşılık bile her şeyi yapacaklarını iyi bilen savcı Zekeriya Öz, kolayca gizli tanıklığa ikna ediyordu.
Bir diğer gizli tanık profili de dışarıda ancak zor durumda olan veya menfaati karşılığı her şeyi yapabilecek kişilerden oluşuyordu. Bunlardan birisi de gizli tanık EFE idi.. Bu gizli tanığın ifadesine göre Ergenekon onun arabasına kene koyarak ona suikast yapmaya çalışmıştı. İddia çok yaratıcıydı. Çünkü keneler o sıralarda çok meşhurdu. Açık alanda bulunan veya çalışan birçok vatandaşa zarar vermiş hatta ölümlere neden olmuştu. Bu bilinmez ve panik havası yaratan yeni tehlike hemen Ergenekon Davası’nda da kullanıldı. Çok yaratıcıydı; dava hemen günlük yaşantıdaki korkulara adapte edilmişti.
Bu gizli tanık EFE’nin Bayram Bozkurt olduğu sonra ortaya çıktı. Üstelik gizli tanıklık yapan bu kişinin aslında bir savcı olduğu öğrenildi. Zaten görevi suçu ve suçluyu bulmak ve onu yargı önüne çıkartmakla devletin görevlendirdiği savcının, gizli tanık olmasını o sırada kimse yadırgamadı. Savcıdan gizli tanık olur mu sorusunu sormadı. Oysa savcı bile gizli tanık olursa vatandaş ne yapacaktı ?
Bayram Bozkurt bu gizli tanıklıktan sonra yeni bir kimliğe sahip oldu. Yeni adı Hakan Aslan’dı.. Oysa Bayram Bozkurt kendi özel kalemi dahil, birçok kişiyi dolandıran ve bu konularda hakkında işlem yapılarak görevden uzaklaştırılan ve bu yüce mesleğe asla yakışmayan birisiydi.
Tam bu sırada FETÖ imdadına yetişti.
Ergenekon Davası’nda yapacağı gizli tanıklık karşılığında hakkındaki bütün suçlamalar örtbas edildi. Görevine döndü, halkı yeni adıyla ve savcı kimliğiyle dolandırmaya devam etti. Birçok kişinin ben sizin davanızı çözerim diyerek parasını aldı ve dolandırdı. Eşi bir devlet memuruydu, adını bildiğim halde ben onlar gibi aşağılık olmadığım için buradan vermeyeceğim.
Kendisi savcı, eşi devlet memuru olan ailenin yaşamı son derece lükstü. Kendisinin altında kardeşinin üzerine kayıtlı lüks bir BMW, eşinin ise kullandığı bir Mercedes otomobil vardı. Çocukları özel kolejde okuyordu. Ankara’da iyi bir semtte bulunan, yaklaşık değeri 1 milyon TL olan ve lüks bir sitede yer alan kendilerine ait bir dairede oturuyorlardı. İşin tehlikeli tarafı Bayram Bozkurt (yeni adıyla Hakan Aslan), insanları dolandırırken yeni savcı kimliği gösteriyor ve kendi soyadından bir ilave harfe sahip olan görevdeki bir savcının adını kullanıyordu.
Ben bu yeni ad ve soyadı Bayram Bozkurt’un bilerek aldığını düşünüyorum. Oysa adını verdiği bu savcı, kendisinin sahip olduğu unvanı, layıkıyla temsil eden bir kişiydi.
Sonuçta Bayram Bozkurt (yeni adıyla Hakan Aslan), güç dengeleri değişince tekrar açığa alındı. FETÖ davasından aranırken, İzmir’de saklandığı evin bahçe duvarından atlayarak kaçmak isterken ayağını kırdı ve yakalandı.
Şimdi, bunları niye anlattım ?..
Sözcü Gazetesi’nin haberine göre, Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’in tutuklanmasına, Ergenekon Davası’nın gizli tanığı EFE kod adlı eski savcı Bayram BOZKURT ve bir başka “Lagos” isimli gizli tanığın ifadeleri yol açmış.
Tanıklar, 2010’da mesleğe alınacak örgüt mensubu hâkim ve savcı adaylarının imamı olduğu öne sürdükleri Ekrem Yeter için: “Bir dönem Konya'da mahrem imamdı, hâkim savcı sınavları ile mülakatlarında örgüt mensuplarına yardımcı oldu” ifadelerini vermişler. Güler misin, ağlar mısın?
Bülent Arınç’ın söylediği her şey çıkıyor. Allah verdikçe veriyor. Ancak biz bu duruma gülemiyoruz Bülent Bey.. Çünkü Türkiye bu süreçte çok yıprandı, hatta 15 Temmuz Darbe girişimi bu sürecin sonucudur. Bu arada ülkenin yetiştirdiği birçok değerli insan sağlığını ve yaşamını kaybetti veya görevden uzaklaştırıldı. Bu sonuçlarda senin de vebalin var..
Sıra sana yapılacağını iddia ettiğin ve sırıtarak anlattığın "suikast" davasına da gelecek.. Bakalım oradan neler çıkacak.
FETÖ’nün 15 Temmuz kalkışmasından sonra Bülent Arınç: “Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana 'ahmak' diyebilirsiniz” diyordu. Peki o zaman diyoruz..
Ancak bu laflar seni kurtarmaz Bülent Bey.. Eskiden en iyi yaptığın işi yapmaya devam et; televizyonlara çık ve ağlamaya başla.. Ancak bu sefer gözyaşların, timsah gözyaşı değil gerçek olacaktır sanıyorum.. Zira bu Devlet, herşeyden önce bir Hukuk Devletidir..
(fotoğraf kaynağı: Sözcü)