Bir çok kişinin klişe lafı haline geldi bu söz. Günümüzde de öylesine geçerli ki; "Nerede o eski tatlar.."
Şöyle düşünüyorum da tadı tuzu kalmayan neler var neler; yiyecekler, içecekler, özel günler, insan ilişkileri..
Ben eski patatesin tadını günümüzde bulamıyorum. Eski yıllardaki gerçek sütten yapılan, fabrikasyon olmayan doğal dondurmanın, birçok sebzenin, meyvenin o güzelim tatları kalmadı. İnsan ilişkilerinin de öyle, çoğu kimseler de tatsızlaştı. Artık bazı arkadaşlıklar tamamen maddiyatla ölçülür oldu. Otomobilin markasına, evinin lüksüne, bankadaki parasına kilitlendi dostluklar.
Özel günler dediğimiz, bayram seyran, kutlamalar dahil neyin tadı kaldı ki?.. İnsanlar o güzelim dostluklardan uzaklaşıp, çok rahat tüketir oldu arkadaşlıkları. Acı, tatlı günde yanında olmalar azaldı.
İnsanlar “tatsız tuzsuz oldu her şey” diyerek, hiçbir şeyde tat tuz bırakmadılar.
...
Geçtiğimiz günlerde annemin eski arkadaşları, toplanıp ara ara yaptıkları gibi misafir olmaya geldiler. Ben de annem yorulmasın diye yardıma gittim. Çay servislerini yaptım. 50 yıl kadar öncesinden başladılar sohbete.
- Neriman’cığım hatırlar mısın o yaz akşamları sinema keyiflerimizi, çoluk çocuk eşler tüm mahalle giderdik.
Oradan Ülkü teyze konuşmanın arasına giriyor;
- Arkadaşlar o yıllardaki sinemada içilen soğuk gazozun tadını bir daha hiç bulamadım.
Canser teyze eklemekte gecikmiyor;
- Sinema çıkışı beylerimizin çocuklara aldığı o dondurma seremonisini, çocukların cıvıl cıvıl sevincini..
Özgül teyze tebessümle devam ediyor.
- Sinema dönüşü de birbirine yakın olan evlerimizde toplanıp çay keyfi yaptığımız o güzelim günleri. Çaylarda da o tadı bulamıyorum şimdi..
Benim bebekliğimi, çocukluğumu bilen bu çok eski ahbap teyzeler konuşurken, gözümde canlandırarak keyifle dinledim.
Bir diğeri oradan başlıyor konuya...
- Hiç unutmam kızlar, o kış akşamları komşuluk ziyaretlerimizi.. Hele ki o yıllardaki hepimizin toplanarak kutladığımız yılbaşı gecelerimizi. Sofralar elbirliğiyle hazırlanan muhteşem yemekler, mezelerle süslenirdi. Çocuklara ayrı masada erkenden yemekler yedirilirdi. Onlar da erkenden uyuyakalırlardı.. Şimdi ne yılbaşı gecelerinin, ne de o günlerdeki soframızın tadı kaldı..
...
Bizler, o yılbaşı geceleri erkenden uyuyakalan çocuklar, o tatları ucundan kulağından yakalayan çocuklar. Dört, beş yaşlarımızdaki, hayal meyal hatırlamaya çalıştığımız o yılları hatırlayamasak da, ilkokul dönemleri kısmını daha fazla hatırlıyoruz.
Annemin eski ve eskimeyen dostlarının tatlı sohbetlerini keyifle dinlerken biraz da duygulandım. O yıllarda çocuklarını yazlık sinemalara götüren, sinema çıkışı onlara dondurma alan, bayramlar, yılbaşılar kutlanırken elleri sırayla öpülen, çınar ağacı gibi heybetli hatırlanan o babalar da yoklar şimdi.. Sizin, bizim, sanki o babalarımız gitti ya, onların olmadığı evlerin de tadı yok..
O gün misafir gelen tüm teyzeler hoş, bakımlı güzel yaş almış teyzeler; "eşlerimiz hayattayken, hayatın daha çok tadı tuzu vardı" diye de hayıflandılar.
Saygı ve sevgiyle kalın.